Sevgili Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona)
“Namaz dinin direğidir. Kim bu direği ayakta tutarsa (yani namazı dosdoğru kılarsa) dinini ayakta tutmuş olur; kim de bunu yıkarsa dinini yıkmış olur” buyurmuşlardır.

Efendimizin bu sözü ve uyarısı hem fertler (bireyler), hem de Müslüman toplumlar içindir. Bazıları

“Yine Mızraklı İlmihal gibi bir yazı…”

diyeceklerdir. Evet bendeniz bu gibi konuları işlemeyi bir vazife bilmekteyim. Hanefi Avcı’nın

Haliçteki pullu Simon balıkları

gibi konular beni ilgilendirmez.

Bazı Müslümanlar ve İslâmcılar memleketin ve toplumun çok iyi durumda olduğunu, yemyeşil ve pespembe ufuklara dolu dizgin dört nala koştuğumuzu iddia ediyorlar. Yanılıyorlar.

Önce namaza bakalım:

Namaz konusunda şahsen kaç not alırız?.. Toplumun namazına bakalım… Müslüman halkın kaçta kaçı beş vakit namaz kılıyor?.. Bu kılanların kaçta kaçı farz namazları cemaatle kılıyor?

En az
yüzde sekseni
namaz kılmayan bir İslâm toplumu selamet bulur mu, kurtulur mu, iflah olur mu?..

Namazı terk eden ve şehvetlerine uyan bir toplum iflah olmaz. Bu benim fikrim ve hükmüm değildir. Ben kimim ki…

Bu hükmü Ashab, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn, Selef-i Sâlihîn, Eimme-i müctehidîn, müfessirîn, muhaddisîn, ulema ve fukaha-i Ümmet, meşayih-i kiram, kâmil mürşidler ittifakla vermişlerdir.

Türkiye’de şu anda ne kadar İslamî cemaat, tarikat, topluluk, grup, hizip, fırka varsa

bunların hepsinin birden ittifakla namazı emr etmeleri,
namazsızlıktan korkutmaları

gerekir.

Bu hizmeti yapanlardan Allah razı olsun

, onların büyük küçük ellerinden ve eteklerinden öperim.

Korkunç bir bölünmüşlük

,

tefrika, fitne ve fesat

içinde olan Müslümanlar

amelî bakımdan ancak namazla ve cemaatle kurtuluş yoluna girebilir.

Sabah namazından bir saat önce büyük şehirde bir uyanış, bir kaynaşma, bir hareket başlayacak…

İlk fecir başlamış ama ortalık henüz karanlık.

Pencerelerde ışıklar görünecek. İnsanlar yataklarından doğrulacak.

Abdestler alınacak.
Hür ve mukim

(seferî olmayan)

erkekler
yanlarına bülûğa ermiş oğullarını alacaklar

ve camilere seğirtecekler. Camilerin kapılarından

içeriye seller gibi cemaat dolacak

, namazın başlamasından kısa bir müddet önce

mabetlerde yürüyecek yer kalmayacak

. Sünnetler kılınacak, sonra kamet getirilecek ve

Müslümanlar topluca Allaha ibadet edecekler.

Öğle, ikindi, akşam, yatsı hep böyle olacak.

Camiler Cuma ve bayram namazlarında olduğu gibi dolacak.

Ezanlar okununca şehirlerde, beldelerde hayat duracak.

Müslümanlar hayatı günde beş kez durduracak.


Bu dediklerimin olması için

birinci şart, meselâ İstanbul’da
en az 300 imam ve hatibin
merhum ve mağfur Şeyh Muhammed Zahid Kotku hazretleri gibi olması lazımdır.

Camilere cemaati

yaldızlar, hoparlörler, ışıldaklar, fırıldaklar, klimalar, kaloriferler, yerden ısıtmalar, şamdanlar

çekmez,

mihraptaki imamlar çeker

. Cazibenin merkezi onlardır.

O kadar şeyhi nereden bulacağız?.. Şeyh olmazsa halifesi olsun bari… On yaşındaki Metin babasına yalvarmalı: “Babacığım ne olur bu sabah da beni camiye götür!..”

İmam Efendiler,

namazdan, tesbihattan, aşr-i şerif kıraatinden sonra yedi dakika

(on dakika uzun olur) cemaate hitaben çok uyarıcı, çok müessir (etkili), göz yaşartıcı bir konuşma yapmalıdır. “Ey Müslümanlar!.. Haydi artık işlerinizin başına gidin. Sakın gevşeklik yapmayın, Şeriat hükümlerinden ve İslam ahlâkı ilkelerinden ayrılmayın. Din ve dünya işlerinde dosdoğru olun, sakın yamukluk yapmayın. Emanetlere hıyanet etmeyin. Dünya hayatı bir imtihandır, sakın ha gaflete düşmeyin. Helal ve bereketli az kazanç, haram ve uğursuz çok kazançtan hayırlıdır. Allahı unutmayın, her birimizin yanında iki melek katiplik yapmaktadır, iyi kötü amellerinizi yazmaktadır. İçinizden bazıları bu gün ölebilir. Herkes olanca gücüyle iyilik, hayır hasenat, salih amel yapsın, sadaka versin, tevbe ve istiğfar etsin. Lüksten ve israftan kaçınız. Saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridir. Allah doğruların yardımcısıdır…”

Bugün Türkiye’de en kolay hizmet namaz hizmetleridir.

