Ölçüyü Kaçıran Müslüman Zenginler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Çarşamba
28 Mart salı sabahı internetten gazete başlıklarına baktım, bir iki haber okudum. Yüzde yüz demeyeyim, yüzde doksan dokuzu iç karartıcı havadislerdi. İki haber ve yazı dikkatimi çekti.
Birincisi: Dünyanın sayılı zenginlerinden dolar milyarderi İsveçli bir zat onbeş senelik eski bir Volvo’ya biniyormuş, uçaklarda ekonomik kısımda seyahat ediyormuş. Sormuşlar,
cevabını vermiş. Bu adama cimri diyenlerin alnını karışlamak gerekir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde onbinlerce insana iş temin ediyor.
İkinci haber Konya’dan. Konya’nın birtakım zengin Müslümanları çağ atlamışlar. Nasıl yaşadıkları şöyle anlatılıyor:
(1) Yüzme havuzlu, saray yavrusu villalarda ve kâşânelerde dehşetli bir konfor içinde yaşıyorlarmış.
(2) Açtıkları, çalıştırdıkları iş yerlerinde mescid açmayı da ihmal etmiyorlarmış.
(3) Niçin bu kadar lüks ve şatafatlı bir hayat sürüyorsunuz diyenlere
diye karşılık veriyorlarmış.
Bunlar zamanımızın Müslüman zenginleridir. Namaz kılmakla, mescid açmakla, hacca ve umreye gitmekle, şu veya bu cemaate bağlı bulunmakla Müslümanlığın tamam olduğunu sanıyorlar. Zehi gaflet! Müslümanlık son Peygamber Muhammed aleyhissalatü vesselama iman etmek ve O’nun getirdiği Kitab’a, O’nun sünnetine (hayat tarzına) uymak demektir.
Allah Kur’ân’da “Peygamberde sizin için çok güzel bir örnek ve model vardır” buyuruyor.
* Eline bazen imkân geçse de daima son derece mütevâzı, alçakgönüllü, fakirâne yaşamıştır; “El-fakru fahrî…” buyurmuşlardır.
* Mübarek haneleri topraktan yapılmıştı. Hanımlarının kaldığı bazı odaların kapısı yoktu, bir çul, perde olarak asılmıştı.
* Şemail-i Şerif kitabında okudum: Hazret-i Aişe radiyallahu anha annemiz, buğday ekmeği ve et yedikten sonra, her defasında ağlarmış. “Ey annemiz niçin ağlıyorsunuz?” sorusuna “Resulullah Efendimizin bütün hayatında bu iki şeyi birlikte doyasıya yediğini görmemiştim de ondan…” derlermiş.
* Efendimizin, içi lif dolu, üzeri tabaklanmış (terbiye edilmiş) deriden bir yatağı varmış.
* Bazen günlerce aç kalırmış da yine kimseden dünyalık birşey istemezmiş.
* Parayı sevmezmiş, para biriktirmezmiş.
Böyle bir Peygambere iman etmiş olan Müslüman zenginlerin mutlaka lüksten ve israftan uzak bir hayat sürmeleri gerekir. Bendeniz zenginlere toprak evlerde oturun, yarı aç yarı tok yaşayın demiyorum. Lakin, Muhammed aleyhissalatü vesselamın ümmeti olduğunuzun şuuruna sahip olun ve ölçülü bir hayat yaşayın diyorum.
diyenler var. Hayır, keyfinizce yaşayamazsınız. Milyonlarca Müslüman kardeşiniz açken siz nasıl Nemrud ve Firavun gibi lüks, aşırı konforlu, aşırı tüketimli, israflı bir hayat sürebilirsiniz? Böyle bir şey Kitabullah’a, Sünnet-i Resûle, Şeriata, İslâm ahlâkına uygun olur mu? Asla olmaz!
Peygamber ne buyurmuş? “Dünya sevgisi bütün kötülüklerin anasıdır…” Din ulularından şu sözü defalarca duymuşumdur:
Bir Müslüman dünyayı ne kadar severse, o nisbette Allah’tan, Resûlullah’tan, Kur’ân’dan, Sünnet’ten, Şeriat’tan uzaklaşmış olur. Dünyayı çok sevenleri, dünyaya çok önem verenleri Şeytan aleyhillâne aldatmıştır. Onları uyanık gibi görüyorsun, hayır onlar uykudadır ve vakt-i merhunu gelince pek kötü bir şekilde uyanacaklardır. Bizde Müslüman bir zengin 15 senelik otomobile biner mi? Asla binmez. Lakin dünyanın sayılı zenginlerinden İsveçli dolar milyarderi biniyor.
Bizim lüks sever, konfor sever, israf sever, tantana ve debdebe sever Müslüman zenginlerimiz, sınırımızın ötesinde bu gibi facialar sürüp dururken ne yapıyorlar? Yüzme havuzları, yedi yıldızlı otellerde tatiller, en lüks ve pahalı giysiler, en lüks ve pahalı yemekler, en lüks ve israflı bir hayat tarzı. Sonra vicdanları gayet rahat, özel mescidlerinde namazlarını da kılıyorlar.
Hayır efendiler hayır!… Yanlış yoldasınız. Herkes için söylemiyorum, ilgililer için söylüyorum: Birtakım cemaat büyüklerinin peşlerinden yanlış istikametlere gidiyorsunuz. Biliniz ki:
* İsraf, lüks, aşırı konfor, gösteriş, aşırı tüketim, şatafat, tantana, debdebe haramdır. Bana inanmıyorsanız takva ve zühd sahibi din âlimlerine sorunuz.
* “Komşusu aç gecelerken kendisi tok yatan bizden değildir” diyor Hz. Peygamber.
* İslâm’ın temel prensiplerinden biri kanaattir. Bir ülkenin insanları bilhassa zenginleri kanaatli yaşarlarsa orada herkesin karnı doyar, sosyal adaletsizlik ve dengesizlik olmaz.
* Dünya fânidir, dünya aldatıcıdır, dünya hayatı bir imtihandır. Dünya bir köprüdür. Müslüman, bu dünyada bir yolcu gibidir.
* Dünyanın en lüks otomobili kötü bir insana zerre kadar değer kazandırmaz. Yine dünyanın en kötü otomobili iyi ve faziletli bir insanın değerini zerre kadar düşürmez.
* Lüksü, israfı, aşırı tüketim ve aşırı konforu, gösterişi seven Müslümanlar şeytanın tuzağına düşmüşlerdir. İleride hesap vereceklerdir.
* İslâm kültüründe evlerde yüzme havuzu diye bir şey yoktur.
* Yedi yıldızlı pek lüks bir otelde kalmanın kendisine bir şey kazandıracağını sanan kişinin böcek kadar aklı ve iz’anı yoktur.
Bu memleketin uleması, meşâyihi, ziyalı Müslümanları lüks ve şatafat bid’ati bataklıklarına düşmüş dindar zenginleri uyarmalıdır. Aksi taktirde onlar da mes’ul olurlar. Müslüman, Peygambere, O’nun Sünnetine uyan kişidir. Sünnete zıt ve ters bir hayat süren Müslüman; fıskı, fücuru, bid’ati, isyanı, azgınlığı kendisini (maazallah) küfre ve irtidata götürmemişse, yine Müslümandır. Lakin nasıl bir Müslümandır? Yüksek Müslüman değil, alçak Müslümandır, vasıfsız Müslümandır.
Onbeş yılllık otomobile binen, uçakların ekonomik kısmında seyahat eden dolar milyarderi İsveçliden ibret alalım. 30 Mart 2006