Onların İstediği ‘İyi’ Müslüman
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Aralık 2018
Küfür ve nifak dünyası nasıl Müslüman istiyor, onların “iyi Müslümanı”nın özellikleri nelerdir?
Light ılımlı olacak… Musalli olmayacak, musalla Müslümanı olacak, hayatında alnı secdeye varmayacak, öldüğünde cenazesi musalla taşına konacak… Cihad yapmayacak, cihada karşı olacak… Din ve dünyayı birbirinden ayırmış olacak… Din onun için sadece bir vicdan işi olacak… Din ile Şeriatı ayırıp Şeriatsız bir Müslüman olacak… Şer’î tesettürlü olmayacak, olacaksa şeytanî tesettürlü olacak, hiç tesettürlü olmaması tercih edilir…
Onların iyi Müslümanı İslamı laikleştirmeli, din ile dünyayı, din ile devleti kesin şekilde ayırmalıdır.
Dini yüzeysel şekilde İslam olabilir ama medeniyeti Batı medeniyeti olmalı, Batılılar gibi yaşamalı, düşünmeli, davranmalı, onlar sıçan deliğine girse o da peşlerinden girmelidir.
Sadece Cuma namazına gitmesinde fazla bir sakınca yoktur.
Onlara göre iyi Müslüman ilmihalini bilmeyen Müslümandır.
Onların iyi Müslümanı Kur’an okuyabilir ama Kur’anın emir ve yasaklarını hayata uygularsa “iyi” olma sınırı aşmış olur.
Kur’anın üç yüz muhkem ayetini emrini yasağını öğüdünü tarihsel kabul eden, günümüzde geçerli olmadığını iddia eden Fazlurrahmancılar, kafirlerin ve münafıkların iyi Müslümanlarıdır.
Müslümanın “iyisi” birbiriyle çekişen tepişen tartışan iman kardeşine düşmanlık eden hizip fırka cemaat parça holiganları, militanları, fanatikleridir.
Onların iyi Müslümanında Ümmet birliği ve râşid bir İmam’a itaat ve biat şuuru yoktur.
Fransızların bir “Bon negre” tabiri vardır, iyi zenci demektir. 19’uncu ve 20’nci asırlarda sömürge devletine itaat eden, onu hiç üzmeyen uysal ve evcil yerli mânasına gelir. İşte zamanımızda da bon Musulman istiyorlar.
Anarşist, nihilist gazeteleri İslam Peygamberine saldırsın, onların bon Musulmanları bunu fikir ve ifada hürriyeti içinde mütalaa etsin istiyorlar.
İyi Müslüman isterken samimi midirler? Hiç sanmam. Onlar için Müslümanın dindarı da dindar olmayanı da, iyisi de kötüsü (onlara göre iyisi) de kötüdür. Şimdilik taqiyye yapıyorlar.
Peki gerçekten dindar iyi Müslüman kimdir?.. Onu da özetleyeyim: Kur’ana, Sünnete, icma-i Ümmete sımsıkı bağlı olan; Kur’anın yap dediklerini yapan, yapma dediklerinden uzak duran, ilahî öğütleri tutan; Peygamberi (Salat ve selam olsun ona) dünya hayatında en güzel örnek ve model bilip onun yolundan ve izinden gidip Sünnetini hayata uygulayan; beş vakit namazı dosdoğru kılan, zekatını dosdoğru veren, nefsiyle ve küffarla cihad yapan, ahlakı ve karakteri çok yüksek olan, kendisindeki fazilet ve meziyetleri düşmanları bile kabul, tasdik ve teslim eden; ırkları dilleri renkleri ne olursa olsun bütün mü’minleri kardeş bilip onları seven; kendisinde Ümmet birliği ve râşid İmama biat ve itaat şuuru olan, büyük günahları açıkta açıkça küstahça işlemeyen kimsedir.
