Nakşîlik
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Mart 2019
Ateist, Marksist, pozitivist, materyalist bir zümrenin kültüre hizmet perdesi altında çıkarttığı, Nakşibendilik ile ilgili bir kitapçık okudum. Yüz sayfaya o kadar çok hezeyan sığdırmışlar ki, bu sahada bir rekor kırmışlar.
(Allahsızlar)
Allah’ın bulunmadığına, dinlerin hurafe olduğuna dair yayınlar yapar, konferanslar verir, yoğun ve saldırgan bir propaganda seferberliği içinde bulunurdu. Okuduğum broşür yüce Nakşibendî tarikatı aleyhinde o azılı ve militan Bolşeviklerden daha ağır ve hayâsızca bir üslup taşıyordu.
Eğer bugün şu
denilen coğrafya üzerinde Türk-Müslüman kimliğini taşıyan bir toplum varsa, bir Türkiye varsa, bunu İslâm’a ve sufî tarikatlarına borçluyuz. Bu tarikatların başında da Nakşîlik gelir.
Nakşîlik nedir? Bu tarikatın belli başlı özelliklerini sayayım:
1. Nakşîliğin esası Şeriat hükümleri üzerine kuruludur. Zaten bütün tarikatlar Şeriat temeli üzerine bina edilmişlerdir.
2. Nakşîlik Kur’an ve Sünnet hükümleri ve ilkelerine dayanır.
3. Nakşîlik
olarak kabul eder.
4. Her tarikatta olduğu gibi Nakşîlikte de zühd (dünyaya sırt çevirme) vardır.
5. Nakşîlik, kendisine bağlanan Müslümanları olgunlaştırmak, beşerî ve nefsî ihtiraslarını gemleyip iyi insan, iyi Müslüman, iyi vatandaş olmalarını sağlayan bir hidâyet ve kemâl yoludur.
6. Hakikî Nakşîler katında
7. Hakikî ve olgun Nakşîlerde
8. Nakşî o kişidir ki,
9. Nakşî
sahibidir.
10. Nakşî
sahiptir.
Adamlar ateist ve materyalist. Onlar bütün Türkiye’nin kendileri gibi münkir olmasını istiyor. İslâm’ı, tarikatları, bu arada Nakşîliği önlerinde en büyük engel olarak görüyorlar.
Amerika’da, Kanada’da, İngiltere’de, Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan ateistler dine ve dindarlara saldırmıyorlar; toplumsal barışı, sosyal uzlaşmayı bozmuyorlar.
İslâm’ı, tarikatları beğenmeyen gücü yetiyorsa oturur ilmî bir reddiye yazar. Müslüman din adamları, aydınlar da buna cevap ve reddiye hazırlarlar.
Dinleri İslâm olmayan nice Batılı fikir ve ilim adamı tarikatlar ve bu arada Nakşîlik hakkında araştırma kitapları yazmışlar ve hiçbiri dinimize ve tarikatlara seviyesizce saldırmamıştır.
Elbette yapılıyor.
Ben bir Müslüman olarak, tarikatlara taraftar bir vatandaş olarak bu sömürüden en fazla rahatsızlık duyan ve yıllardan beri bu konuda özeleştiri yapan bir kimseyim.
Nakşîlik ve diğer tarikatlar en yüksek bilgelik, insanlık, medeniyet, kemâl ocaklarıdır. Bugün bütün medenî, ileri, demokratik, hukukun üstünlüğü prensibini tanımış, insan haklarına hürmetkâr ve riayetkâr ülkelerde Nakşî tarikatı serbesttir.
Eşitlik prensibi uyarınca tarikatlar hakkındaki yasak da kaldırılmalıdır.
Eskiden Osmanlı devleti zamanında
(Şeyhülislamlık) makamına bağlı bir
dairesi vardı.
Bu hak ve vazife, islâmî-dinî riyasete, yâni Müslümanlara aittir. Ateist, Marksist, materyalist, hedonist, anarşist ideoloji ve felsefeler memleketi ne hale getirdiler. Bunca tahribat ve kötülük ancak ahlâk, tasavvuf, dindarlık ile ortadan kaldırılabilir.
Din ve tarikatlar istismar ediliyor, sömürülüyor diye toptan dine ve tasavvufa düşmanlık etmek akıl kârı değildir.
İslâm’ın, Peygamberimizin mistik boyutu vardır.
Ahlâksız din olmaz. Gerçek İslâm tasavvufunu öğrenelim ve ona bağlanalım.