Cuma günkü yazı internet sayfasında çıkmamıştır.Anayasamız bütün vatandaşların hukuk önünde eşit olduğunu yazıyor ama realitede birtakım vatandaşlar ve zümreler “Daha fazla eşittir”. Bundan birkaç ay önce, ülkemizin gizli, esrarlı, güçlü azınlığı Sabataycıları gündeme çıkartmaya muvaffak olduğumuz zaman bazı kuşkonmazlar “Şimdi bunun zamani mi, ne istiyorsunuz bu zavalli kimselerden, biz hüsn-i zan ederiz, madem ki Müslümaniz diyorlar, öyleyse Müslümandirlar…” şeklinde muhalefette bulunmuşlardi. Profesör Yalçin Küçük de Aydinlik’ta bunlarla alay etmişti.

Sabatayci cemaate mensup bir medya babasinin, batirdigi banka yüzünden ve başka yolsuzluklardan başi dertte. Dertte ama, zeytinyagi gibi daima suyun üzerinde kalmayi başariyor.

Sabatayci olmayan, kimlik itibariyla Müslüman olan başka bir banka batiricisi çoktan zindana atildi. Lakin Sabataycinin dosyalari bir türlü muameleye konulmuyor.

Evet, bizde hukuk önünde eşitlik vardir ama bazi kişi ve zümreler daha fazla eşittir.

Politikaci, büyük bürokrat, büyük iş adami, medyaci; hirsizlar, soyguncular, talancilar, gangsterler Türkiye’yi batırdılar, bitirdiler, son derece kötü bir duruma düşürdüler. Bundan istifade eden ABD şimdi bastırıyor; Ermenistan, Ege, Kıbrıs, Kürtler konusunda büyük tavizler kopartmaya çalışıyor.

Büyük hırsızlar, büyük talancılar, büyük soyguncular şimdi gündemi değiştirmek için büyük bir gayret ve faaliyet içindeler. 2008 yılında Olimpiyatlar İstanbul’da yapılmalıymış… Bu yaz turizm patlaması olacakmış… Fatih Üniversitesi gericilik yapıyormuş… Filan ana okulunda mürtecilik faaliyeti tesbit edilmiş…

Büyük hırsızlar, büyük soyguncular, büyük talancılar, büyük hortumlayıcılar son derece cesur, gözüpek, korkusuz. Sonuna kadar gitmeye kararlılar. Kriz esnasında soygun ve talan kazançlarında azalma oldu, onu gelecek günlerde telâfi etmeye hazırlanıyorlar.

Faiz, rant, repo, avanta, bir gecede katrilyonlar vurma muameleleri devam ediyor. Devlet, ülke, halk battıkça talancılar daha zengin oluyor.

Aksiyon dergisi Sağmalcılar Cezaevi hakkında akıllara durgunluk verecek, insanın kanını damarlarında donduracak bir dosya yayınladı. Türkiye’nin ne hallere düştügü bu dosyadan kolayca anlaşiliyor.

Faziletli, ahlakli, karakterli, idealist milletvekilleri için bir şey demem ama şimdi, ilk defa Meclis’e girmiş olan bazi milletvekillerinin tek düşüncesi, 18 Nisan’a kazasız belasız ulaşabilmektir. Niçin mi? O tarihte iki yıllık süre dolmuş ve kıyak emeklilik hakkı kazanılmış olacaktır. Böyle kafalardan bu devlete, bu ülkeye, bu halka, Türkiye’ye ne hayır gelir?

Biliyorsunuz intiharlar arttı. Mâneviyatsız bırakılan nice aile babası, nice genç adam işsiz, parasız kalınca canına kıyıyor. Bir baba çıldırdı, karısını ve dört çocuğunu kesti.

Halk cephesinde bunlar olurken tuzu kuru faizci, repocu, rantçı, soyguncu, talancı, hırsız, hortumcu kesim nasıl para yiyeceğini, nasıl eğleneceğini bilemiyor. Bir kişinin 50 dolara yemek yediği lüks restoranlar lebâleb dolu. Yabancı şaraplar, şampanyalar su gibi akıyor.

Uyuşturucu, fuhuş, zina, ensest, sapıklık diz boyu.

Ticaretin her sahasında tıkanıklık var ama

lüks otomobil satışları tırmanıyor.

300 bin dolara lüks oto alıp metresine, sevgilisine hediye edenler varmış. İstanbul’un diskotek, gece kulübü semtlerinde cuma ve cumartesi geceleri trafik tıkanıyor.

İhracatımız 25 milyar dolar, ithalatımız onun iki misli.

Zengin kesim, saksılarının toprağını bile dışarıdan getirtiyor.

Fakirler tarhana çorbası, bulgur pilavı, üzüm hoşafı bulamazken faizci, repocu, rantçı, avantacı mutlu ve putlu azınlık en lüks, en pahalı, en lezzetli yemekleri tıka basa yiyor. Semirip durdukları için de üzülüyor ve avuç dolusu para vererek zayıflama tedavisi yaptırıyorlar.

Bazı sahte İslâmcılar, sahte Türkçüler, sahte milliyetçiler, sahte vatanseverler de, eskisi gibi soyguna, yüzde on komisyon almaya, 300 milyara yapılacak işi 900 milyara yaptırmaya devam ediyorlar. Niçin 900 milyar? Efendim, bunun da elbette bir hesabı var: Bir kere yüzde on komisyon veriliyor içerideki çeteye. Sonra işi alan kişi bunu kendisi yapmıyor, ikinci bir adam veya firmaya veriyor.

İslâm bilginleri ve bilgeleri, “Kâfir bir düzen adaletli olursa batmaz, Müslüman bir devlet adaletli olmazsa batar” demişler. Türkiye ayakta kalmak istiyorsa mutlaka ve mutlaka adaleti saglamakla mükelleftir. Adalet, çalanlari cezalandirmakla bitmez. Çaldiklari büyük servetleri de onlardan alip millete, devlete vermek gerekir.

Hirsizlar ve hirsizlik konusunda eşitlik prensibine uyulmalidir. Müslüman kimlikli çalacak, hapse atilacak; Sabatayci çalacak, serbest gezecek, dosyalar sümenalti edilecek. Böyle yapilirsa bu memleket batar ve enkazin altinda herkes cümbür cemaat kalir.

Büyük bir hirsizin, banka soyguncusunun oglu özel jet uçagina binerek Paris’e, İtalya’ya kumar oynamaya gidiyormuş…

Türkiye’yi bu hale getiren soyguncuları kurtarmak için şimdi bir avukatlar, gazeteciler, kodamanlar ordusu seferber haldedir. Bazı büyük ve saygın soyguncular af kanunundan yararlandılar bile.

İstenilen cezalara bakıyorum. Üç aydan bir yıla kadar hapis… Bugünkü infaz kanuna göre bunlar ceza değildir. Ertelenir, paraya tahvil edilir ve koca hırsız yine serbest kalır. Böyle adalet olmaz!

Şimdi Türkiye’de büyük bir savaş var: Namussuzlukla namusun, vatan hainligi ile vatanseverligin, dürüstlükle yamuklugun savaşi. Bu savaşi namussuzlar, vatan hainleri, yamuklar kazanirsa vay bizim halimize.

Ey millet! Uyuma, hakkini ara, yasal sinirlar içinde elinden geleni yap. 24 Mart 2001