Her Müslüman, kafir ve münafıkların istediği gibi Müslüman olmaktan çekinmeli ve korkmalı; Allahın, Resulünün, din büyüklerinin tarif ettiği gibi iyi Müslüman olmaya çalışmalıdır. Onların iyi Müslümanı Cennete zor girer…
Faziletli ve değerli insanlar, tevazuları dolayısıyla faziletli olduklarını kabul etmezler.
Faziletsiz insanların bir kısmı, faziletsiz olduklarını bildikleri için fazilet satmazlar, faziletli olduklarını kabul etmezler.
Kimi faziletsizler vardır ki, hem faziletsizdirler, hem de kendilerini faziletli gösterirler.
Bendeniz ikinci kısımdanım. Faziletsiz olduğumu kabul ederim, faziletfüruşluk yapmamaya çalışırım.
Hiçbir iyi tarafım yok mudur? Vardır. Elhamdüllillah Müslümanım. Müslümanım ama iyi ve faziletli bir Müslüman değilim.
Allahın insana en büyük nimeti nedir? Onu mü’min kılmasıdır. İman çok kıymetli bir nimet ve mevhibedir. Elhamdülillah…
Birisi benim birkaç kusurumu eksiğimi yazmış. Ne kadar nazarsız bir kimseymiş… Bu fakirin keşke birkaç kusuru olsa. Bendeniz baştan aşağıya serâpa kusurluyum.
Bütün aczime, noksanıma bakmıyorum da İslam İman Kur’an Sünnet Şeriat konusunda yazılar kaleme alıyorum.
Bunları ihlasla yazıyorsam ne âlâ… İhlasım yoksa eyvah ki eyvah…
Büyüklerden biri şöyle demiş: Allah’tan korkuyor musun diye sorarlarsa sakın korkuyorum deme, yalan söylemiş olursun. Kokmuyorum da deme, küfre düşersin. En iyisi sus ve ağla…
İhlas öyle ilahî bir sırdır ki, Cenab-ı Hak onu, sevdiği kulununu kalbine koyar.
Ben ihlaslıyım diye davul çalan birini görürsen bil ki o ihlassızlığını ilan etmektedir.
Mütevazı görünüyorum, acaba öyle miyim?.. İnşaallah öyleyimdir.
Durup dinlenmeden İman İslam Kur’an Sünnet Şeriat Ahlak Hikmet diyorum. Niçin? Çünkü bu değerler için çalışmak çırpınmak benim vazifem.
Şu politikacı ile bu politikacı polemik yapıyormuş… Bundan bana ne.
Her gün gelip geçici bir yığın aktüel hadise oluyormuş… Bana ne.
Hazretü’l-Hazerat uçmuş… Bana ne.
Filanca zat çok büyükmüş… Bendeniz küçüğüm, ona yaklaşamam, ayağının altında kalır ezilebilirim. Karınca filin ayağı dibinde gezinmemeli.
Filan mekanda nefis kuzu dolmaları varmış… Benim orada ne işim var, bir tas çorba yetmez mi bana?
Benim sakalım yokmuş… A mübarek bula bula bu kusuru mu gördün bende.
Ben uçmuyor muşum… Elbette uçmam uçamam, kemter bir beşerim ben. Yaban kazı değilim, leylek değilim.
Beni kusurlu gören o kişi çok yüksekmiş… Eyvallah, makamı daha yüksek olsun da bize hep tepeden baksın.
Tenkit edip kötüleyenlere hep selam olsun.
