Çarşamba

(1)Müslüman toplumun temeli, molekülü olan aile kurumunu çürütmek için çalışıyorlar. İyi biliyorlar ki, aile çökerse Türkiye de çöker.

(2) Türkiyelileri sindirmek, sersemletmek, afyonlamak, zombileştirmek, robotlaştırmak, şartlı refleksli mahlûklar haline getirmek için çok çalıştılar ve az zamanda çok tahribat yaptılar.

(3) Kadın erkek eşitliği, kadınların hürleşmesi perdesi altında Türkiye kadınlarını bozmaya çalıştılar. Kadını kutsal anne, eş, kızkardeş, nine durumundan çıkartıp bir seks aleti haline getirdiler, cinselliği ön plana çıkarttılar.

(4) Müslümanlara ve Türklere kendi aralarında “Acı soğan” diye hakaret ettikleri halde, sahte ve şeytanî bir milliyetçilik ve Türkçülük çıkartarak onları, kendilerine en büyük şeref ve üstünlüğü kazandıran İslâm’dan uzaklaştırmak için her şeyi yaptılar.

(5) İnsanı fert ve toplum olarak hayvanlardan, vahşilerden, aborijin marjinallerden ayıran en temel özellik olan yazılı ve edebî Türkçeyi tahrip ettiler. Böylece Türkiyeli Müslümanların dillerini kestiler.

(6) Halkı Türk Kürt, Sünnî Alevî, sağcı solcu, ilerici gerici, dinci lâik diye birbirine düşman kamplara ve kutuplara ayırdılar. Ta ki, millî birliği, sosyal barışı, uzlaşmayı yok etsinler ve ülkeyi bir sömürge gibi soysunlar.

(7) Hukuk diye diye hukukun ırzına geçtiler. Çağdaşlık diye diye bin türlü vahşet ve gerilik sergilediler.

(8) Cesur vatandaşları inançlarından, dindarlıklarından, fikir ve kanaatlerinden, tenkitlerinden, uyarılarından dolayı suçladılar; onlara bin türlü hakareti reva gördüler.

(9) Rantla, repo ile, faiz ile, bin türlü alavere dalavere ile, katakulli ile Türkiye’nin milyarlarca dolarını soydular, hortumladılar, götürdüler.

(10) Bütün medenî, ileri, hukuklu, demokrat ülkelerde en başta gelen insan hakları değeri olan “Din, inanç, inandığı gibi yaşama hürriyetini” Müslüman Türkiye halkına çok gördüler.

(11) Üniversitede hür düşünceyi öldürdüler, ilmî araştırmaları sabote ettiler. Yüksek tahsil müesseselerini bir ideolojinin fideliği haline getirmeye çalıştılar.

(12) Lâiklikle hiç ilgisi olmayan, hatta lâikliğin taban tabana zıddı olan birtakım yasakları, tabuları, öcüleri lâiklik diye yutturdular. Bu konuda bir terör havası estirdiler.

(13) Bir Mason, bir Sabataycı devletin siyasî, sosyal, iktisadî, kültürel temellerini Masonluk ve Sabataycılığa uydurmak istediğinde bunu bir suç olarak görmediler ama bir Müslümanın kendi dinine ve inançlarına göre yaşamak istemesini en büyük suç olarak gördüler.

(14) Müslümanların, İslâmcıların arasına casuslar, ajanlar, provokatörler sokarak dinî hayatı, islâmî hizmet ve faaliyetleri dejenere ettiler. Siyasal İslâm’ı, islâmî hareketi, İslâmcılığı bir rant hareketi haline getirdiler.

(15) Bir yandan “Camiler kapalı mı, Ezan okunmuyor mu?..” diyerek ucuz bir edebiyat yaparken, öbür taraftan cami mihraplarına kaliteli din hizmetlisi geçmemesi, İslâm temsilcilerinin vasıflı olmaması için bin çeşit şeytanlık yaptılar.

(16) Onbeş milyon vatandaş işsiz ve aşsız sürünürken, sömürücü babalarından aldıkları on, yirmi, otuz bin dolarlık aylıkları sefahat, içki, fışkı, orgie âlemlerinde çılgınca yediler.

(17) Bir kısmı Türkiye’yi Amerikan mandasına sokmaya uğraşırken, bir kısmı Avrupa Birliği mandasına sokmaya çalıştı.

(18) Sömürmesi kolay olsun, halk yığınlarından tepki gelmesin diye toplumu bir bedevî toplumu haline getirdiler. Zekâları, dikkatleri, merakları, hafızaları, tepkileri bitirdiler, halkı canlı cenaze haline getirdiler.

(19) Şu koskoca ülkeyi, dışarıdan ekmeklik buğday satın alacak, et getirtecek, yemeklik yağ ithal edecek hale getirdiler; ziraati, hayvancılığı, balıkçılığı öldürdüler.

(20) Türk parasını dünyanın en itibarsız parası haline getirdiler, lirayı pul ettiler. Kırk sene önce on kuruşa satılan simidin fiyatını üçyüz bin liraya çıkarttılar. Memlekette betbereket bırakmadılar.

(21) Ülkeyi ikiyüz milyar dolardan fazla borca batırdılar. Henüz dünyaya gelmemiş yedi kuşağı borçlu ettiler. Alınan milyarlarca dolar borcu deve ettiler.

(22) Müslüman çoğunluğa güvenmedikleri için önemli ve hayatî işlerin bir kısmını ya kendilerinden olan “Mâminlere” verdiler, yahut kendilerine benzettikleri aliene olmuşlara.

(23) Türkiye’yi ayakta tutan iki büyük güç ve kurum olan din ile devleti birbirleriyle müzmin şekilde kavgalı tuttular, barışıp uzlaşıp işbirliği yapmalarına imkân vermediler.

(24) Toplumu çözmek, dağıtmak, çürütmek, çökertmek için ne gibi habasetler ve sabotajlar gerekiyorsa hepsini yaptılar.

(25) Tarihimizi, ecdadımızı karaladılar, genç kuşakları köklerinden kopardılar.

(26) Dindarlık bir suç olmadığı, aksine bir fazilet olduğu halde onlar dindarlığı bir suç ve ayıp gibi gördüler ve onunla mücadele ettiler.

(27) Rüşveti, hayalî ihracatı, yolsuzluğu, ihalelere fesat karıştırmayı, devlet ve belediye bütçelerini hortumlamayı, bankaları kasıtlı şekilde iflâs ettirmeyi sinsice teşvik ettiler, komisyonlarını aldılar.

(28) Millî kimliğe, millî kültüre, millî kişiliğe cephe aldılar. Sanatı, edebiyatı, mimarîyi yozlaştırdılar. Vatan sathını çirkinlikler meşheri haline getirdiler. Bayındırlık ve medeniyet perdesi altında her yeri modern beton harabeler ile doldurdular.

(29) Bütün medenî dünyada ideolojiler devri kapandığı halde onlar birtakım ideolojik hurafeleri din gibi benimsediler ve halka da benimsetmeye çalıştılar.

(30) Vicdanlara ve gönüllere zincir vurmaya kalkıştılar.

(31) İçlerinden biri bile “Japonya, Güney Kore bu kadar ilerledi de, Türkiye niçin geri kaldı?” sorusunu sormaya cesaret edemedi.

(32) Toplumu üretmeyen, tüketen, lükse ve israfa batmış, hesapsız kitapsız bir toplum haline getirdiler.

(33) Kendi ideolojilerini devletle, cumhuriyetle, Türkiye ile özdeşleştirdiler ve hattâ onlardan üstün gördüler. 02 Ekim 2003