Okulda Rezalet
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 01 Şubat 2019
Perşembe
Epey zamandan beri millî eğitim konusu ile ilgili fıkra yazmıyordum. Son öğrendiğim bir hadise üzerine okullarımızdaki ahlâk ve karakter terbiyesi meselesine eğilmeyi zarurî gördüm.
Çok büyük şehirlerimizden birindeki bir okuldan altı erkek öğrenci atılmış. Sebep: Okulun bodrumunda bu altı çocuğumuz bir kız arkadaşlarıyla birlikte olmuşlar, kız şu anda iki aylık hamileymiş. Eskiden “Kız oğlan kız altı aylık hamile…” denirdi, bizim vak’adaki “iki aylık hamile…”
Zinayı suç saymayan, birtakım bedbaht kadınlara T.C.başlıklı resmî “vesika” verilmesini insan haklarına uygun gören, bir kadın ile bir erkeğin aralarında nikah olmadan birlikte yaşamasını normal gören ilerici, çağdaş, uygar kişilere göre okulun bodrumunda altı çocuğun (okul ortakokul seviyesindedir) bir kız arkadaşlarıyla çiftleşmeleri bu gibiler için çok tabiî karşılanabilir, hattâ sevindirici bir gelişme bile sayılabilir.
Okullar genç nesillere sadece bilgi ve kültür vermekle kalmayan, aynı zamanda onlara ahlâk ve karakter terbiyesi de vermesi gereken kurumlardır. Okullar iyi vatandaş, iyi insan yetiştirme ocaklarıdır.Şayet bir eğitim sistemi, rahle-i tedrisinde yetiştirdiği çocuklara ve gençlere ahlâk ve karakter terbiyesi veremiyorsa oradaki halk, oranın devleti hapı yuttu demektir.
Başka ülkeleri bilmem ama bizde ahlâkın, yüksek karakterin ana kaynağı dindir. Kelimelerin üzerine basa basa söylüyorum: Türkiye’de din dışı bir ahlâk, fazilet ve yüksek karakter oluşturmak mümkün ve muhtemel bir iş değildir.
Kaç kere yazdım: Liseler öğleden sonra tatil olup öğrenciler dışarıya çıkarken hiç de içaçıçı manzaralar görülmüyor. Erkek öğrenciler kapıdan çıkar çıkmaz gömleklerinin eteklerini pantolonlarının üzerine çıkartıyor, kravatlarını gevşetiyor, yukarıdan bir kaç düğmeyi çözüyor, ceketleri omuzlarına alıyor, çoğu birer sigara tüttürüyor ve üçer-beşer kişilik gruplar halinde ciddiyetsiz bir şekilde gülüşe konuşa sokaklarda, caddelerde yürüyor. Onbeş yaşındaki liseli kızlara bakıyorum: Okuldan çıkar çıkmaz eteklerini bellerinin altından kıvırıyor, bacaklarını gösterecek şekilde mini etekli olarak gezmekten zevk alıyorlar.
Türkiye’de bazı güçler sanki ahlâka, iffete, fazilete, ciddiyete savaş açmışlardır.
Sanırım, yazımın başında anlattığım rezalet medyaya intikal etmedi. Etse ne olacak. Münferit bir vak’a değil ki… Bundan yıllarca önce de bir liseli kızımız okulda hamile kalmış, birtakım kimseler tarafından korunmuş ve gizlice çocuğunu doğurmuştu.
Bazı iç ve dış güçler Türk toplumunu sekso-manyak bir toplum haline getirmek için planlı, kasıtlı, programlı, devamlı faaliyet gösteriyor.
İstanbul’da yüzlerce, binlerce dükkanda ve seyyar tezgahta en iğrenç, en rezil, en müstehcen porno CD’leri peynir ekmek gibi satılıyor. Devletin bunlarla mücadele etmesi gereken kurumları, güçleri var ama nedense etmiyorlar. Elbette bir bildikleri var.
Bundan elli yıl kadar önce ABD’de Dr. Kinsey adında bir zat kadın ve erkek vatandaşların cinsel hayatı hakkında ilmî bir rapor yayınlamış ve bütün dünyada yer yerinden oynamıştı.
