Norveç’in 15 İbretli Özelliği
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Pazar
İskandinav ülkesi Norveç’in biz Türkiyelileri ilgilendiren çok ibretli özellikleri bulunmaktadır. Bu yazımda onun onbeş ibretli özelliğinden bahs edeceğim.
BİRİNCİSİ: Norveç bir Avrupa ülkesi olmasına rağmen Avrupa Birliği üyesi değildir. Niçin? Çünkü
Peki bundan dolayı Norveç’e bir eksiklik gelmiş midir, herhangi bir zarara uğramış mıdır
Demek ki, ülkemizin AB’ye üye olması refahı, saadet ve selameti için gerekli değildir, şart değildir, hele hiç zarurî değildir.
İKİNCİSİ: Norveç’te fert başına düşen millî gelir yılda 40 bin doların üzerindedir. Yani iyi idare edilen ve sağlıklı bir yapıya sahip olan bir ülkede böyle yüksek bir gelir olabilir. Gelirin artması için ille de AB üyesi olmak gerekmez.
ÜÇÜNCÜSÜ: Norveç’in nüfusu 4,5 milyondur. Kuzey denizinde çok zor şartlar altında deniz üzerine kurulu platformlarla petrol çıkartmaktadır. Hesaplamışlar, bu petrol bir müddet sonra bitecekmiş. Petrol bitince geliri de kesilecekmiş. İleride herhangi bir sıkıntı çekilmemesi için şimdiden 200 milyar dolar ihtiyat akçesini bir kenara koymuşlar.
DÖRDÜNCÜSÜ: Norveç’te tam bir demokrasi vardır. Orada evrensel insan haklarından, bırakınız kendi vatandaşlarını, ülkedeki yabancılar bile yüzde yüz yararlanırlar. Norveç’te yaşayan Müslüman bir genç kız üniversitelerde başörtüsü ile serbestçe okuyabilir. Onu kimse rahatsız etmez. Bırakınız rahatsız etmek, rahatsız etmeye niyet cesaretini bile gösteremez.
BEŞİNCİSİ: Norveç’te bizde olduğu gibi laiklik yoktur, hele laikçilik hiç yoktur. Norveç’te esas olan din, inanç, dinine göre yaşayabilmek hürriyetidir.
ALTINCISI: Norveç’te gazeteciler, aydınlar, sade vatandaşlar şiddete yönelik olmayan ve hakaret içermeyen düşüncelerinden, görüşlerinden, tenkitlerinden dolayı rahatsız edilmezler, mahkemeye verilmezler, hapse atılmazlar.
YEDİNCİSİ: Norveç’te resmî ideoloji yoktur.Orada hukukun üstünlüğü prensibi hakimdir.
SEKİZİNCİSİ:
Bunun dışında bir veya birkaç derin devleti yoktur.
DOKUZUNCUSU: Dünyanın her yerinde olduğu gibi Norveç’te de suç işlenir, suçu sabit olanlar mahkemeye verilir, hapis cezası alırlarsa cezaevinde yatarlar ama orada suç patlaması yoktur. Orada suçlar ve suçlular fazla değildir. Orada kokuşma ve çözülme yoktur. Orada devletin ve belediyelerin malı deniz, yemeyen domuz prensibi geçerli değildir.
ONUNCUSU: Norveç mahkemelerinde hakim olan temel prensip,
riayettir. Orada kral bile mahkemelere tesir edemez, el altından emir ve tâlimat veremez.
ONBİRİNCİSİ: Norveç’te ihalelere fesat karıştırılmaz. Yol yapılırsa adam gibi yapılır, kaldırım yapılırsa uzun müddet dayanacak şekilde sağlam ve güzel yapılır. Bizdeki 17 Ağustos zelzelesi gibi büyük bir deprem olsaydı, Norveç’te bizde olduğu kadar bina yıkılmaz ve can kaybı olmazdı.
ONİKİNCİSİ: Norveç’te siyasi partiler ve sendikalar birer krallık veya derebeylik gibi çalışmazlar. Bu gibi kuruluşların içyapıları tamamen demokratiktir. Parti veya sendika yoluyla rant yemek, zengin olmak, saltanat kurmak, gayr-i meşru efsânevî servetler edinmek orada mümkün değildir.
ONÜÇÜNCÜSÜ: Norveç’in siyasî rejimi, millî eğitimi, üniversiteleri, hukuk sistemi tarihî ârızalar üzerine değil, millî kültür, millî kimlik ve tarihî devamlılık üzerine kuruludur.
ONDÖRDÜNCÜSÜ:
Orada, bizde olduğu gibi akademik hürriyetleri gemleyen
Norveç üniversiteleri ülkenin ve halkın beyni durumundadır. Aklın, sağduyunun, hikmetin, bilgi ve kültürün ışığında rehberlik yaparlar, aydınlatırlar.
ONBEŞİNCİSİ: 1814’te hazırlanmış ve kabul edilmiş Norveç anayasasının ikinci maddesinde şunlar yazılıdır:
Norveç Lüteryen kilisesinin başkanı kraldır, binaenaleyh kralın bu kiliseye mensup olması gerekir. Kilisenin faaliyetleri ve bütçesi ile ilgili kanunları Norveç parlamentosu tasdik eder, uygulamasını ise
yapar.
Ülkemizde kaç kişi iseler aydınların, okur-yazarların, seçkinlerin, eli kalem tutanların, söz ve rey sahibi olanların Norveç’i yakından incelemelerini tavsiye ederim.
Bendeniz kendi hesabıma ilk fırsatta Norveç’e gitmeyi, intibalarımı resim ve fotoğraflarla küçük bir kitap haline getirmeyi düşünüyorum. Bizim uzakdoğuda da ibret almamız gereken ülkeler var. Defalarca yazdım: Güney Kore, Tayvan, Singapur…
Aklımızı AB üyesi olmaya takmışız. Avrupalılar ise bugünkü halimizle bizi aralarında görmek istemiyorlar. Türkiye’nin parçalanmasını, Batı’da kalan nisbeten zengin ve az problemli kısmını ileride üye olarak kabul etmeyi düşünüyorlar.
Norveçliler, Güney Koreliler, Tayvanlılar gibi olamıyoruz. Refah, selâmet, saadet için herhangi bir birliğe girmek gerekmez. Kendi ayaklarımız üzerinde durmayı, yolumuzu kendi kazmamızla açmayı, evimizdeki kirleri ve pislikleri kendi süpürgemizle süpürüp temizlemeyi öğrenmemiz gerekiyor.
(eski 6’ncı Devlet Güvenlik Mahkemesi)
(Uluslararası Yazarlar Birliği)
19 Şubat 2007