Müslümanları Uyarma Hareketi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Şubat 2019
Salı
Ülkemizde yaşayan halkın yüzde doksanı Müslümandır. Bazıları “yüzde doksan dokuz Müslümanız” diyorlar ki, abartmalı bir rakamdır. Hüviyet kartlarında Müslüman yazılı olan crypto-Yahudiler, crypto-Hıristiyanlar vardır.
Yüzde doksan çok büyük bir yoğunluk ve çoğunluktur. Bunlar Müslümandır ama nasıl Müslümanlardır?
-Beş vakit namaz kılanları var.
-Sadece haftada bir gün camiye gidenleri var.
-Senede iki kez bayram namazlarında camiye gidenler var.
-Camiye hiç gitmeyenler var. Onlar musalli Müslümanlar değil, musalla Müslümanlarıdır. Öldükleri vakit, cenazeleri camideki musalla taşının üzerine konur, namazları kılınır ve İslâm kabristanına gömülürler.
Beş vakit namaz kılanlar, namazlı oldukları için olgun ve vasıflı Müslümanlar mıdır? Sadece namaz kılmakla olgun ve vasıflı dindar olunmaz. İlim, irfan, akıl, firaset, hikmet, kültür, ahlâk, fazilet, mürüvvet, şecaat, istikamet gibi sıfatlara da sahip olmaları gerekir.
Türkiye’de çok kapsamlı, çok planlı programlı, çok geniş bir yeniden İslâmlaşma hareketi başlatılmalıdır; bir islâmî halk eğitimi kampanyası açılmalıdır.
Normal olarak teoride devletin buna karışmaması gerekir. Ancak bizde iki devlet vardır. Biri bildiğimiz devlet, diğeri derin devlet. Derin devletin böyle bir dinî hareketten memnun ve hoşnut olmayacağı tabiîdir. Ancak Türkiye’de, yüzde yüz olmasa da demokrasi vardır, insan hakları vardır. Birtakım baltalamalara, zorlamalara, engellemelere göğüs gererek Müslümanların böyle bir eğitimi, seferberliği, kampanyayı başlatmaları, yürütmeleri gerekir.
Bilgisayar ve body building kursları gibi özel din kursları açılmak istense idarî makamlar izin vermeyebilirler.
Bu konuda yapılacak en kolay hizmet ve faaliyetler basın yayın yoluyla denenmelidir.
Halkın ve gençliğin iyi insan, iyi vatandaş, iyi Müslüman olması için broşürler hazırlanmalı, bunlar milyonlarca adet basılmalı ve yurt çapında satışı ve dağıtımı yapılmalıdır.
1. Faydalı bilgiler, çareler, çözümler, teklifler sunmaları. Okuyanların yararlanması.
2. Değerli bilgiler ihtiva etmeleri.
3. Türkçelerinin, üsluplarının, dizayn ve baskılarının çok güzel ve sanatlı olması.
4. Herhangi bir tepkiye meydan vermemeleri, ılımlı olmaları, sivri ve aşırı fikirler ihtiva etmemeleri.
5. Bunlarda kesinlikle devlet yıkıcılığı ve düşmanlığı yapılmaması. Devletin, Cumhuriyetin korunması…
Böyle broşürleri rastgele yazarlar, hocalar, heyetler hazırlayamaz.
Bu iş için ülkenin en ehliyetli beş kişisi bir araya gelip bir heyet oluşturmalı, sonra hazırlanacak her broşür uzmanlara danışılarak hazırlanıp yayınlanmalıdır.
İslâmî kesimde maalesef birtakım düşük karakterli yiyiciler bulunmaktadır. Bu haşarat, bu gibi hizmet ve faaliyetlere kat’iyyen yaklaştırılmamalıdır.
Farmasonlar, Sabataycılar, cryptolar bizi bölmek, birbirimize düşürmek için ayrılıkları, çeşitlilikleri, farklılıkları körüklemişler, halkı birbirine düşman ve rakip kamplara, kutuplara, kesimlere ayırmışlardır. İyi insan, iyi vatandaş, iyi Müslüman yetiştirme faaliyetleri içinde bütün Müslümanları birliğe, beraberliğe davet edici müessir (etkili) broşürler de olmalıdır.
