Otomobil Sorusu
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Salı
Kafası ve vicdanı çalışan bütün Türkiyelilerin, büyük ve tesirli bir fikir öfkesi içinde birtakım sorular haykırarak sormaları gerekir. Bu sorulardan biri şudur:
– Bizden daha küçük, bizden daha az imkanlı, sanayileşmeye ve kalkınmaya bizden geç başlamış Güney Kore bütün dünyaya otomobil ihraç ediyor da biz niçin edemiyoruz? Türkiye’nin yolları, şehirleri Güney Kore otomobilleriyle dolu da, orada niçin bir tek Türk otomobili bile yok?
Bu soruya Türkiyeli bir okur-yazar olarak cevap vermeye çalışacağım. Soru, tek kelimeyle cevaplandırılabilir: Vasıfsızlık…
Türkiye’yi idare edenler,
Türkiye’nin iş adamları ve sanayicileri,
Türkiye’nin plan ve programcıları… vasıfsızdır.
Tabiî, kendilerini vasıfsız görmeyenler bu hükme itiraz edecekler, “Hayır, yanılıyorsun!” diyeceklerdir. O halde tekrar soruyorum:
– Vasıflısınız da, niçin Güney Kore’ninki gibi kaliteli, başarılı bir otomotiv sanayii kuramadınız ve ürettiğiniz otomobilleri bütün dünyaya ihraç edemediniz?
Bin dereden su getirecekler, bin türlü bahanenin arkasına sığınacaklardır. İnanmayınız.
Tarihte dünyanın en büyük cihan-devletini kurmuş bir milletin torunları niçin dünyanın en güzel, en vasıflı, en sağlam otomobillerini üretemiyorlar?
Bizim Kartal’ların, Şahin’lerin, Doğan’ların, Serçe’lerin dış dünyada yüzüne kim bakar?
Otomobil dediğin bir kere güzel olacak. Bugatti ne demiş? “Güzel olmayan bir otomobil, iyi bir otomobil değildir…”
Nüfusu sekiz milyon olan İsveç, dünyanın en tutulan ve en gözde iki otomobilini, Volvo’yu ve Saab’ı üretiyor da biz niçin böyle otomobiller üretemiyoruz?
Bir kere bizde millî ve yerli bir otomobil sanayii yoktur;
Türkiye’yi sömürgeleştirmek isteyen dış güçler ve onların içimizdeki yardakçıları böyle bir şeye izin vermezler.
Türkiye’nin, kendi zekasının, dehasının, tekniğinin eseri olan vasıflı, güzel, sağlam, beğenilen, istenilen otomobiller üretmesi yerine,
– Montaj usulüyle,
– Demode,
– Çirkin,
– Geri,
– Başka markalarla rekabet edemez, otomobiller ürettiler.
Böylece Türkiye’nin iç piyasasını yıllarca tokatladılar.
Türkiye gibi, yüzölçümü büyük, nüfusu büyük, tarihi büyük, sanatı büyük, kültürü büyük bir ülkenin devlet adamları, büyük bürokratları, dıştaki elçileri; Cumhurbaşkanı, Başbakanı, diğer yüksek devlet ricali niçin göz kamaştırıcı Türk otomobilleriyle dolaşmıyorlar?
Sekiz milyonluk İsveç’in Kralı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı hangi otomobillere biniyor? Elbette ki, İsveç otomobillerine,
Otomobil sanayii konusundaki durumumuz gerçekten yüz karasıdır, ayıptır, bir faciadır.
Sistem denilen canavar, Türkiye’nin dünya çapında üstün, güzel, vasıflı, beğenilen otomobiller üretmesini sanki yasak etmiştir.
Süleymaniye’yi, Selimiye’yi, Sultan Ahmed’i yapanların torunlarının ürettikleri otomobillerin dizaynlarına bakınız.
Türkiyeliler yüzde yüz yerli ve millî kaliteli ve güzel otomobil yapamaz mı? Pekala yapabilirler ama buna izin verilmiyor.
Kimler izin vermiyor? Vatan hainleri!
Vatana hıyanet, sadece gizli askerî haritaları veya belgeleri parayla düşmana satmakla yapılmaz.
Türkiye’yi eğitim, üniversite, sanayi, ziraat, hayvancılık, ticaret, sanat, mimarlık, yapılaşma konularında bugünkü hale getirmek de hıyanettir.
