Cumartesi

 

(1) Türkiye’nin bölünmesi, parçalanması ile ilgili hayli harita varmış, bunların bazısı milyonlarca tirajlı yabancı dergilerde yayınlanmış. Peki, Türkiye halkı, Türkiye’nin aydınları (varsa), sorumlular bu konu ile ilgileniyor mu?

(2) “Güneyimizde bağımsız bir Kürdistan kurulmasına izin vermeyiz!..” gibi kurusıkı tehditler savruladursun, müstakil bir Kürdistan kurulmuştur bile. Şu anda iki başlı bir Kürdistan; ileride tek başlı olur. Birleşmiş Milletler’e üye kaydedilir, başka ülkelerde elçilikler açar. Bizim sınırımızdan geçip oraya gidenlerin pasaportuna “Kürdistan” damgası basılıyormuş.

(3) Uzun yıllardan beri Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusu planlı, programlı, sistemli bir şekilde boşaltılmıştır. Aristo’nun dediğine göre “Tabiat boşluktan hoşlanmazmış”; ileride bu boş sahalara hangi halkların getirilip yerleştirileceğini ilgili ve bilgili kişilere sormak gerek.

(4) Pontus, yâni Samsun’dan Hopa’ya kadar olan doğu Karadeniz bölgesinde Hıristiyanlık faaliyetleri, panelenizm çalışmaları hızla devam ediyor. Trabzon’da öteden beri açık olan bir Katolik kilisesi var. Buraya, çoğu üniversite talebesi olmak üzere 350 kadar vatandaşımız gidip geliyormuş. Müslüman kız öğrencilerin başörtülerine karşı arslan ve kaplan kesilenlerimiz bu gibi faaliyetlere dikkat ediyorlar mı acaba?

(5) Türkiye’nin hiç olmazsa bir kısmını tekrar Hıristiyanlaştırmak için ısrarla, inatla, sinsice sürdürülen faaliyetler hiç aralıksız devam etmektedir. Müslüman kesimin ağır topları, halktan her yıl milyarlarca dolar yardım ve hizmet parası toplayanlar bu gibi konularla ilgileniyor mu?

(6) Büyük, güçlü, zengin, nüfuzlu bir islâmî cemaatin Siyonistlerle, Sabataistlerle, Katoliklerle, diğer Hıristiyanlarla işbirliği yaptığına dair bir sürü iddia var. Hattâ bazı Yahudiler ve Sabataycılar o topluluğu para yardımı yaparak destekliyormuş. Bu iddialar doğru mudur? İçyüzü nedir?

(7) Dinlerarası diyalog ve işbirliği faaliyetlerinin içyüzü nedir? Biz Müslümanlar Yahudilerin ve Hıristiyanların kutsal şahsiyetlerine saygı duyuyoruz. Bir Müslüman Hazret-i Musa’ya, Hazret-i İsa’ya, diğer Peygamberlere iman ediyor, Hazret-i Meryem’i anne biliyor, seviyor, ona saygı besliyor. Musevîler ve Hıristiyanlar ise bizim Peygamberimizi kabul etmiyorlar, O’nu ve getirdiği dini inkâr ediyorlar. Peki bu şartlar altında üç büyük din arasında nasıl bir işbirliği olabilir? Bu gibi diyalog ve işbirliklerinde mütekabiliyet olması gerekmez mi? Biz onlara: “Hazret-i Musa’yı, Hazret-i İsa’yı kabul ediyoruz” diyeceğiz, onlar bize “Sizin Peygamberiniz hak Peygamber değildir” diyecekler ve aramızda sıkı işbirliği ve olumlu bir diyalog olacak. Bu dinlerarası işbirliği ve diyalog işinde bir bit yeniği var. ..

