Müslümanlara Ümit Vermek
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Ocak 2019
Pazar
Dostlarımdan bir zat, “Müslümanların morale ihtiyacı var, onlara ümit verecek yazılar yaz…” dedi. Yan gelip yatarak, İslâm’ın temel emir ve yasaklarını çiğneyerek öyle bedava ve kolay ümit olmaz, moral verilmez.
Allah Kur’ân’da, Peygamber hadîslerinde bize büyük müjdeler vermişlerdir. Muteber ulemanın kitapları bunlarla doludur. Allah’tan asla ümit kesilmez. Kur’ân-ı Kerîm’de Yakub aleyhisselamın oğullarına şöyle söylediğini bildiriyor:
Allah’tan yardım, zafer, bağışlanma, korunma ümid edebilmek için birtakım sebeplere tevessül etmek gerekir. Bunlar nelerdir?
(1) Allah hadîs-i kudsî’de buyuruyor: “Kulum bana bir adım yaklaşırsa Ben ona on adım yaklaşırım, kulum bana doğru yürürse Ben ona koşarak gelirim…” Allah zamandan ve mekândan münezzehtir. O’na yürümek, O’na koşmak ne demektir? Onun rızasını, hoşnutluğunu kazandıracak niyetlere, amellere, ahlâka sahip olmak demektir. Bunlar nelerdir?
(2) Hiç namaz kılmayan cumaya gitmeye başlasın… Cumaya giden beş vakte başlasın… Beş vakit kılan cemaate katılsın…
(3) Herkes itikad bilgilerini kontrol etsin ve inanç ile ilgili bilgi ve hükümlerde bid’atlerden kendini temizlesin. Buna tashih-i itikad denir.
(4) Yaptığı günahlardan, azgınlıklardan tevbe etsin, Allah’tan bağışlanma dilesin.
(5) Allah rızası için (gösteriş için değil!) hayır hasenat, iyilik yaparak, sadaka vererek, fakir ve muhtaçları koruyup gözeterek sevap kazansın, belâ ve musibetleri savacak hayırlı ameller yapsın.
(6) Açık kadınlar örtünsün.
(7) Bazı örtülü kadınlar, İslâm’ın öğretilerine ve ilkelerine taban tabana zıt gösterişli, cazip, alaca bulaca, pespembe, erkeklerin şehvet bakışlarını çeken kıyafetleri bıraksınlar.
(8) Müslümanlar birbirlerini sevsinler, dargınlar barışsın, din kardeşleri arasındaki fitne ve fesat kalksın.
(9) Faiz ve faiz benzeri muameleler terk edilsin.
(10) Yalanın her türlüsü terk edilsin.
(11) Parayı put haline getirenler bu gizli şirkten tevbe etsinler.
(12) Haram yenmesin. Sadece haramdan değil, şüpheli kazançlardan da uzak durulsun.
(13) Müslümanlar, mezarı boylayacakları zamana kadar faydalı ve değerli ilim, kültür, marifet, hüner arasınlar, öğretsinler, tahsil etsinler.
(14) Şeytan işi olan israf bırakılsın, Sünnet’e uygun olarak kanaat ve tevazu ile yaşansın.
(15) Mesken, binit, giyim kuşam, yeme içme konularında Nemrud ve Firavun gibi hareket edilmesin. Allah’tan korkulsun, orta yolda olunsun.
(16) Nefisler terbiye edilsin. İnsanın en büyük düşmanı kendi nefs-i emmaresidir.
(17) İki günümüz hayır hasenatta, ilimde, ibadette eşit olmasın; her gelen gün, geçen günden daha ileri, daha hayırlı, daha iyi olsun.
(18) Âhir zaman fitnelerine karşı uyanık olunsun.
(19) Yaptığımız bütün iyilik ve kötülüklerin, bizlere memur edilmiş olan iki kâtip tarafından defterlerimize yazılmakta olduğu gerçeği bir an bile hatırdan çıkartılmasın.
(20) Peygamber aleyhissalatü vesselamın “Kendi çağındaki İmam-ı Kebire biat etmeden ölen kimse sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur” uyarısı bilinsin ve böyle bir imamı bilmiyorsa, ona gıyaben biat etsin. Ta ki, ölürse cahiliye ölümüyle ölmemiş olsun.
Tembel tembel, miskin miskin oturacaksın, her günahı irtikâb edeceksin ve sonra da Allah’tan zafer, yardım, korunma ümit edeceksin… Olur mu böyle şey?
Hazret-i Ömer bir kabilenin mensuplarına sormuş: Sizin oralarda ne var ne yok?.. Şöyle demişler: İyilik var da, develerimize uyuz illeti geldi…
“Sâliha bir kocakarı var, o okuyuveriyor…” Büyük halife buyurmuş:
Biz de ümitlerimize ibadet, hayır hasenat, sadaka, faydalı ilim, tevbe, kendimizi ıslah, gözyaşı, nefsimizle cihad karıştırsak iyi olacak. Halkı ümitsizliğe düşürmek çok yanlış bir şeydir. Ancak, halkı boş ümitlere sevk etmek de yanlıştır. Hem ümit ve moral vereceksin, hem de gereken sebeplere tevessül etmelerini açıkça beyan edeceksin.
“Ben namaz kılamam, ben oruç tutamam, ben günah ve azgınlıklarımdan vazgeçemem, ben iyilik yapamam, ben sadaka veremem, ben Allah’a doğru (mânen) bir adım atamam… Bunları yapamam ama kurtulmak istiyorum…”
Böyle kurtuluş isteği olmaz.
Peygamberimiz, insana en fazla ve en büyük zararı lisanıyla, cinsel uzvunun verdiğini açıkça beyan buyurmuştur. Selamet istiyorsak bunları kontrol altında tutmamız ve Şeriata aykırı işlerden vazgeçmemiz gerekmez mi?
Aklı başında, râbıtalı, kendini bilen, Allah’tan korkan, Peygamberden hayâ eden, insanlardan utanan gerçek tesettürlü hanımları tenzih ederek söylüyorum: Bazı rüküş ve gösteriş delisi sözde örtülü hanımların âcilen kendilerine gelmeleri gerekiyor. Şeriatımız cinsellik teşhirini kesinlikle haram kılmıştır. Vücudun hatlarını gösteren çarpıcı ve çiğ renkli (Pespembe, acı sarı, mor, eflatun, ciğer kırmızısı, vahşi mavi, yemyeşil) elbiselerle, yırtmaçlı dar etekliklerle, deve hörgücü gibi saç topuzlarıyla tesettür olmaz. Başına bir örtü sarıvermekle bir hanım tesettüre girmiş olmaz. Ümmet’in ileri gelen ulemasının, meşayihin, cemaat başlarının, üstadların, hazretlerin bu gibi kadınlara nasihat etmeleri gerekir. Kılık kıyafetlerine, başörtülerine, tesettürlerine bir çeki düzen versinler. Bu da bir hayırdır. Ümit sebeplerine tevessül edelim… 04 Ekim 2004