Önemli Sorular Cevaplar

Cumartesi

SORU: Yahudiler için en zararlı şey nedir?

CEVAP: Siyonizmdir, İsrail’in bugünkü siyasetidir.

SORU: Niçin?

CEVAP: Siyonizm ve İsrail’in siyaseti insanlığı üçüncü bir dünya savaşına hızla sürüklemektedir. Bu büyük savaşta büyük sayıda Yahudi imha edilebilir.

SORU: Yahudilerin ne yapması lazımdır?

CEVAP: Ortadoğu’da gerçek, kalıcı ve âdil bir barış için ne yapılması gerekiyorsa onları yapmalıdır.

SORU: Kürt halkı için en zararlı ve tehlikeli şey nedir?

CEVAP: İsrail’in ve ABD’li şahinlerin peşlerine düşüp Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürdistan kurma macerasıdır. Bunun sonunda yaş ve kuru Kürt halkı ağır bir fatura ödeyecek, çok acılar çekecektir.

SORU: Kürtler için yapılması en doğru olan şey nedir?

CEVAP: Hangi ülkelerde yaşıyorlarsa, oralarda iç barış, güvenlik, eşitlik içinde yaşamaya devam etmeleridir.

SORU: Senin nasihatini dinleyen çıkarmı?

CEVAP: Çıkmaz. Müslüman Kürt kardeşlerime, merhum üstad Bediüzzaman Said Nursî hazretlerinin öğütlerini tutmalarını tavsiye ederim.

SORU: Türkiye’nin geleceği toz pembe midir, yoksa kara tehlike ve tehdit bulutları ile sarılmış mıdır?

CEVAP: Maalesef kara bulutlarla sarılmış vaziyetteyiz.

SORU: Türkiye’yi parçalamak isteyenler var mıdır?

CEVAP: Vardır. Beklenen ve yaklaşan büyük İstanbul zelzelesinden sonra yabancı bir devletin askerî güçlerinin, yardım bahanesiyle Marmara bölgesini işgal etmesi ve bir daha çıkmaması senaryosu vardır. Bir de, güneydoğumuzdaki isyan ve kargaşayı bahane ederek ikinci bir işgale kalkışabilirler.

SORU: Üçüncü dünya harbi hangi sebeplerle çıkabilir?

CEVAP: ABD ve İsrail İran’a saldırabilir. Bu saldırıda birkaç devleti taşeron olarak kullanabilirler. Savaş ve yangın alanı genişler. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra pazara düşen nükleer silahlardan birini bir grup patlatabilir. İsrail buna cevap verir. Büyük miktarda sivil halk ölebilir. Bunların ardından Kafkasya barut fıçısı patlayabilir. Daha sonra Balkanlar… Savaş genel hale gelir.

SORU: İslâm dünyasını yenmek ve işgal etmek mümkün müdür?

CEVAP: Müslümanlar başlangıçta yenilebilirler. Lakin Filipinler’den Fas’a kadar uzanan çok geniş İslâm dünyasını işgal etmek, dizginlemek mümkün bir iş değildir. Zaten üçüncü dünya savaşında, insan iradesini aşan dinî faktörler rol oynayacaktır. Hem Müslümanlar, hem Yahudiler, hem de Hıristiyanlar (bilhassa Evangelistler) bu dinî faktörlere inanmaktadır. Benim inançlarıma göre üçüncü dünya savaşını Müslümanlar kazanacaktır.

SORU: 1939’dan 1945’e kadar süren İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası esirlere ve sivil halka, bugün Amerikalıların Irak’ta ve Afganistan’da yaptıkları gibi cinsel işkenceler yapmış mıdır, din konusunda aşağılayıcı muamelelerde bulunmuş mudur?

CEVAP: İkinci Dünya Savaşı hakkında çok kitap ve makale okudum, Almanya’nın böyle çirkin işkenceler ve zulümler yaptığına dair tek cümle görmedim. Almanların ellerindeki esir kampları uluslararası Kızılhaç müfettişlerinin kontroluna açıktı. Esirler, ailelerinin gönderdikleri paketleri ve mektupları alabilmişlerdi. Alman ordusunda, savaş esnasında yağmacılığın cezası idamdı. Nitekim, Romanya’da Karpatlar’dan geri çekilen bir Alman askerî birliğine mensup bir asker, bir elma bahçesinden elma koparttığı için, Alman askerî mahkemesi tarafından idama mahkum edilmiş ve bu ceza infaz edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda Ruslar, Japonlar birtakım zulümler yapmışlardır ama Almanların savaş esirlerine zulm ettiğine dair elde ciddî bir belge yoktur. Buna mukabil,

Amerikalılar, 1945’ten sonra, bir buçuk milyon esir Alman askerini açlıktan ve tedavisizlikten öldürmüşlerdir.

Buna dair ciddî kitaplar yayınlanmıştır.

SORU: İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar Müslümanlara zulm etmiş midir?

CEVAP: Etmemiştir. Alman ordusu savaş esnasında

“İslâm”

başlıklı küçük bir broşür çıkartmış, bunda subayları ve erleri Müslümanlara karşı nazik ve dikkatli olmaya çağırmıştır.

SORU: Nazi propagandası mı yapıyorsun?

CEVAP: Saçmalama!

SORU: Yaklaşan Üçüncü Dünya Savaşı konusunda Müslümanlara ne tavsiye edersiniz?