Kusurluyum, kusuruma bakmasınlar. 02.02.0215
Sakın gücenmeyin, darılmayın benim sevgili Müslüman kardeşlerim. Lütfen sizi korkutmama izin veriniz…
Dikkat buyurunuz, sizi aşağıdaki hususlarda korkutuyorum:
*Bugünkü parçalanmışlık, tefrika, nifak ve şikak, açıkça işlenen büyük günahlar, azgınlıklar böyle devam ederse…
*Müslümanlar tek bir Ümmet çatısı altında birleşmemekte ve teşkilatlanmamakta inatla diretirlerse…
*Cemaat, hizip, fırka, parça, grup holiganlığı, militanlığı, fanatizmi böyle devam ederse…
*Riba ve zina büyük günahı ve isyanı bugünkü gibi ayyuka çıkarsa…
*Bir kısım Müslümanlar (yüzde kaçı?) parayı ana değer, mecazî mânada put, sapık din haline getirirlerse…
*Müslüman hanımların büyük kısmı şeytanî tesettüre bürünüp Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın hükümlerini kulak ardı ederse…
*Lüks, israf, aşırı tüketim, aşırı konfor, gurur ve kibir, saçıp savurma (günde beş milyon ekmeğin çöpe atılması), dünyaperestlik böyle artarak sürerse…
*Bazı beyinsizler kendi din baronlarını, Resulullah Efendimizden (Salat ve selam olsun ona) daha fazla sever ve daha fazla koruyup gözetirse…
*İslam dünyasındaki başsızlık, İmam’sızlık krizini ve boşluğunu kimse umursamaz, ortada kendisine biat ve itaat edilen râşid ve âdil bir Emîr bulunmazsa…
*Ramazanlarda İslam şehirlerinde gündüzleri alenen, fütursuzca yenilip içilip nakz-ı siyam edilirse…
*Din ve mukaddesat bezirganlığı ve sömürüsü her gün arta arta devam ederse…
*Bilenler, alimler, fakihler, Müslümanların evliya-i umuru; halka ve gençliğe ilmihallerini, Kur’anın Sünnetin Şeriatın İslam ahlakının emirlerini, yasaklarını öğütlerini doğru dürüst öğretmezler ve toplumun ıslahı için var güçleriyle çalışmazlarsa…
*Sözde dindar Müslümanlar, Allahın razı olmadığı, hışm ettiği kötü işler açıkça yapılırken yerine göre kalben, fiilen, lisanla emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını dosdoğru eda etmezlerse…
*İslam dünyası kan ve ateş içinde kavrulurken, milyonlarca Müslüman ezilirken, iç savaşlar ve fitneler yüzünden yine milyonlarca Müslüman yurtlarını ve evlerini perişan vaziyette terk edip gurbetlerde sürünürken, bir müşteriden arta kalan patatesleri yemek istediği için on yaşındaki aç Suriyeli çocuk İstanbulda tekme sille dövülürken… Ve sırtı pek, karnı tok, tuzu kuru Müslümanlar bu facialar karşısında hissiz ve gayretsiz kalırken…
*Habib-i Kibriya Resulullah Efendimize hakaret edilirken, bazı Müslümanlar, ya hiç tepki göstermez yahut pek yetersiz ve cılız tepki gösterirken…
*Bunca aşikâre işlenen büyük günah, bunca tefrika, bunca fısk ve fücur, bunca fuhşiyyat=azgınlık, bunca fitne ve fesat, bunca isyan ve tuğyan hüküm sürerken salihlerin ve sadıkların feryadları figanları hıçkırıkları âsümana yükselmezse…
*Bu yangınları söndürmek için sorumlu ve vazifeli itfaiyeci mü’minler seferber olmazsa…
Eyvah ki eyvah!.. Bu gidişin sonunun Suriye Müslümanlarının sonu gibi olma ihtimali büyüktür.
Mısır Müslümanlarının hali…
Ey darü’r-rahat Müslümanları, benim çok aziz kardeşlerim, sizi tedirgin ettiysem beni bağışlayınız. Bu satırları mutlaka yazmam ve uyarmam gerekiyordu.
Vaktiyle bundan bin yıl kadar önce Haçlı sürüleri Kudüs’ü alıp yetmiş bin kişiyi boğazladıklarında, Bağdad’tan yardım gelmemişti.
Sonra sıra Bağdad’a gelmiş, zalim Hülagû darü’s-selam olan o şehri yok etmişti…
1. Resulullah Efendimize (Salat ve selam olsun ona) hakaret etmek hiçbir hâl ü kârda fikir ve ifade hürriyeti değildir; suçtur, ahlaksızlıktır, ayıptır, günahtır, medeniyetsizliktir, barbarlıktır, vandallıktır, provokasyondur, insan haklarını ihlaldir.
