Özbekistan
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Kasım 2017
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyef Ankara’ya geldi, iki ülke arasında 22 ayrı anlaşma imzalandı.
Merhum Turgut Özal zamanındaki darbe teşebbüsünden sonra, iki ülke arasında büyük soğukluk ve gerilim olmuştu. Buzların erimesi sevindiricidir.
İslâm Kerimof’un yerine geçen Şevket bey, yurt dışında yaşayan muhaliflere vatanınıza dönün çağrısı yaptı, onlara garanti verdi, bir kısmı döndü. İslâm Kerimof zamanındaki kadar baskı olmasa da, Özbekistan’da din hürriyeti hâlâ hayli kısıtlıdır.
Hapishanelerde büyük sayıda Müslüman ve İslâmcı bulunmaktadır. Duyduğuma göre, cezası biten bazı Müslümanlar salıverilmiyormuş. Bu olumsuzlukların giderilmesini bir Müslüman olarak temenni ediyor, mağdur ve mazlum kardeşlerime sabır temenni ediyorum…
Gençlerin dindar olmasına, namaz kılmasına, camilere gitmesine karşı çıkılmamalıdır. İsteyen Özbek hanımları tesettüre bürünebilmelidir.
Devlet elbette terörle, radikal İslâmcılarla, din sömürüsü ile mücadele edecektir ama bu, din hürriyetini kısıtlamak suretiyle yapılmamalıdır.
Terörün, radikalliğin en büyük ilacı tasavvuftur, tarikatlardır.
Özbekistan Nakşiliğin ana vatanıdır, orada tasavvufa baskı yapılmamalıdır…
Yine duyduğuma göre, hoparlörle ezan okunmasına izin verilmiyormuş. İşte bunu alkışlıyorum…
Diktatör İslâm Kerimof ve eşi Özbek değillerdi. Şevket bey Özbektir… İngilterede Din Devlet birliği ve işbirliği olduğu gibi Özbekistan’da da, diğer dinlere de hürriyet verilmek şartıyla İslâm-Devlet işbirliği olmalıdır.
Din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak yasaklanmamalı; din sömürüsü, terör, radikalizm yasaklanmalıdır.
Şu hususu da belirtmek gerekir ki, İslâm baskıyla durdurulamaz.
Din hizmetleri alim, fazıl, bilge, yüksek ahlâklı, yüksek karakterli, mürüvvetli, fütüvvet ahlâkına sahip, ihlaslı, ziyalı kimselere verilirse olumsuzluklar ortadan kalkacaktır.
Özbek halkının büyük kısmı, Sovyet neo-kolonyalizminin ve Marksist-Leninist ideolojinin tahribatına rağmen bozulmamıştır.
Müslüman Özbekler, kumaş ve tahtaları kıymetli, cevherli vasıflı güçlü insanlardır.
İstanbula çalışmak için gelen Özbeklerin büyük kısmı zeki, akıllı, gerçek dindar, namuslu, haysiyetli, faziletli, başarılı insanlardır.
Cenab-ı Hak, Şevket Mirza ve ekibine hayırlı başarılar nasip etsin.
Diktatör Kerimof zamanında yapılan zulümlerin yaraları inşaallah sarılsın.
Özbek halkı, din konusunda İngiltere Müslümanları kadar hür olsunlar; İslâm dünyasına ışık tutsunlar, insanlığa hizmet etsinler.
Şevket beyi kösteklemeye çalışan, dindarların baskı altında tutulmasını isteyen Kerimofçuların başarısızlığı için dua ediyorum.
***
Türkiyemizin tarımının ve hayvancılığının, çökmüş veya çökertilmiş olması maalesef büyük ve çetin bir realitedir.
Bunun çaresi ve çözümü dışarıdan et ithal etmek değildir.
Sağlıklı beslenmek için çok et tüketmek şart değildir. Çok az et tüketerek de sağlıklı beslenebiliriz.
Pirzola, biftek yiyeceğimize, kıymalı yemek yiyelim.
Yeşil mercimek, nohut, gıda maddesi olarak etten kıymetlidir.
Kaliteli olmak şartıyla sık sık makarna yiyelim. Kepekli tam buğday ekmeği, etten üstündür.
Dikkat buyurunuz, hiç et yemeyin demiyorum, et tüketimini azaltınız diyorum.
İthal edilen etlere büyük paralar vereceğiz. Bu, israftır, günahtır. Zaten büyük borçlara batmış vaziyetteyiz.
Bundan elli altmış yıl önce esnaf lokantalarında mercimek, patates yemeği bulunurdu. Şimdi yok, çünkü kimse yemiyor. Fakirler de yemiyor. İlle de et…
Aslında ülkemiz tahıl ve hayvancılıkta, iç ihtiyacı karşıladıktan sonra dünyaya ihracat yapabilir ama kötü politikalar yüzünden yapamıyor.
Türkiye Müslüman bir ülkedir.
14.11.2017