Muşmulada alkol var mı?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Pazartesi
Tarihini tam hatırlamıyorum, 1961’le 63 arasında bir gün bir evde çay ve sohbet meclisine davet edilmiştim. O tarihte
gazetesini yayınlıyordum. Kimin evi olduğunu da unuttum. Sadece, orada bulunan temiz yüzlü genç bir davetli hakkında kulağıma söylenenleri çok iyi hatırlıyorum. Yirmibeş yaşlarında idi, tam karşımda oturuyordu. Kolluk kuvvetlerine mensupmuş. Yanımdaki eğildi, ancak benim duyabileceğim şekilde
dediydi.
Limon, portakal, mandalina, turunç, greyfurt gibi meyvelerin kabuklarını bir mum alevine sıkarsanız alev parlar, çünkü bu kabuklarda yanıcı bir madde bulunmaktadır. Ben kimyacı değilim, alkol müdür, değil midir, bilmiyorum.
Nihayet şarap değil, rakı değil, votka veya viski değil…
Müslüman bir vatandaşım, dindarları severim, takdir ederim.
Orta yolun dışında,
da vardır. Meselâ gusül veya namaz abdesti alırken suyu aşırı şekilde israf etmek. Öyle kimseler vardır ki, boy abdesti almak için metreküplerce suyu ziyan eder.
Müslümanın ölçülü olması gerekir.
Yeme içme konusunda da
çok ölçüsüz hareket ediyorlar. Doyduktan sonra çatlayıncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyorlar. Doyduktan sonra yemek, o da bir israftır ve haramdır.
Biraz ekşimiş ayranda, üzüm şırasında, bozada alkol bulunduğunu ve bunları içmenin haram olduğunu söyleyen bazıları,
ve ölmüş kardeşlerinin etini bol bol yemekte bir beis
görmezler.
Temiz bir niyetle sakal bırakmış olan ihlâslı ve faziletli Müslümanları tenzih ederek söylüyorum,
bu
Sakal sünnettir, gurur ve kibir ise haramdır.
Ham dindarların en göze çarpan özelliği şudur:
Kaba sofuya bir gün beklemiş üzüm suyu ikram etsen bir sürü gürültü kopartır,
diye yaygara kopartır; gıybete, nemimeye
gelince lisanının freni yoktur.
Geçmiş büyüklerimizden biri, Resûlullah’ın
karpuzu nasıl yediğini bilmediği için karpuz yemezmiş. O büyüğümüze rahmet diliyorum, hatırası önünde hürmetle eğiliyorum.
gibi gösterişler
Efendi!
Sen, mü’min kardeşlerinin gıybetini yapıyor musun, yapmıyor musun?
Yine kaba sofunun biri ömründe hiç muşmula yememiş. Neymiş efendim, içinde alkol olabilirmiş… Sevsinler…
Diğer üç mezhepte değildir.
Öyle cemaatler var ki, kendi yayın organlarında
İslâm Şeriatına, fıkha, İslâm ahlâkına tamamen zıt bin türlü seyyiat
sergilerler, vicdanları onlardan rahatsız olmaz, sonra bu muhteremler akıllarını şüpheli ve
ve ortalığı velveleye verirler.
A mübarekler!
Hadîs-i şerif olup olmadığını kesin olarak bilmiyorum,
diye bir kuralı vardır dinimizin.
Öyle kaba sofular var ki, geceleyin teheccüd namazı kılarken o kadar aşırı gidiyor ve yoruluyor ki, sabah namazı vaktinden önce derin bir uykuya dalıyor ve farz olan o namazı kılamıyor. Keşke yatıp uyuyup dinlenmiş olsaydı da sabah namazını kılabilseydi.
Yine bazı sofular bilirim, bir müessesede çalışırlar, mesai saatlerinde abdest almak için haddinden fazla vakit harcarlar, namazı ve tesbihatı uzatırlar da uzatırlar. Ben patron olsam bu gibileri işten atarım.
1969 ile 1974 yıllarında yurt dışındaydım. İstanbul’da iki günlük gazete yayınlıyordum. O zaman bugünkü gibi cep telefonu yok. Muhaberatı mektupla, yazıyla hallediyordum.
Evet namaza taraftarım, kılınmasını isterim ama namazı bahane ederek, namazı ve abdesti uzatarak mesainin
sekteye uğratılmasını kabul edemem.
Herif sofuluğu kimseye bırakmıyor, kendisinin veya mensubu bulunduğu
Hiçbir şeye yanmam da böyle otomobili olan bir kimsenin muşmalada veya limon kabuğunda alkol vardır, haramdır, aman aman, diye gürültü ve patırtı yapmasına yanarım.
Karşıdaki komşu balkona masa kurmuş, yemek yiyor
Masanın üzerinde
bulunan bir şişe veya sürahi var. Arada bir bardağa doldurup içiyor.
der. Asla su-i zan etmez.
demez.
Tecessüs demek halkın gizli hallerini araştırmak, casusluk yapmak demektir. Biz Müslümanlar ev dışına, sokağa, caddeye, meydana, toplum hayatına çıkan kötülük ve haramlarla, Şeriatın öngördüğü şekilde mücadele ederiz,
Müslümanın çeşitli tarifleri vardır. Bunlardan biri şudur:
annemize sormuşlar:
demişler. Şu cevabı vermiş:
Müslüman, elinden geldiği kadar Resulullah’ın ahlâkını taklid etmekle mükelleftir.
Öncelikle bu ibadeti dosdoğru şekilde eda etmeliyiz
Bu beş vakit namazları cemaatle kılmak,
Buna da dikkat etmeliyiz.
Resulullah Efendimiz alçak gönüllü, mütevâzı, orta halli hayat süren bir yüce Zat idi. Biz de, O’nun gibi aşırı yemek içmekten, aşırı uyumaktan, lüksten, israftan, debdebeden, gösterişten, tantanadan uzak durmalıyız.
Bundan birkaç sene önce bir adam görmüştüm. Yerinde duramıyor, bir şey söylemek istiyordu. Nihayet baklayı ağzından çıkarttı. O gün oruçluymuş, zaten her pazartesi ve perşembe oruç tutarmış, sakın kendisine çay ve kahve ikram edilmemeliymiş, falan filan. Ben böyle sofuyu ne yapayım.
Dinimiz ne diyor? Riya ve gösteriş olacaksa, nafile oruç tutan bozar, sonra yerine kaza eder. Bizimki, neredeyse, boynuna
diye bir yafta asacak.
derken söz uzadı. 18 Ekim 2005