Nurs’ta Risalei Nur Enstitüsü
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Aralık 2018
SalıBediüzzaman’ın doğum yeri olan Nurs köyünde, merhum Üstad’ın hatırasına bir
yapılmış, resmini gördüm, islamî mimarî üslubundaydı, çok beğendim. 1 Ağustosta törenle açılacakmış. Müslümanların töreni nedir? Ezan-ı Muhammedî okurlar, namaz kılarlar, Kur’an tilavet ederler; kaside, ilahî ve dinî neşideler, zikrullah, faydalı din kitaplarından kıraatler, arada misafirlere ikramda bulunulur. Faydalı sohbetler, vaazlar nasihatler, tanışma ve bilişme, kardeşlik ve muhabbet.
Bediüzzaman hazretleri 1960’da vefat ettiğinde birkaç tanıdık bir otomobil kiralamış Ankaradan Urfaya gitmiştik ama hükümetin emriyle cenaze bir gün önce kaldırılmış olduğundan yetişememiştik.
Aradan elli yıl geçtikten sonra Risale-i Nur Enstitüsünün açılışı için Nurs’a gitmek isterdim ama ağır seyreden bir soğuk algınlığından yeni ayağa kalkmış bulunuyorum. Uzun bir seyahate dayanamam sanırım.
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bütün ömrü boyunca şu değerlere hizmet etmiştir:
Hem de nasıl hizmet… En korkunç zulümler, baskılar, eziyetler, tarassutlar, sürgünler altında… Beş parasız… İmkansız…
Hazret asla tâviz vermedi. Bir gün bile Batı kıyafeti giymedi. İslamî imamesini başından çıkartmadı. Namaz kılarken cebinde (Zaten birkaç kuruştan veya liradan fazla parası, serveti olmazdı) resimli para bulundurmazdı.
Yeni yazıyı öğrenmedi, onunla yazdırmadı, okutmadı. O gerçekten saf bir İslam kahramanı idi. 1960’da vefat etti.
İnsanlar bu mübarek kitaplardan İmanı ve İslamı öğrendikçe, namaza başladıkça ahlakını düzelttikçe Kiramen Kâtibîn melekleri Bediüzzamana inşallah sevap yazıyor.
Şöhretten hoşlanmazdı, pek ziyaretçi kabul etmezdi.
Bu esnada kardeşi Abdülmecid efendi yanındaydı.
Bediüzzamanı iyi ve doğru anlayarak peşinden gidenler, hizmetlerini devam ettirenler çok iyi bir yoldadır. Gerçek Nurcu fitne fesat çıkartmaz… Gerçek Nurcu para toplamaz… Hele fukaranın ve mesâkînin hakkı olan zekatlara hiç el sürmez…
Gerçek Nurcu başta gıybet olmak üzere lisan âfetlerinden ateşten kaçar gibi kaçar… Gerçek Nurcu lüks hayat sürmez, o alabildiğine mütevâzıdır… Gerçek Nurcu iman ve Kur’an hizmetlerini siyasete karıştırmaz… Gerçek Nurcu Allahın yeryüzünde şahidi, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) gönüllü ve ücretsiz askeridir… Gerçek Nurcunun kalbinde kine, husumete yer yoktur, o muhabbet fedâisidir… Gerçek Nurcu farzları eda eder, Sünnetleri yerine getirir. Cemaatten hiç ayrılmaz… Gerçek Nurcu bid’atlerden uzak durur. Gerçek Nurcu zaruriyat-ı diniyeden en ufak bir tâviz bile vermez… Gerçek Nurcu iyi Müslüman, iyi insan, iyi vatandaştır.
Keşke yakın tarihimizdeki zalimler Bediüzzamana destek vermiş, ülkeyi Medresetü’z-Zehra’larla doldurmuş, Risale-i Nurlardaki Kur’anî ve Nebevî hikmetleri hayata geçirmiş olsalardı da memleket, millet ve devlet bu hallere düşmemiş olsaydı.
Bediüzzamana en ağır zulümleri yaptılar… Bir başka iman hizmetkarı
engelleyip durdular,
hazretlerini sürgünlerde, gurbetlerde süründürdüler de ne oldu. Memleketin şu acınacak ve ağlanacak haline bakınız.
Allahtan ümid kesilmez. Sadık ve sâlih mü’minlerin yeri Cennet, muannid kafirlerin yeri Cehennemdir. Biz ebêdî hayatımızı ve saadetimizi kurtarmak için vesilelere yapışalım. O vesileler nelerdir?
İmana ve Kur’ana doğrudan veya dolaylı olarak hizmet etmektir… Evliyaullaha muhabbettir, onların nasihatlerini tutmaktır. Sünnetleri yerine getirmektir…
Bütün bunlar ihlasla yapılır. Merhum Üstad ihlas üzerinde çok dururdu.
Fütüvvet bir tür gönül yiğitliğidir. Fütüvvet eri iyi insan, iyi Müslüman, iyi vatandaş demektir. Türkiyenin yakın tarihinde her şey mıncıklanmıştır. Önümüzde bir fütüvvet kapısı ve yolu kalmıştır.
