Namussuzlar!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
CumartesiPisliklerden, kara paradan, kokuşmadan, soygundan, talandan arınmış temiz bir Türkiye için bütün sivil (resmî olmayan) güçlerin harekete geçmesi gerekir. Yasal sınırlar içinde bütün teşebbüsler ve faaliyetler yapılmalıdır. Politikacıların bilgisi ve ilgisi olmadan hiçbir yolsuzluk yapılamaz. Önce, son derece kirlenmiş olan politika temizlenmelidir. Bugünkü partiler aşiret ağalığı sistemine benzer bir yapıya sahiptir. Dehşetli bir genel başkanlar saltanatı ve hakimiyeti vardır. Bu hakimiyet kırılmalı, partilerin iç bünyesine demokrasi getirilmelidir. Bugünkü partilerle demokrasi falan olmaz.
Siyaset ve particilik talan, soygun, vurgun âleti ve vasıtası haline gelmiştir. Politikacılar, milletvekilleri iş takip edememeli, gayr-i meşru servetlere sahip olmamalıdır. Ülke arpalık gibi yönetiliyor. Türkiye’de ihtiyacın dört misli devlet memuru vardır. Devlet bu yüzden iflâs etmiştir. Ülkeyi babalarının çiftliği gibi idare eden eski politikacıların günümüze bıraktığı mirastır bu.
Adam seçimi kazanmak için Zonguldaklılara, kömür işletmesine onbeş bin yeni işçi alacağını vaad etti, seçimi kazandı, vaadini yerine getirdi ve işletme battı. Böyle politikacılık olmaz. Bu depüdez vatan hainliğidir. Bu adamlardan, bu zihniyetten hesap sorulmalıdır.
Dokunulmazlık zırhına bürünerek bazıları memleketi, ülkeyi, devleti soyuyor. Bunun önüne geçilmelidir.
Dinci, milliyetçi, Kemalist çeteler türemiştir. Bunların hepsi çökertilmelidir. Yakın tarihimizde bu çeteler milyarlarca dolar çalmışlardır. Bunlar yakalanmalı, cezalandırılmalı, haram servetlerine el konulmalıdır.
Belli bir maaşı olan, başkaca bir geliri ve serveti bulunmayan bir adam şimdi milyonlarca dolar eden köşklerde oturuyor. Bu adama “Nereden buldun bu serveti?” diye sorulmayacak mıdır? Çaldığı herifin yanına kâr mı kalacaktır?
Yakın tarihte büyük bir şehrimizin “kent-bayı” milyarlarca dolar haram para sahibi oldu. Şimdi bir kenara çekilmiş, çubuğunu yakmış, keyfine bakıyor. Bu adamdan hangi makam ve hangi güç hesap soracaktır? Beşerî adalet bu gibi büyük hırsızların, talancıların, vurguncuların, eşkıyanın yakasına yapışmazsa, devreye vertical ilâhî adalet girer ve ülke, halk, devlet büyük bir sille yer. Tarihte hep böyle olmuştur.
Soygun devam ediyor. Bütün dehşetiyle, azgınlığıyla, kuduzluğu ile. Dini imanı para olan birtakım namussuz, şerefsiz, vatan haini, alçak, cibilliyetsiz, rezil herifler götürüyor, hortumluyor, vuruyor. Bu namussuzlara kim dur diyecektir?
Bu namussuzlar en ulvî ve aziz değerleri kendi menfaatlerine, hırsızlıklarına âlet etmektedir. Bunlar, vücudunu ve ırzını pazara çıkarmış olan fahişelerden bin kat daha alçaktır.
Halk perişan, esnaf kan ağlıyor, ekonomi krizde, bütün temel müesseseler sarsılmış. Lâkin alçaklar güruhu soyguna devam ediyor.
Kokuşma, pislik, kara para hususunda herkesin az çok bilgisi var. Halk hep bunu konuşuyor ama kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Namussuzlar, namuslulardan daha cesur, daha gözükara, daha atılgan. Böyle bir ülkede sabah olur mu?
Devlet mükelleflerden kaşıkla vergi topluyor, namussuzlar kepçe kepçe, kazan kazan götürüyor, hortumluyor.
Nice özel bankayı batırdılar, onlardan sonra sıra devlet bankalarına geldi. Üzerlerine gidilince, haramiler arslanlar gibi kükrüyor, sırtlanlar gibi uluyor.
Şerefli, namuslu, vatansever kimseler hesap vermekten korkmazlar. Gerektiğinde tahkikat yapılmasını bizzat onlar ister. Mâsumlar, temiz insanlar tahkikat sonunda, muhakeme neticesinde beraat eder, aklanırlar. Niçin korkuyorlar, niçin çekiniyorlar?
Memleketi batırdılar, bitirdiler. Saçı bitmedik yetimlerin haklarını, gözü yaşlı dulların haklarını, fakir fukaranın haklarını gasbettiler.
Yüz milyar doların üzerinde kara para varmış ülkede. Kara para… Ne demektir bu? Kara para cehennem ateşidir, belâdır. Hiç kimse kara para ile âbâd olmaz. Allah kara para sahiplerini unutmaz. Mühlet verir ve sonra zamanı gelince ilâhî sille tepelerine iniverir.
Kara para sahipleri bu ülkenin, bu halkın, bu devletin en büyük düşmanlarıdır. Bazıları pek ünlüymüş, pek itibardaymış… Hiç kıymeti yoktur. Fahişenin de, sokakta sürteni ile zirvelerde aşüftelik edeni bulunur. Netice itibariyle hepsi de fahişedir.
Siz soyguncular, siz kara para babaları, siz dini, milliyetçiliği, resmî ideolojiyi âlet ederek milyarlarca dolar devşirenler, siz saygın haramiler, siz şık giyimli haydutlar, siz limuzinlerle gezen gangsterler, evet sizler, acaba nasıl can vereceksiniz?
Siz Allah’ın ve meleklerin lâneti üzerinizde olduğu halde yüzüstü sürüklenerek kızgın cehennem ateşine atılmaktan korkmuyor musunuz?
Siz din sömürücüleri, siz yüce İslâm dinini âlet eden soytarılar, şarlatanlar, yiyiciler, siz nasıl Müslümansınız? En yakıcı azaba siz çarpılacaksınız. Çünkü dilleriniz İslâm, dâvâ, hizmet diyor ama yaptıklarınız tam tersine.
Siz milliyetçi taslakları, sahte Türkçüler, evet siz ne biçim milliyetçisiniz ki, kendi milletinizi, kendi devletinizi soyuyorsunuz?
Siz sahte lâikler, sahte çağdaşlar, sahte uygarlar… Lâiklik, çağdaşlık, uygarlık soygunculuk mu demektir?
Şimdi bütün sıkıntıları, elde ettikleri muazzam kara paraları, haram servetleri saklayabilmektir. Bin türlü dolap çeviriyorlar. Yurt dışında hesaplar açıyorlar, başka ülkelerde mülkler ediniyorlar. Devlet, beşerî adalet bir şey yapamaz diye ümit ediyorlar. Peki ilâhî adaletten, ilâhî gazab ve azabtan nasıl kaçacaklar, nasıl korunacaklar?
Dünyada din baronluğu söker ama Mahkeme-i Rûz-i cezada sökmez. Hangi kesime, hangi ideolojiye, hangi görüşe mensup olursa olsun soyguncuların, hınzırların, kara para babalarının Allah, topunun birden belâsını versin! Versin de şu memleket, şu halk, şu devlet biraz nefes alsın, huzura kavuşsun. 25 Şubat 2001