(8) Türkiye’nin Irak’a düşmanlık etmesi, Amerika’ın bizim İncirlik üssünden Irak’a saldırmasına izin vermesi, beklenen saldırı savaşında Amerika ile işbirliği yapması millî menfaatlerimize kesinlikle aykırıdır. Irak bizim komşumuzdur. Onunla iyi geçinmemiz, onunla yoğun ticarî ve iktisadî münasebetler içinde bulunmamız gerekmez mi? Amerika dünyaya ve petrole hakim olmak istiyormuş. İsteyebilir. Bizim ona âlet olmamız gerekmez.

(9) Strateji uzmanları, uzakgörüşlüler Amerika’nın Irak’a saldırması sonucunda dünya tarihinde korkunç bir kıyametin başlayacağını söylüyor. Böyle bir savaş Pandora kutusunun açılması demektir diyorlar. Amerika Irak’a saldıracak, Saddam düşecek, yerine Amerikan kuklası biri geçecek, fantoş bir hükümet kuracak, Irak Amerika’nın uydusu olacak, İsrail rahat edecek, petroller Amerika’ya akacak. … Onlar böyle zan ve ümid ediyor. Lakin başka senaryolar da var. Nükleer, biyolojik, kimyevî silahlar kullanılabilir. Savaş bütün Ortadoğuya yayılabilir. Âhir zamanda vuku bulacağı haber verilen Armageddon, büyük Melhame başlayabilir. Yangının alevleri bütün dünyayı yakabilir. Amerikalılara sorarsanız “Bir şey olmaz” diyorlar. 1939’da Polonya’ya saldırdığı zaman Hitler de “Bir şey olmaz” diye düşünmüştü.

(10) Amerika uluslararası harp hukukunu, insan haklarını hiçe sayıyor. Yakaladığı ve Küba’daki bir üste muhafaza ettiği Müslüman esirlere bir cehennem hayatı yaşatıyor. Savaş esirleriyle ilgili Cenevre anlaşmalarının hükümlerini çiğniyor. Afganistan’da binlerce Müslüman sivil öldürülmüştür.

(11) Amerika Irak’ın atom silahı yapmasından korkuyormuş, böyle bir şeyi kesinlikle istemiyormuş. Peki İsrail nükleer silah üretiyor, Amerika bu konuda ne diyor? Yahudi devleti atom bombasına, atom füzelerine sahip olabilir, Irak’ın buna hakkı yoktur.

(12) İran-Irak savaşı esnasında Amerikan resmî personeli Irak rejimine hizmet etmiştir. Saddam Halepçe’de binlerce Kürdü zehirli gazla öldürürken Amerikalı uzmanlar ona akıl veriyordu. Şimdi kalkmışlar, “Irak’ın elinde zehirli gaz var, biyolojik silahlar var” diye feryad edip yaygara kopartıyorlar. Asla samimî değiller. Maksat Ortadoğu’da bir Amerikan hegemonyası kurmak ve petrolü tekellerine almaktır.

(13) Amerika Afganistan’ı zabt u rapt altına alabildi mi? Bu soruya kesinlikle hayır cevabını verebiliriz. Afganistan şu anda, Taliban’dan önceki devirde olduğu gibi birtakım feodal bölgelere ayrılmıştır. Karzai hükümetinin ve Amerika’nın buralarda hükmü geçmemektedir. Afganistan halkı ülkenin işgalini kabul etmemiştir. Afganistan saatli bir bomba gibi patlayacağı anı beklemektedir.

(14) Soğuk savaş yıllarında insan hakları savunucusu olan Amerika şimdi Çeçenistan’ın zalim Ruslar tarafından yok edilmesine sadece seyirci kalmıyor, zalimlere yardımcı da oluyor. İnsan hakları, hürriyet falan hep boş propagandalardan ibaretmiş.

(15) Amerika’da altı milyon Yahudi vardır. Amerika İsrail’in azad kabul etmez kölesidir. Amerika İslâm’a ve Müslümanlara savaş ilan etmiştir. Terörizm merörizm bahanedir. 15 Eylül 2002