Nasıl Bir Türkiye?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Tuzaklar, hesaplar, planlar, komplolar, entrikalar, mekrler, hileler, dolaplar… Peki bunların hangisi üstün gelecek? Hiçbiri hiçbiri hiçbiri…
Şunlar şöyle istiyormuş, bunlar böyle istiyormuş… Hiç kimsenin istediği olmaz. Şunların bunların onların iradeleri cüz’îdir.
O ne isterse öyle olur.
Halkımıza hayırlı, iyi, güzel şeyler istemesi gerektiğini anlatmalıyız. Türkiye temizlikler, şeffaflıklar ülkesi olmalıdır.
Ülkemiz adalet, güvenlik, huzur, sükun yurdu olmalıdır. Türkiye dünyanın en az pislik ve kir olan ülkesi haline getirilmelidir. Ülke ahlâk, fazilet, hikmet=bilgelik, adalet, insaf diyarı olmalıdır.
Dünyada en az yalan söylenen ülke… Dünyada en az suç işlenen ülke… Halkının kanaatli yaşadığı, üretimin yüzde doksanının ihracata yönelik olduğu ülke. Bir Müslüman olarak şu zikr edeceğim maddenin gerçekleşmesini çok istiyorum:
Sevgi, kardeşlik, yardımlaşma, paylaşma ülkesi…
Turistlerin, yabancıların hayran kaldığı bir ülke… Yaşlıların ve çocukların baş tacı olduğu bir ülke… Yemyeşil, pırıl pırıl, tertemiz, ışıl ışıl, güzeller güzeli bir ülke… Okullarının vasıflı, faziletli, bilgili, kültürlü, güzel, doğru dürüst yeni nesiller yetiştirdiği bir ülke… Dünyada en az trafik kazası olan, trafik suçu işlenen bir ülke…
Bakanların, valilerin, büyük bürokratların bazen işlerine bisikletle gittiği bir ülke… İçkisiz, kumarsız, fuhuşsuz, sömürüsüz bir ülke… Nereden buldun kanunuyla kara parası, kirli serveti olmayan bir ülke…
Zaruret olmadıça bir tek ağacın ve çalılının kesilmediği, sökülmediği ülke.
Haysiyetli bir ülke. Kapını açık bırak, bir şey olmaz ülkesi. Cüzdanını düşürsen, akşama kalmaz seni bulur ülkesi. Sevinçlerin ve acıların paylaşıldığı ülke. Mutluluklar, erdemler ülkesi.
Be adamlar, çekişip tepişeceğinize böyle bir ülke istesenize. Bedduâ edeceğinize böyle duâlar etsenize. Ya Rabbi!.. Bize iyilikler, güzellikler, hayırlar, hasenat ver, bizi ıslah et diye yalvarsak ne iyi olur.
İyi olmak isteyen iyilik yapmalı. Şehrin tertemiz olmasını isteyen öncelikle evinin içini ve önünü temizleyip paklamalı. Yahu nedir bu kinler, fitneler fesatlar, hileler, entrikalar, düşmanlıklar, çekişmeler, tepişmeler, savaşlar?…
Doğru ve dürüst bir Türkiye, iyi bir Türkiye, güzel bir Türkiye…
Mülkün gerçek Sahibi Allah değil midir? Mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır. Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar.
Siz bilmiyor musunuz ki, Allah mülkleri dilediğine emanet olarak verir. Emanete hıyanet edenlerin elinden mülk alınır. Allahım bize akıl ver… Dünyada ve âhirette iyilikler ver.
Bugünkü siyasî iktidar nereden ve nasıl geldi? Serbest seçimler yapıldı, halkın çoğunluğu onlara oy verdi ve başa geçti. Bu iktidar gidecekse nasıl gitmeli? Serbest seçimlerle gitmeli.
Askerî darbeyle?.. Hayır hayır! Sivil darbeyle?.. Hayır hayır!
Eyvallah, gitsin de ancak serbest seçimlerle gitsin. Başka yollarla gitmesi devlet, ülke ve halk için felaket olur.
İktidarın hataları varmış. Olabilir, kullar hatasız olmaz.
Birileri yana yana şikayet ediyor: Lâiklik elden gitmiş!.. Giderse gitsin, güle güle.
Müslümanlara dinlerinden, inançlarından, ibadetlerinden, dinî hizmet ve faaliyetlerinden dolayı lâiklik adına ağır baskılar yapılmıştır. Din adamları, tarikat şeyhleri, dervişler, dindar gazeteciler ağır ceza veya devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmışlar, zindanlara atılmışlardır.
İnanan inansın ama bana
Lâikliği bahane ederek namaz kılan, hanımlarının başları örtülü başarılı dindar subayları ve astsubayları ordudan atıp perişan etmediler mi?
, ondan sonra bir buçuk sene Çanakkale’de sürgün cezası çekmeye mahkûm edilmiştim. Böyle lâiklik sizin olsun, başınıza çalın!
28 Şubat’tan sonra bir gazetede
savcılığa çağrılmıştım. Lâikliğe ve şapka kanununa aykırıymış.
Temel insan haklarının ihlali demektir. Azınlığın çoğunluğu ezmesi demektir. Lâiklik elden gidiyormuş.
Biz Müslümanlar onlar gibi hoşgörüsüz değiliz. Lâiklik dinine inanıyorlarsa inansınlar ama bize baskı yapmasınlar. 04.01.2014