Müslümanların dikkatlerine
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Cuma
Münzel (Hak katından indirilmiş) ilahî İslâm dini
İslâm Faşizm ile, Nazizm ile, Marksizm-Leninizm ile, Baassizm ile ve diğer ideolojilerle uyuşmaz. Hattâ İslâm, İslâmizm (İslâmcılık) denilen ideoloji ile de özdeş değildir.
İlâhî İslâm dinini,
Dini anlamak için akıl lazımdır. Lakin akıl bir âlet ve vasıtadır, dinin kaynağı değildir.
Aklı olmayanın dini mükellefiyeti (yükümlülüğü) yoktur. Din bilgilerinin, hükümlerinin kaynakları dörttür. Bunlara
(dört delil) denir.
İctihad delil ve kaynak değildir, ehliyeti ve liyakati olanlar için dinî hüküm çıkartma metodudur. İslâm dinini tehdit en büyük tehlikelerden biri, ehil olmayan yarı cahillerin ve kötü niyetlilerin kendi heva, re’y ve hevesleriyle Kur’ân’ı yorumlamaya ve ondan hüküm çıkartmaya yeltenmeleridir.
Kur’ân tercümeleri, meâlleri ve tefsirleri Kur’ân’ın kendisi değildir
demek çok büyük bir yanlışlıktır.
Kur’ân’da yanlış yoktur. Tercümelerde, meâllerde, tefsirlerde olabilir. Namazda kesinlikle Kur’ân âyetleri dışında kıraat olmaz. Türkçe Kur’ân tercümesi veya meâli ile namaz kılınmaz.
Bu vasiyeti yerine getirilmiştir. Âkif, İslâm’ı hepimizden iyi bilen bir kimseydi…
Hiçbir ilâhiyatçının dinde reform, yenilik, değişiklik, azaltma, sulandırma yapmaya hakkı yoktur. Böyle bir şey büyük bir sapıklıktır. Küfre kadar gider. Ne mâzide, ne de çağımızda ve günümüzde
olmamış,
Hazret-i Musa’nın ve Hazret-i İsa’nın (aleyhimesselam) dinleri İslâmdı. Bugünkü Musevilik Hz. Musa’nın, bugünkü Nasranilik Hz.İsa’nın dini değildir.
Bu konuda İslâm âleminin büyük ulemâsına ve fetva makamlarına müracaat edilerek fetva istenmelidir.
Ashabın büyüklerinden
iftira atan, onu yalancılıkla suçlayan bozuk ilâhiyatçıların muhaddisliğe soyunmaları gülünçtür.
Mânevî tevâtür beyyinesi ile sabit olan, Hz.İsa’nın âhir zamanda nüzulünü inkâr eden oryantalist kılıklı ilâhiyatçıların dinimiz hakkında ileri geri konuşmalarına itibar edilmez.
bozuk bir adamdır.
Onun
mezhebi ve doktrini sapıktır, bozuktur.
(BOP)
Mü’minler bu tuzağa düşmesinler.
, gulüvve sapmış aşırılığa kaçmış
Hak bir mezhep ve doktrin değildir. Bozguncular dinimizi mihraptan yıkmaya çalışıyor. Açıkça din düşmanlığı yapmıyor,
Sevgili Müslümanlar:
1. Cumhur-i ulemâ yolundan ayrılmayınız.
2. Sünnetsiz İslâm olmaz. Ehl-i Sünnet yolundan ayrılmayınız.
3. İslâm dininde kesinlikle reform yapılamaz.
4. Dini kendimize değil, kendimizi dine uydurmaya çalışalım.
5. Kabahat İslâm’da değil, Müslümanlardadır.
6.
Fıkhı inkâr, dolaylı olarak İslâm’ı inkâr olur.
7.İlmi, icazeti, ehliyeti, liyakati olmayanlar ictihad yapamaz.
8. Peygamberimizin ölümünden önce İslâm dini tamamlanmıştır. O günden bugüne dinimiz tamam olarak bize intikal etmiştir.
9. Kur’ân’ın ehl-i sünnet dışı tercüme, meâl, tefsir ve yorumlarını kabul etmemeliyiz.
10.
11.
12. Dinimizin asılları, temelleri, ana hükümleri evrenseldir. Onlarda değişiklik olamaz.
13. Fıkhın ve şeriatin en küçük ve ayrıntıya ait hükümleri bile değişiklik kabul etmez. Zaten füruatta çeşitlilik vardır. Bu çeşitlilik geniş bir rahmet ve zenginliktir.
14.
(evcil),
Onların oyununa gelmemeliyiz.
15. Ehl-i sünnet Müslümanları birr/sâlih veya fâcir imamın ardında namaz kılar. Lakin, imamın fıskı, fücuru, bid’ati kendisini küfre götürecek mahiyette olursa onun ardında namaz kılınmaz.
16. Şazz, aykırı, kıyıda köşede kalmış, cumhur-i ulemânın itibarına nail olmamış dinî fikir, görüş ve yorumları kabul etmemeliyiz.
Bu yazımdaki bilgiler şahsî görüşlerim değildir, Ehl-i Sünnet kitaplarında yazılı olan doğru bilgilerdir. Sevgili din kardeşlerimin dikkatlerine sunulur.
Şehir merkezindeki
öğle namazında beş saf cemaat vardı. Müezzin kamete kalktı, ben de üçüncü safın ortasında yer aldım. Aman ya Rabbî!.. Başımın üzerindeki kandilin ortasına bir hoparlör koymuşlar, sonuna kadar açmışlar, neredeyse kulak zarlarım patlayacaktı. Namaz başlamadan oradan kaçtım, kenarda bir yere gittim.
Camilerdeki hoparlörlerin ayarlanmasından artık ümidimi kestim. Eskiden daha sık cemaate gidiyordum. Avaz avaz bağırtılan korkunç ve berbat hoparlörler yüzünden artık eskisi kadar camiye gitmiyorum.
Cemaate baktım. Kostümlü, kravatlı, yüksek tabakadan Müslüman yoktu. İşçi, esnaf, fakir, orta halli kimseler. Kostümlü, kravatlı İslâmcılar nerede? Onlardan namaz kılanlar, münferid olarak (tek başlarına) şurada burada yalap şalap kılarlar. Önemli işleri vardır.
İslâm dininde şer’î özrü olmayan hür ve mukim erkekler farz namazları cemaatle kılar. İslâmcılık dininde böyle bir mecburiyet yoktur. Özrü olmadığı halde cemaati terk eden bir Müslüman, dolaylı şekilde köle statüsüne düşmüş olur da bunun farkında olmaz. Zaten neyin farkındayız…
Yemekten sonra Divanyolu’ndaki
bir kahve içtim. Yoldan geçen bir serbest muhasebeci izin alıp masama oturdu. Acı acı dert yandı. Kimsecikler vergisini doğru dürüst ödemiyormuş. Kiraları düşük göstererek az stopaj ödüyorlarmış…
Divanyolu’nda lüks kitapçı dükkanları var. Turistler, yabancılar için İngilizce, Fransızca, Almanca kitaplar satılıyor. O bölge avukat ve okumuş Türk dolu ama onlar pek kitap okumaz. Fransa’dan,
Kitabın ücreti, yol parası 72 lira tuttu. Bu fiyatlarla yeni yayınları getirtip okumam imkânsız.
Âhir ömrümü sâkin ve huzurlu bir yerde geçirebilsem… 16 Mayıs 2009