Fütüvvetin kabul etmediği şeylerden bazısını ve kimi fütüvvet şartlarını zikr edeyim.
1. İyi, lüks, pahalı, lezzetli, mükellef şeyler yemek fütüvvette yoktur. Fütüvvette yemek için yaşanmaz, yaşamak için yenir. Doyduktan sonra yenmez.
2. Lüks ve dayalı döşeli meskenlerde yaşamak fütüvvete aykırıdır.
3. Fütüvvet mensubu lüks ve gösterişli binitlerle gezmez.
4. Fütüvvet eri gıybet yapmaz. Yaptığı anda fütüvvet teşkilatından çıkmış olur.
5. Fütüvvette kendini övmek yoktur.
6. İtikadı bozuk adam fütüvvet teşkilatına alınmaz.
7. Fütüvvette beş vakit namaz cemaatle kılınır.
8. Fütüvvet teşkilatına giren kişi zengin olamaz. Olursa teşkilattan atılır.
9. Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) sağlam bir silsile ile biatlı olmayan kimse fütüvvete alınmaz.
10. Fütüvvet eri kendi ayıp, kusur, günahlarına ağlamaktan ve üzülmekten başkalarının ayıp ve günahlarını göremez.
11. Fütüvvet eri vefalı, sâdık, hayâlı, iffetli, güvenilir insandır.
12. Adam komşularını incitiyor ve kendini Müslüman sanıyor. Böylesinden fütüvvet mütüvvet olmaz.
13. Fütüvvet erinin en iğrendiği şey paradır.
14. Fütüvvet eri affeder, kin tutmaz, intikam almaz.
Çok sağlam bir fütüvvet teşkilatı kurulacak, çok açık seçik talimatı en ana prensipleri yazılacak ve uygulamaya geçilecektir. Bu iş benim vazifem değildir.
On bin nüfuslu bir şehirde on fütüvvet eri olsa, orasını ta’dile yeter.
Fütüvvet erleri aynı zamanda dua ehlidir. Ümmetin, memleketin, halkın selameti için dua ederler. Duaları ind-i ilahîde müstecab olursa gök başımıza çökmez, yer ayağımızın altından göçmez.
Fütüvvet teşkilatı öncelikle iş, ticaret, üretim hayatını düzene koyar.
Aileye çeki düzen verir.
Komşuluk münasebetlerini iyileştirir.
Fütüvvet teşkilatı asla politika yapmaz.
Fütüvvet erleri zekat, fitre, sadaka, yardım almazlar. İki üç dilim ekmek, biraz peynir, üç bardak açık çay, bir elma onlara yeter.
Fütüvvet erleri tartışmaz, gevezelik ve zevzeklik etmez.
Yüksek tabakaya mensup, yüksek makamlara çıkmış fütüvvet ehli eski gerçek dervişler gibi yaşar.
Yurt çapında teşkilatlanan Fütüvvet Hareketi milyonlarca dula, yetime, emekliye, yarı işliye, fakire, muhtaca evlerinde yapabileceği küçük işler temin eder, onları sürünmekten kurtarır.
Fütüvvetlilerin evlerinde yatsıdan sonra ışıklar söner. Gecenin ikinci yarısında ışıkları görünmez, perdeleri iniktir.
Fütüvvet demek insanlara faydalı olmak demektir. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydası dokunandır” buyurmuştur.
Fütüvvet başlangıçta bir kar topu gibidir.Sonra büyür büyür büyür… Bir de bakmışsınız beş milyon Türkiyeli bu teşkilatın mensubu veya muhibbi olmuş. O zaman ülke ve halk toparlanır.
Fütüvvet şeyhleri, hiçlik makamına, ölmeden önce ölme rütbesine yükselmiş kişilerdir. Onlarda benlik yoktur.
Fütüvvet erleri ve şeyhleri nice hizmetler yaparlar, mukabilinde bir yemek bile kabul etmezler.
İki ehl-i dünya dünyaya sığmaz, kırk Fütüvvet eri bir kilime sığar.
Fütüvvet erleri yeri depreterek yürümez, küçük adımlarla şeker gibi sessiz sedasız yürürler.
Yorgun görünürler zinde onlardır.
Eski elbiseleri fâhir değildir. En güzel kaftanlar onlarındır. Görene…
Kimsenin bilmediği teheccüdlerden, nafile oruçlardan renkleri solgundur.
Zikr-i dâimî derecesine yükselmişleri vardır.
Dünya ayaklarının altındadır.
Bütün dünyaya ve maddî kıymetlerine iki mangır bile vermezler.
Sen onları görsen geda sanırsın, aslında sultan onlardır.
Türkiye böyle Müslümanlarla kurtulur, yükselir.
Onlar ne ulu nimettir bu mülke, ah bir bilsen.
Evet bize Fütüvvet ahlakı ve teşkilatı lazımdır. Bugünkü Müslümanlık uygulaması yeterli değil. 04 Ağustos 2010