Türkiye’nin mevcut büyük medyası halkı bilgilendirmiyor, uyarmıyor; aksine sersemletiyor, aklını karıştırıyor, afyonluyor, uyutuyor. Ülkenin büyük, vahim, hayatî gerçekleri, bir okunuşta kolayca anlaşılacak şekilde broşürleştirilmelidir. Meselâ “Türkiye Borç Batağına ve IMF Tuzağına Nasıl Düşürüldü?” başlığını taşıyan, içinde şemalar, grafikler bulunan bir kitapçık çıkartılmalı, bunu okuyan vatandaşın aklı başından gitmelidir.
Sadece cumaya giden Müslümanlar beş vakit namaza teşvik edilmelidir. Beş vakit namaz kılanlar camiye, cemaate teşvik edilmelidir. Açık Müslüman kadın ve kızlar tesettüre teşvik edilmelidir. Ancak nefret ettirerek değil, sevdirerek yapılmalıdır bu teşvik. Ülkemizdeki islâmî tesettürün daha kaliteli olması için propaganda yapılmalıdır.
İslâm’a ve Müslümanlara büyük darbe vuran din sömürüsü kötülenmeli, Müslümanlar sömürücülerden uzak durmaya çağırılmalıdır.
Ticaret, iktisat, finans, iş hayatına ahlâkın, faziletin, dürüstlüğün hakim olması için yayın yapılmalıdır.
Orta halli, hali vakti yerinde Müslümanların aylık bütçelerinde mutlaka kitap-kültür-sanat harcamaları için bir bölüm ve tahsisat bulunması gerektiği halkımıza anlatılmalıdır. Herifin bütçesi beş bin dolar ve kitap, kültür, sanat için bir kuruş harcamıyor. Bu adam zengin bir bedevî değil de nedir?
Müslümanlar uzun yıllardan beri sindirilmiş, sersemletilmiş, uyutulmuş, afyonlanmış, tepkisiz ve pasif hale getirilmiştir.Onların yasal sınırlar içinde, cesur, korkmaz, yılmaz, hak arayan, baskılara karşı direnen iyi vatandaşlar olmaları için yayınlar yapılmalıdır.
Ülkemizde on milyonlarca işsiz vatandaş bulunmaktadır. Bunların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için çareler, çözümler araştırılmalıdır.
Velhasıl yapılacak çok hizmetler vardır. Bunları kimler yapacaktır? Elbette ki cinler değil, biz yaşayan Müslümanlar.
Gaflet, şuursuzluk, uyuşukluk, miskinlik, şaşkınlık içindeyiz. Nur topu günler boşa geçip duruyor.
Vır vır vır… Zır zır zır… Car car car…Boş lâflarla, faydasız şikayetlerle, “Dinsizler bizi mahvetti…” gibi gülünç bahanelerle ömür sermayemizi ziyan ediyoruz.
Bazı din baronları her yıl Müslümanlardan milyarlarca dolar yardım, hizmet, faaliyet parası topluyor ama benim bu yazıda bahsettiğim hizmetlerin hiçbiri yapılmıyor.
Diyelim ki, bu memlekette yüzde yetmiş beş din hürriyeti var. Biz Müslümanlar bu yüzde yetmiş beş hürriyetin yüzde yedi buçuğunu bile akıllıca kullanmıyoruz. O kadar aciz, pasif, vurdumduymaz hale gelmişiz ki, herhangi bir kötülüğü ve kanunsuzluğu protesto etmek için posta ile bir mektup veya dilekçe gönderecek irademiz ve gayretimiz yoktur. Geçenlerde Ayasofya camiinde çalgılı konser verilmiş. Kaç Müslüman bunu protesto etti? Sanırım şu yetmiş milyonluk ülkede yetmiş kişi bile bu konuda ilgili makamlara protesto mektubu, telgrafı, dilekçesi göndermemiştir.
Uzun yıllardan beri sersemletilmiş, pasifleştirilmiş halkımıza uygun bir rehabilitasyon tedavisi uygulanmalıdır. Halk eğitilmelidir.
Türkiye’nin kurtuluşu; halkının iyi insanlar, iyi vatandaşlar, iyi Müslümanlar olmasına bağlıdır.
Militan, fanatik, aşırı, jakoben Sabataycılar, Farmasonlar, cryptolar böyle bir şeyi istemezlermiş… İstemesinler. Biz âdil kanunların, temel insan hakları metinlerinin ışığında, onlara rağmen bu hizmetleri ve faaliyetleri yürütmeliyiz. 02 Temmuz 2003