Nemrud Dağı Nasıl Patladı?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Salı
Adam memleketi soyup soğana çeviriyor, saçı bitmedik yetimlerin hakkını zimmetine geçiriyor, yemediği halt yok; vatanseverlik konusunda da üstüne toz kondurmuyor. Midesi, kasası, kesesi haram ile dolu ve beyimizden vatanperveri yok.
Yahu bizde vatanperverlik ne kadar ucuzladı…
Üniversitelerin içine tükürenler katmerli vatanperver.
Eğitimi çökertenler hep vatansever.
Türkiye’yi, altından kalkılmaz borçlara batıranlar vatansever.
Devletin canına okuyanlar vatansever.
“Benim vatanım Sovyetler Birliğidir, beni Stalin yarattı…” diyen şair vatansever.
İsrail konsolosu Elrom’u vahşice öldüren şehir teroristi delikanlı çok vatansever.
Türkiye’nin temellerini dinamitleyen adamlar has vatansever.
PKK terörünün tozu dumanı içinde milyarlarca dolarlık uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapanlar hep vatansever.
Sadece şu fukara dindarlar vatansever değil.
Onlar iç tehlike, iç düşman, iç tehdit…
Onlar Cumhuriyet’in önündeki en büyük engel.
Allah Allah bu memleket ne büyük bir tımarhane olmuş da haberimiz yok.
Nazım Hikmet büyük vatansever, Sultan Vahdettin büyük vatan haini. Ya öyle mi?
Memleketi batırsan, Türkiye’yi soyup soğana çevirsen, her türlü mel’aneti icra eylesen, her haltı yesen; şu malum zümreye mensupsan senden daha vatanseveri olmaz.
Neymiş şu fukara hainin suçu: Namaz kılıyormuş, karısının başı kapalıymış, babası hacca gitmiş, içki içmezmiş, baloya gitmezmiş, namahrem kadınların elini sıkmazmış… Vay hain vay… Böyle vatan haini az bulunur. Kırın kafasını.
Peki, içeriye sokmadıkları için üniversite kapısında hüngür hüngür ağlayan kız necidir? Siz onu bilmezsiniz, ne haindir o… Başını açmamakta diretiyor. Bundan büyük hain ve hainlik olur mu?
Şeytan kızın biri saçlarının üzerine peruk geçirmiş. Çektik, çıkıverdi. O da hain.
Peki şu büyük bankayı soyup bu devleti, bu halkı, bu ülkeyi milyarlarca dolar dolandıran herif hain değil mi?
– Ona hain diyemezsin. Suçluysa, zaman aşımından yararlanır, doğrudan doğruya veya dolaylı aftan istifade eder, yahut birkaç ay hapis yatar ve adalet yerini bulur… Hainlik başka şeydir, banka soymak başka şey.
Peki şu
ne dersiniz?
– Bana bak, bir fahişeye fahişe demenin suç olduğunu bilmiyor musun? Sana öyle bir tazminat davası açarız ki, oturduğun evini kayb eder, feleğini şaşarsın.
Peki ben vatansever miyim, hain miyim?
– Senden âlâ hain olur mu? Sen gericisin, sen dincisin, sen sistem düşmanısın, sen tehditsin, sen tehlikesin…
– Vah vah, meğerse ben neymişim de haberim yokmuş…
Ama ben çalmıyorum, ben devletin ve belediyelerin bütçelerini hortumlamıyorum. Benim mal ve servet beyanım şeffaf ve açık. Midemde ve hesabımda haram para yok. Saçı bitmedik yetim malını yemiyorum. Bütün bunlar beni hainlikten kurtarmaz mı?
– Sus sus sus!.. Ey gerici sus!.. Senin bu memleketin hiçbir rantında hakkın yoktur. Ülke bizim, rant bizim, halk bizim, servet ü sâman hep bizimdir. Yemiyormuşsun… Tabiî ki yemiyeceksin. Yemek bizim hakkımız, rantlar bizim, vatan bizimdir…
Birden orkestra delicesine (furioso) çalmaya başlar ve vatanseverler marşı okunmaya başlar:
Vatan bizim, yiyelim semirelim…
Sofra bizim, çatlayıncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyelim.
Ey biraderân, ey biraderân!.. Şu hân-ı yağma hep bizimdir.
Hainlere yer yok bu güzel vatanda,
Yiyelim içelim, semirelim hep birlikte kardeşçe
Vatan bizim, mülk hep bizimdir…
Kahrolsun vatan hainleri,
Kahrolsun iç düşmanlar,
Yaşasın Tatlı Soğanlar…
Mordehay Mordehay Mordehay…
Tam bu esnada korkunç bir tarraka ile her yer sarsılır ve Mordehaylar şaşkınlık içinde kalır.
Ne oldu, ne oldu, ne oldu…
Ne olacak… Nemrud dağı patladı…
Nasıl patlar, o sönmüş bir volkan değil miydi ve tepesindeki kraterde türkuaz rengi bir göl yok muydu?
Vardı ama krater gölüyle birlikte patladı ve havaya kızgın gazlar, kocaman taşlar, dumanlar ve alevler fırlattı.
Vay hain dağ vay…
Nemrud dağı niçin patladı?
Bunca yalana dolana, bunca hıyanete, bunca hortuma, bunca soyguna dayanamadı her halde.
Şimdi ne yapacayiz?
Haydi hep bir ağızdan Nemrud Dağı’nın Başını Sis Bürümüş marşını söyleyelim arkadaşlar.
Orkestra Nemrud Dağı marşını çalmaya başlar ve bilumum vatan hainleri koro halinde, topluca, en yüksek sesle marşı terennüm ederler.
Bu esnada yanardağ kızgın lavlar akıtmakta, kara dumanlar saçmakta, kızıl alevler püskürtmektedir.
Duman her yeri sarar, göz gözü görmez olur. Yer sarsılır, gök çatırdar, zemin göçer, âsüman çöker… Neşideler, homurtular, böğürtüler…
Ah Pompei, ah Herculanum, ah Sodom, vah Gomore…
Neron, sarayının terasından elinde liri Roma’nın yanışını seyr ve yanık kokan neşideler terennüm etmektedir… 30 Ağustos 2006