Sadece otomobil değil, her konuda hıyanet ve sabotaja uğramıştır ülkemiz, halkımız, devletimiz.
Az nüfuslu İsveç uçak yapabiliyor da biz niçin yapamıyoruz?
Güney Kore, gemi inşasında dünya birincisi oldu da biz bu sanayi ve iş dalında listenin acaba kaçıncı sırasındayız?
Yo, artık fazla ileri gidiyorsun. Bizim de rekorlarımız var…
Neler onlar?
– Borca batmada dünya birincisiyiz. Şu anda değil ana paraları, faizlerini bile ödeyemiyoruz. Borç faizi ödemek için yeni borçlar alıyoruz. Oh ne güzel sistem…
– Kirlilerin 200 milyar dolardan fazla kara paraları var…
– Enflasyonda, paranın kıymetinin düşmesinde de tarihte benzeri görülmemiş bir rekor kırdık. Paradan altı sıfır atarak ikinci bir rekor kırmış vaziyetteyiz.
– Genel kokuşma konusunda da rekorlarımız büyüktür.
– Üniversitelerde başörtülü kız okutmamak konusunda da dünya rekoru bizdedir.
– Hortumlama işlerinde bizden beceriklisi, marifetlisi, düzenbazı var mıdır şu dünyada?
Türkiyeliler çok güzel, çok kaliteli, çok beğenilen otomobiller yapamaz mı?
Kesinlikle yaparlar. Yeter ki, onlara imkân, fırsat verilsin.
Bu imkânı, bu fırsatı dış sömürgeci güçler ve onların içerideki yardakçıları, ajanları, sağ kolları kesinlikle vermezler.
İlaç sanayiimizi ne hale getirdiler görüyorsunuz.
Ziraatimizi çökerttiler. Buğdayı, pirinci, yemeklik sıvı yağı artık dışarıdan getirtiyoruz.
Hayvancılığımızı çökerttiler.
Yeni fabrikalar, yeni atölyeler, yeni işyerleri açılmaması için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar.
Dış politikamız ABD’nin ve İsrail’in,
İç politikamız Avrupa Birliği’nin,
İktisat, maliye işlerimiz IMF’nin kontrolundadır.
Onlar, Türkiye’nin Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur, İsveç gibi ilerlemesini, zenginleşmesini, kalkınmasını istemiyor.
Ellerindeki cehennemî ve şeytanî propaganda, medya, eğitim vasıtalarıyla halkımızı, gençliğimizi sersemletmek, şaşkın hale getirmek, vasıfsızlaştırmak için var güçleriyle çalışıyorlar.
Almanya bizden çok zengin, nüfusu da bizden fazla. Orada, fert başına düşen millî gelir payı bizimkinin birkaç misli… Ve sonra şu duruma bakınız: Türkiye’deki lüks, pahalı, israflı Mercedes sayısı, Almanya’dakinden çok fazla.
Türkiye’yi ülke, halk ve devlet olarak batırmak, çökertmek isteyenler,
– Bozuk bir ideolojiyi din gibi benimsetmek istiyorlar,
– Devlet ile bozuk sistemi özdeşleştiriyorlar,
– Halkın büyük bir kısmını iç-düşman, tehlike ve tehdit olarak görüyor ve gösteriyorlar,
Türkiye bugünkü adaletsiz gelir dağılımı ile düze çıkabilir mi?
Millî gelirin yüzde altmışını, arslan payını, balını kaymağını küçük bir mutlu ve putlu azınlık alıyor; refah, israf ve sefahat içinde yaşıyor. Geri kalan miktar halkın ezici çoğunluğuna yetmiyor.
Medeniyetin, kültürün, sanatın, insan olmanın en büyük aleti ve vasıtası olan yazılı, edebî, zengin lisan yok edilmiş; yetmiş milyon Türkiyeli birkaç yüz kelimelik bir iletişim ve günlük konuşma dilinin dar dairesi içine haps edilmiştir.
Yeni nesiller, büyük dedelerinin mezar taşlarını bile okumaktan acizdir.
Şer güçleri parayı en büyük değer haline getirmişlerdir. Para, seks, eğlence, asalaklık, çalgı, hoppalık, züppelik, lüks, israf, aşırı tüketim, aşırı konfor, gösteriş… Bunlarla hangi toplum, hangi devlet ayakta kalmıştır?
Türkiye’ye yazık oldu. Büyük bir ihanet karşısındayız. 09 Mart 2005