CEVAP: Müslümanlara, İslâm dininin kurtarıcı ve selamete çıkartıcı hüküm ve kurumlarına yapışmalarını tavsiye ederim. Mehdi zuhur ettiğinde ona tâbi olsunlar. Sakın, ona muhalif olmasınlar, onun karşısında olmasınlar. Mehdi zuhur etmeden önce Mehdi’nin öncüleri olacaktır. Onlar sımsıkı bir şekilde Kur’ân’a, Sünnet’e, fıkha, Peygamber ahlâkına bağlıdırlar. Onlara tâbi olsunlar, onlara destek versinler.

SORU: Bu devirde Peygamber vârisleri, yetkilileri, halifeleri var mıdır?

CEVAP: Her devirde olduğu gibi vardır. Onları nasıl tanıyabiliriz? (1) Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolundadırlar. (2) Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik, dinde tarihsellik gibi bozukluklardan ve sapmalardan uzaktırlar. (3) İhlasla hizmet ederler; Müslüman halkı dolandırmazlar. (4) Başta beş vakit namaz olmak üzere feraizi (süneniyle birlikte) eda ederler. (5) Yüksek ahlâk, fazilet ve karakter sahibidirler. (6) Agresif kâfirleri dost ve velî ittihaz etmezler. (7) Dünya ve dünya zenginlikleri konusunda zâhidâne yaşarlar. (8) Allah’ın dinine ve Peygamberin Ümmetine hizmet için paraya ihtiyaçları yoktur. (9) Cemaatçilik yapmazlar, ümmet’i parçalamazlar, meşrebi dinin üzerinde tutmazlar.

SORU: Kitapla, Sünnetle, İcmâ-i Ümmetle sabit olan, müttefakun aleyh zarurî bir din hükmünü, kurumunu inkâr eden ne olur?

CEVAP: Kâfir olur.

SORU: İslâm dünyasını esir etmek, Muhammed Ümmetini zelil kılmak, gerçek İslâm’ın yerine düzmece bir ılımlı İslâm çıkartmak isteyen kefere kendi emellerine hizmet edecek evcil bir halife çıkarttığı zaman ne yapmak gerekir?

CEVAP: O halifeye biat etmemek gerekir.

SORU: İlle de itaat ve biat edeceksin derlerse ne yapmak gerekir?

CEVAP: Ya azimet yolundan gidilir, zulme, ezaya, cefaya katlanılır. Ruhsat ve fetva varsa, o yoldan da gidilebilir. Her hâl ü kârda, an samimi’l-kalb böyle bir halifeye itaat ve biat edilmez.

SORU: Üçüncü dünya savaşında sıkıntı çekilecek midir?

CEVAP: Büyük ve korkunç sıkıntılar çekileceğini sanırım. Sabr ve tahammül edenlere ne mutlu.

SORU: Müslümanın en büyük düşmanı kimdir?

CEVAP: Benliğidir, yâni kendisidir. Kurtulmak isteyen, nefs-i emmâresi ne istiyorsa ona muhalefet etsin.

SORU: İkinci büyük düşman nedir?

CEVAP: Paradır, dünya sevgisidir, mal toplama, zengin olma hırsıdır.

SORU: Ehl-i lüks ve ehl-i konforun geleceği nasıldır?

CEVAP: Çok karanlıktır. Öyle günlerin gelme ihtimali vardır ki, kışın en soğuk günlerinde doğalgaz olmayacak, insanlar lüks otolarını çalıştırmak için yakıt bulamayacak, en zarurî ihtiyaç maddeleri bin zahmetle temin edilecektir.

SORU: Bu sıkıntılara karşı stok mu yapalım?

CEVAP: Hayır, sadaka verin, Allah’a tevekkül edin.

SORU: Bizi niçin büyük sıkıntılar bekliyor?

CEVAP: Çünkü üzerimizde çok sayıda âh vardır.

SORU: Bu âh dediğin şeylere bir örnek verir misin?

CEVAP: Meselâ bir Ankara sabahında ezanlar okunurken Ulus civarında üçayaklı bir idam sehpasında sallandırılan ulemadan İskilipli Âtıf Efendi’nin âhı var. Bunun gibi binlerce büyük ve küçük âh yükü var üzerimizde.

SORU: Din baronlarının âkıbeti ne olacaktır?

CEVAP: Parlak olmayacaktır.

SORU: Ne yapmak lazım?

CEVAP: İlmihal, fıkıh, muamelat, ahlâk, tasavvuf kitaplarında neler yazılıysa, onları yapmak gerek. Meselâ

emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker

farîzasını yapmak… Olanca gücümüzle hayır, hasenat ve iyilik yapmak… Farz namazları kılmak… İslâm’ın temel emir ve yasaklarını talimatlar şeklinde hazırlayıp bunları milyonlarca nüsha dağıtmak… Azgınlıkları önlemek için çalışıp çabalamak… Müslümanları gaflet uykusundan uyarmak… Aldatıcı dünyayı bırakıp ebediyen kalınacak ahirete yönelmek… Resûlullah Efendimizin ruhaniyetinin gölgesi altına sığınmak… Mütevâzı ve kanaatli olmak…

SORU: İstanbul’a üç saat mesafede lüks bir yazlığım var. Onu daha da güzel ve konforlu hale getirtmek istiyordum. Neşemi kaçırdın, ümidimi kırdın..

CEVAP: Her gün bir melek dünya semasından şöyle nida edermiş: “Ey bugün doğanlar! Ölmek üzere doğunuz… Ey bugün yapılan binalar! Yıkılmak ve harap olmak üzere bina ediliniz…” (Hadîs). Sen öleceksin, o yazlığın başkalarına kalacak ve en sonunda yıkılıp harap olacak. Aklını çalıştır, ölçüyü kaçırma, lüks ve israfta Nemrud ve Firavun’un peşinden gitme. 19 Mart 2006