2. Türkçe konuşanların tarih boyunca bin yıldan fazla millî ve resmî yazısı olmuş İslam-Kur’an harflerini bilmemek, öğrenmemek, bu alfabe ile yazılmış Türkçe kitapları okuyamamak cahilliktir, ayıptır, yüz karasıdır.
3. Nâmahrem erkekleri tahrik eden, onların şehevî bakışlarını çeken, fitne ve fesada sebep olan; dar, rengarenk kıyafetler, başta eşarp da olsa Kur’anî ve şer’î tesettür değildir, şeytanî tesettürdür, kötüdür, ayıptır, günahtır.
4. Hem Rahmana, hem Tağuta bağlı olmak mümkün değildir; Tağutu ve Deccalı sevmek küfürdür, isyandır, günahtır, ayıptır, irtidattır.
5. İslamda, Kur’anda, Şeriatta kesin haram olduğu bildirilen, haram olduğunda ittifak bulunan haramları, helal olduğuna itikat ederek elde edenler ve yiyenler kafir olur. Bilenlerin bilmeyenleri bu konuda uyarması, aydınlatması, bilgilendirmesi farzdır.
6. Yeterli bilgiye sahip oldukları halde bütün mü’minlerin tek bir Ümmet çatısı altında toplanmasını istemeyenler, Ümmet birliğine doğrudan doğruya ve dolaylı şekilde karşı olanlar büyük vebal altındadır.
7. Çocuklarına, öğrenilmesi farz olan ilmihal bilgilerini öğret(tir)meyen anne-babalar, velîler büyük günaha ve vebale girmiş olur, evlatlarının ebedî felaket ve azaba duçar olmasına sebep olmuş olurlar.
8. Müslümanların birbirleriyle riba muamelesi yapmalarının helal olduğuna itikat edenin küfre düşmesinden korkulur.
9. İmana, İslama, Kur’ana hizmet için yalan söylemek, iftira etmek, emanetleri ehil olmayanlara vermek caizdir diyenler sapıktır.
10. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) Efendimizi “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuşlardır.
11. Müttefakun aleyh olmayan muhtelefün fih konularda Müslümanları tadlil etmek (sapıklıkla suçlamak), hele tekfir etmek caiz olamaz.
12. Men fessere’l-Kur’ane bi re’yihi fekad kefer… buyurulmuştur,
13. Dine, Kur’ana, Şeriata göre israf olduğu kesinlikle bilinen mezmum ve haram (kötülenmiş) bir işi, bu israf değildir diyerek yapan dinden çıkar.
14. Ailenin reisi erkek değildir, aile içinde kadın ve erkek eşittir, ailenin reisi yoktur diyenler Kur’anî bir emre karşı gelmiş ve sapıtmış olur.
15. İhtilaflı konularda halka, evfak ve eşfak olan fetvanını verilmesi uygun olur.
16. Müdafaa=savunma hakkı kutsaldır. Hiçbir ehl-i kıble Müslümanı, isim verilerek, kimlik belirtilerek savunmasız küfürle suçlanamaz.
17. Bir mü’mini küfürle suçlayan, o mü’min kafir değilse, kendisi kafir olur.
03.02.0215
Büyük ve çirkin günahları utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan; açıkta açıkça küstahça işleyen İslam düşmanlarının gıybetine izin verilmiştir ama alelıtlak gıybete izin yoktur.
Genç bir Müslüman için toy, turfa diyemeyiz… Yaşlı bir insan için onu kötülemek, aşağılamak için bunak, ateh getirmiş diyemeyiz… Boyu kısaya bodur, boyu uzuna sırık, şişmana şişko demek de gıybet olur.
Gıybet Kur’anla, Sünnetle, icmâ ile haramdır.
