Pazar

Merhum Üstad

Ebu’l-ala Mevdudî

20. asrın ikinci yarısında İslâm dünyasına damgasını vurmuş şahsiyetlerdendir. 1969’da Beyrut’ta oturuyordum. Seyyid Kutub’un, Mevdudî’nin ve diğer aktivist Müslüman yazarların kitapları, tekerlekli arabalarda kavun karpuz gibi satılıyordu. Türkiye’de de, başta Mevdudî olmak üzere Selefi-Aktivist İslâmcıların büyük tesiri olmuştur. Bugünkü İslâm Dünyası’nın olumlu veya olumsuz taraflarında onların hayli tuzu biberi vardır.

Mevdudî

“Kur’ân’da Dört Terim”

adlı kitabında Müslümanların ilk üç asırdan sonra

Rab, İlah, Din, İbadet

kavramlarının Kur’ânî manalarını yitirdiklerini iddia ediyor ve şöyle diyor:

(Müslümanlar) Kur’ân’ın dâvetindeki hakiki gayeyi, öz maksadı idrak edemez oldular…”
“Kur’ân öğretilerinin çoğu insanlara gizli kalmıştır, hattâ şöyle diyebiliriz: Onun yüce ruhu ve mesajının temeli bu dört esas terimin cehalet perdesi ile kapanması neticesinde kaybolmuştur.”

Kur’ân’da Dört Terim kitabının ülkemizde birkaç ayrı mütercim tarafından tercümesi yapılmış ve başka başka yayınevleri tarafından yayınlanmıştır. Sanırım birkaç yüz bin adet satılıp okunmuştur.

Mevdudî’nin iddiası gerçekten çok ağır ve vahimdir. Acaba Müslümanlar, Kur’ân’ın ve dinin 4 temel terim ve kavramında, onun iddia ettiği gibi yanılıp sapıtmışlar mıdır?

Çağımızın büyük Ehl-i Sünnet âlimlerinden Hindistanlı Ebu’I-Hasan en-Nedvî

Hazretleri, Mevdudî’nin Kur’ân’da DörtTerim adlı kitabındaki yukarıda zikrettiğimiz iddiaya ve diğer birtakım görüşlere

“İslâm’ın Siyasî Yorumu”

adlı kitabında cevap veriyor. Bu kitap, Türkçe’ye çevrilmiş, bir baskı yapmış, bu baskı tükenmiş, yeni baskıları yapılmamıştır.

Konunun önemine binaen İslâm’ın Siyasî Yorumu’nu Türkçe’ye yeniden çevirttim ve birtakım eklerle,

128 sayfalık bir kitap olarak yayınladım.

Kitabın başında Üstad Hamdi Arslan, muhterem müellifi ve eserlerini tanıtıyor… Hindistan’da Lucknow şehrinde şer’î tahsil gören, merhum Nedvî’nin öğrencisi muhterem Yusuf Karaca ile yapılmış bir röportaj… Ahmed Hamdi Yıldırım’ın, Nedvî’nin vefatından sonra kaleme almış olduğu 6 sayfalık bir yazı…

Üstad Nedvî’nin kitabı şu bölümlere ayrılıyor:

(1) Kur’ân’daki dört terimin anlam ve önemi, (2) İslâm dünyasını ve tarihini kötü bir biçimde tasvir etmek, (3) Hakkı savunanların her zaman varolacağına ve hakkın meşalesini yükseltecek gayretlerin devamlılığına dair sahih hadîsler, (4) İlâh ve Rabb terimlerinin üstünlüğü, (5) İnançta şirk ile siyasî itaat arasındaki fark (6) Aylaklık, teslimiyet duygusu ve cihattan firar etme efsanesi, (7) Dinin ikamesinin hikmet ve fıkıhla daima uyum içerisinde oluşu.

Üstad Medvî yüksek ahlâk, karakter ve fazilet sahibi bir zat olduğu için Mevdudî’yi tenkid ederken sert ve kırıcı bir üslûp kullanmamış, yanlışlıkları rıfk, hilm ve mülayemetle tashih etmiştir. Eserde

Mevdudî’nin tasavvufa soğuk bakışı

da eleştirilmektedir.

Merhum Şehid Seyyid Kutup ile ilgili tenkidler de vardır.

Mevdudî sevildiği ve tutulduğu kadar tenkid edilen bir şahsiyettir.

Kendisi siyasî parti mahiyetinde İslâmî bir dernek kurmuş, devletin dininin İslâm olduğu, isminin

“Pakistan İslâm Cumhuriyeti”

olan bir ülkede maalesef başarılı olamamıştır.

Hiçbir Müslüman şahsiyeti, sağlam gerekçeler olmadan körü körüne tenkid etmek doğru değildir. Mevdudî’nin tenkidi son derece lüzumlu, hatta zarurîdir. Son 30-40 yıl içinde Türkiye’de, Mısır’da ve Pakistan’da olduğu gibi İslâmî hizmet ve faaliyetlerde büyük ve vahim metod yanlışlıkları yapılmıştır. Zaman, enerji, fırsat, yekûnu yüz milyarlarca dolara varan para israf edilmiştir.

Müslümanlar nerede yanlışlık yaptıklarını mutlaka araştırmalı, öğrenmeli ve bilmelidir.

Bu konuda olumsuz ve mesnedsiz olmamak şartıyla müsbet tartışmalar, özeleştiriler yapılmalıdır.

Merhum Üstad Ebu’l-Hasan en-Nedvî’nin

“İslâm’ın Siyasî Yorumu”

kitabı okunması ve anlaşılması kolay, özlü, aydınlatıcı, faydalı, değerli bir eserdir. Bu kitabın eklerini okuyarak Nedvî’nin hizmetlerini de bir nebze öğrenebilirsiniz.

(İstanbul’da Vilayet civarı Cağaloğlu Yokuşu No: 6/8’de BEDİR YAYINEVi’nden indirimli fiyatla 2,5 YTL’ye alabilirsiniz. Tel: 0212. 519.36.18)

Baldaki Şifa

Ağrı şehrimizde manifaturacılık yapan Abubekir Demir’in 27 yaşındaki oğlu Ramazan Demir üç yıl önce lösemi/kan kanseri hastalığına yakalanır. 6-7 ay tıbbî tedavi görür. Doktorlar onun ameliyat olması gerektiğini söyler. Baba razı olmaz, başka tedaviler ve ilaçlar arar. Bu arada bir doktor “Sizin orası yayladır bol bol çiçek balı yetişir, ona bol bol bal yedir…” der. Baba saf, hilesiz, katışıksız bal arar, çevrede üretilen balların çoğunda glikoz kullanıldığını öğrenir. Bunun üzerine 20 arı kovanı satın alır, bal üretir ve hasta oğluna yedirir. Kovanlar yayladadır, oğlunu da oraya gönderir. Bir müddet sonra hastayı tekrar doktora götürür. Doktor kanserin gerilediğini görür ve hayret eder, ilaç tedavisini keser… Bu haberi yayınlayan Zaman gazetesi (12 Nisan 2007