Lâik ve seküler düzen (askeriye dışında) namaza fazla karışmıyor. Ülke sathında seksen bin cami var. Gürül gürül ezanlar okunuyor.

Namaz propagandası yapmak serbest.

Biz Müslümanlar niçin bir namaz seferberliği başlatmıyoruz? Hepsinin ellerinden öperim, bütün ulemâ ve fukaha namaz konusunda öncülük etmelidir.

İtikadı bozuk kimselerin ardında namaz kılınmazmış…

Eyvallah ama herkes bozuk değil ki,

adım başında cami var,

itikadı sahih ve imameti caiz kişileri araştırıp buluruz

ve onların ardında namaz kılarız.

Camilere bütün Müslümanlar gelsin.

İbn Arabî meşrebinde olan da gelsin, İbn Teymiyye meşrebinde olan da…
Mezhepli de gelsin, Selefî de…

Diyanet İşleri Başkanlığına selam ve kemal-i ihtiram ile hitap ediyorum:

1. Mihraplara

namaz kıldırma memurları değil; alim, arif, zahid, muttaki, müteverri, cazibeli gerçek imamlar tayin ediniz.

2. Arkasında namaz kılınması caiz olmayan

Diyalogçu, Fazlurrahmancı, Necdî ve sair bozuk itikatlı kişilere cami hizmetleri vermeyiniz.

3. Camileri

“Çeşitlilik içinde birlik”

merkezleri haline getiriniz.

4. Camilerde

öyle lâhutî ezanlar okutunuz ki,

onu duyan ölüler bile “Ah keşke diri olsaydık da biz de camiye gitseydik” desinler.

5. Camiler İslamî heyecan, İslâmî kültür, İslâmî aşk ve şevk merkezleri haline gelsin.

Vazifelerini yapan bütün ehliyetli ve liyakatli imamların, müezzinlerin, hatiplerin, vaizlerin ellerinden öperim. Tenkitlerim onlara râci değildir.

(İkinci yazı) Her Gün Düşünmeli

Bir Müslümanın hatırından çıkartmaması gereken bazı önemli, hayatî, temel konular:

1. Günde en az bir kere (kâmiller için daima)

ölümü hatırlamak ve ölüme hazırlanmak.

2. Günde en az bir kere

günah, isyan, hata ve kusurları için tevbe edip

Allah’tan afvini dilemek.

3. Günde en az bir kere

sadaka vermek

; hayır hasenat, iyilik yapmak. (Sadaka profesyonel dilenciye verilen para değildir.) Yemek yedirmek, evcil veya vahşî hayvanlara yiyecek vermek, üzüntülü kişileri teselli etmek. Din kardeşinin yüzüne gülmek, ona tebessüm etmek bile sadakadır.

4. Beş vakit namaz kılmak.

5. Günde en az bir kere tashih-i itikad konusunda sahih ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek.

6. Her gün kendisine şu soruyu yöneltmek: Bugün israf ettim mi, lükse, şatafata, aşırı tüketime kaçtım mı? Bunları yaptıysa pişman olup tevbe etmek.

7. Günde en az bir kere (kamiller için daima)

nefs-i emmaresini
kötülemek

.

8. Zamanın İmam-ı Kebirine olan biatını tazelemek. İmam-ı Kebir’in kim olduğunu bilmiyorsa, İmam kimse ona biat ediyorum demek.

9. Her gün yatağına yatarken o günün muhasebesini (şer’î ölçülere göre) yapmak.

10.

Kötülük ettiği, kalbini kırdığı kimselerden helallik dilemek

, bunu yapamıyorsa onlar için sadaka vermek, onlara dua etmek.

11. Günde en az bir kere pek kısa bir müddet de olsa haline ve istikbâline ağlamak. (Ağlayamıyorsa hüzünlenmek)

12. Bütün salih ve hayırlı amelleri eda etmekle birlikte “Beni amellerim kurtarmaz, Allah’ın lütfu ve keremi kurtarır” demek.

13. Arasında soğukluk, fikir ayrılığı, dargınlık olan mü’min kardeşlerine hayırlı dualar etmek. Mesela can u gönülden “Cenab-ı Hak onları, beni ve bütün mü’minleri ıslah etsin” demek.

14. Allah dostlarına, evliyaurRahmana, gerçek ulemaya, gerçek şeyhlere, salihlere olan muhabbetini ve bağlılığını tazelemek.

15. Çok aciz, çok kusurlu, çok hatâlı nâçiz bir kul olduğunu düşünmek.. 7 Ocak 2011