Dinî ölçülere göre gıybet ettiği halde, hayır ben gıybet etmiyorum, bu söylediklerim tenkittir diyen beyinsizin küfre düşmesinden korkulur.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz zamanında Medine’ye Rum=Bizans ülkesinden iki tabib=doktor gelmiş, bir müddet mesleklerini icra ettikten sonra bir kervanla geri dönmüşler. Efendimiz onlar gittikten sonra Ashabına “Gıybet olmayacağını bilseydim, o ikisinden hangisinin daha iyi ve güçlü tabib olduğunu size söylerdim” buyurmuşlardır. İşte ölçü budur. İki yabancı, ikisi de Müslüman değil, konu gayet basit, “Hangisi daha iyi doktor”, Efendimiz bunu bile söylemiyor. Çünkü, o doktorlardan ikincisi duymuş olsa üzülebilir… (Bu hadisi Teratibü’l-İdariyye” kitabında okumuştum. Türkçeye mükemmel bir tercümesi yapılmıştır.)
Bugün dünyada en fazla gıybet Müslüman toplumlarda yapılıyor!.. Gıybetin yaygın ve yoğun olmasının ötesinde daha büyük bir günahımız var: Bu konuda yeterli ve etkili şekilde nehy-i münker yapılmıyor, Müslümanlar uyarılmıyor.
Başkalarına karışmam, kendim için söylüyorum: Müslüman olsun, zimmî olsun, herhangi bir insan olsun, her gıybet edişimde eşeklik etmişimdir. Hem de şeddeli!
Yalan söylemek, iftira etmek, tecessüs nasıl günahsa, gıybet de onlar gibi günahtır ve belki onlardan eşeddir. Çünkü Kur’an-ı Kerim gıybet etmeyi, ölü kardeşinin etini yemek kadar çirkin ve iğrenç görmektedir.
Zamanımızda gıybet, dehşetli bir uyuşturucu gibi toplumu çürütmektedir. Gıybet yapılmayan kaç meclis kaldı?..
Başta gençlik olmak üzere Müslüman halk gıybet konusunda uyarılmalıdır.
Gıybet Ümmet birliğini ve iman kardeşliğini tahrip ve berhava eder.
Gıybet Müslümanları birbirine düşman eder.
Gıybet eden, ben gıybet etmiyorum ki, derse küfre düşer.
Namaz da kılsa, oruç da tutsa, abdestsiz yere basmasa da, geceleri teheccüde kalksa da gıybet eden kişi hiçbir zaman iyi ve dindar bir Müslüman olamaz.
Ölü kardeşinin etini yiyen nasıl dindar olabilir ki…
Hadiste buyruluyor: “Müslüman o kimsedir ki, insanlar onun elinden ve dilinden selamette=güvende olurlar.”
Muhterem bir tarikata, cemaate, gruba, topluluğa mensup olmak hiçbir Müslümana gıybet etme hakkı vermez. Tam aksine, böylelerinin gıybet etmesi ötekilerinkinden bin kat ayıptır.
Şimdi biri çıkıp yahu sen kendini ne sanıyorsun da böyle konuşuyorsun derse hiç şaşmam. Behey efendi, bu fakir öncelikle kendimi azarladım, gıybet ettiysem ki etmişimdir, eşeklik etmişimdir dedim, daha ne yazayım?
Keşke icazetli gerçek ulema ve nâsih efendilerimiz Ümmet-i Muhammed’e hitaben “Gıybet konusunda bir uyarı” başlıkla bir beyanname hazırlayıp yayınlasalar da halk mütenebbih olsa. Böyle bir metin olursa, bu sütunlarda aynen basarım.
Gıybet konusunda yapılacak ilk iş, “Gıybet Kur’anla, Sünnetle, icmâ ile haramdır, ölü kardeşinin etini yemek gibi çok iğrenç bir günahtır, şimdiye kadar gıybet etmiş isem doğrusu eşeklik etmiş olduğumu kabul ediyorum, artık gıybete tevbe ediyorum…” demektir.
4 Şubat 2015