Büluğ çağındaki çocuklarımızın, genç erkek ve kızlarımızın, iki cinsten öğrencilerimizin seks konusunda bilinçlendirilmesi, galeyan halindeki duygularının sporla, okumakla, çeşitli hobilerle, sanatla frenlenmesi gerekir. “Eski kafalılığı bırakalım, hangi devirde yaşıyoruz? Tabusuz bir eğitim istiyoruz. Gençler serbest bir cinsel hayat yaşasınlar…” diyenler vardır. Onlar, bu memleketin çoğunluğunu teşkil eden Müslümanlarla inanç, ahlâk, toplum düzeni konularında paralel değildirler. Azınlıkta olan onların dediği mi olacak, yoksa çoğunluğun isteği mi? İşlerine gelince demokrasi diyorlar, peki ahlâk konusunda halkın isteğini yerine getirmeyen bir sisteme demokrasi denilebilir mi?
Herkesi suçlamıyorum ama bazı aşırı, agresif, militan, fanatik, jakoben kişi ve zümrelerin zihniyeti “Kızım dindar olacağına bilmem ne olsun daha iyidir…” zihniyetidir. Böyle bir zihniyet Türkiye’yi aydınlık ufuklara, parlak yarınlara götürmez, tam aksine batırır.
İnternette okudum, Batı medeniyeti ailesine mensup zengin ve güçlü bir ülkenin genelevlerinde üniversiteli kızlar fahişe olarak sermayelik yapıyormuş? Haberi veren ajans, bunların bu işi okumak aşkıyla yaptıklarını yazıyordu. Olacak şey değil, okumak aşkıyla orospuluk yapmak…
Dindar, muhafazakâr aileler okuyan kızlarını ve oğullarını seks azgınlıkları tehlikesinden nasıl koruyacaklar? Bu koruma işi sadece ailelerin yapabileceği, başarabileceği bir şey değildir. Devletin yardımcı olması, toplumun harekete geçmesi gerekir.
Oniki-onaltı yaşları arasındaki çocuklarımızı kesinlikle yırtık, şirret, edepsiz yetiştirmemeliyiz. Aşırı ve marazî olmamak şartıyla utangaçlık ve hayâ, gençleri ahlâksızlığa karşı koruyan bir kalkan ve siperdir.
Bahar geldi parklarda, toplu nakil vasıtalarında çok laubali, çok ciddiyetsiz genç erkekler ve kızlar görüyorum. Zavallı anne ve babalar onları okutmak için ne fedakârlıklar yapıyor, onlarsa herkesin ortasında park sıralarında, tramvaylarda, otobüslerde, kafelerde, efendi gençlere yakışmayan çirkinlikler sergiliyor.
Evet pislik sokaklara, meydanlara, park ve bahçelere taşmıştır. Kimsenin özel hayatına karışmak istemem ama, böyle yapanları gördükçe rahatsız oluyorum. Edepsizliğin, günahın da yeri ve sınırı vardır.
Türban düşmanlığı konusunda yeri göğü inletenler millî eğitimimizdeki rezaletler konusunda niçin harekete geçmiyorlar?
Şu hususu da belirtmek isterim ki, bütün çocuklarımızı, bütün öğrencileri, bütün öğretmenleri ve okul sorumlularını suçlamıyorum. Vazifelerini hakkıyla yapanlara, ahlâk ve fazilet sahiplerine hürmetler ederim.
Herkesin benim gibi düşünmesi de gerekmez. Ancak, okulun bodrumunda altı oğlan çocuğunun bir kız arkadaşlarıyla seks yapmaları ve kızın hamile kalması hususunun kötü ve mutlaka önlenmesi gereken bir ahlâksızlık olduğunda hepimizin ittifak etmemiz gerekir. Okullarda uyuşturucu kullanma yaşının 11’e kadar düştüğünü gazeteler yazdı. Maalesef seks azgınlıklarında da yaş seviyesi her geçen gün düşmektedir.
Millî Eğitim Bakanı’nın konu üzerine eğilmesini, tedbir almasını milletçe bekliyoruz. Gerici, tutucu diyeceklermiş… Desinler. Onların ağzı torba değil ki bağlayasın.
Çocuklarımız, gençlerimiz elden gidiyor. Bir çürük incir, bir çuval inciri çürütürmüş. Bodrumunda seks yapılan okuldaki yüzlerce terbiyeli, efendi çocuğumuz, çatısı altında okudukları kurumda olup bitenlerden elbette rahatsız olmuşlardır. Anne babalar, siz de uyumayınız… 09 Nisan 2004