Paganlaştırma, Hıristiyanlaştırma Faaliyetleri
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Pazar
Birileri, tarihe karışmış olan eski kültür ve medeniyetleri diriltmeye çalışıyor. Türkiye’yi yeniden bir pagan, Hıristiyan boyasıyla boyamak isteyenler var. Eski Grek ve Roma mâbetleri, açık hava tiyatroları, bina kalıntıları; eski kiliseler harıl harıl restore ediliyor.
Antalya’ya bir park yapıldı. İçinde havra, kilise, cami varmış… Van gölündeki Ermeni kilisesi harabesi büyük paralar harcanarak yeniden imar edilip ibadete açılacakmış. Paranın yarısını Türkiye veriyormuş, yarısı dışarıdan geliyormuş.
Bazıları işi o kadar azıttılar ki, bir tek Hıristiyanın bile yaşamadığı bir şehrimizdeki camilerden birini kilise yapmak istediler.
Ülkemiz paganlaştırılmak isteniyor. Hıristiyanlaştırılmak isteniyor.
İstanbul’daki Zeyrek Camii’ne gidin bakın. Eskiden bir Bizans kilisesi olan binanın dışı restore ediliyor. Masrafların yarısı Türkiye bütçesinden çıkıyor. Caminin içine bir tek çivi çakılmıyor, çaktırılmıyor. Caminin içi harap, virane; yürekler acısı, yüz kızarcı bir perişanlık içinde. Be adamlar madem ki, Zeyrek Camii’ni restore ettiriyorsunuz, sadece dışını tamir ve imar etmekle yetinmeyip içine de girsenize… Girmezler. Çünkü bu camiyi elimizden alıp yeniden kilise yapmak istiyor birileri. Şimdi pusuya yatmış bekliyorlar. Yarın bir fırsat zuhur edince ibadete kapatacaklar.
İstanbul’da Edirnekapı’da Kariye Camii var. Adı cami ama orada Ezan okunmuyor, namaz kılınmıyor, müze haline getirilmiş. Müslüman halk şaşırmış vaziyette. Haklarını arayamıyor. Yığınlar câhil bırakılmış, şifahî toplumlar haline getirilmiş.
Son haftalarda ülkemizin çeşitli yerlerinde halk kıpırdanmaları başladı ve bir takım Pembeler bundan son derece rahatsız oldu? Bu kıpırdanmaların mahiyeti nedir?
Madalyonun bir tarafında halkın uyandığı görülüyor. Öbür tarafında planlı kışkırtmalar var. Birtakım sinsi ve esrarlı güçler Türkiye halkını Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, Dinci-Laik diye kamplara ayırıp fitne fesat çıkartmayı planlıyor. Sonra ne olacak? Vatan ve devlet tehlikede diyecekler, kurtarma yapacaklar. Kurtarma çok kârlı bir iştir. Her kurtarma, kurtarıcı zümreye yüz milyarlarca dolarlık gelir getirir. Oh ne güzel… Hem vatan kurtarıyorsun, hem de voliyi vuruyorsun. Aman ne hoş, aman ne âlâ…
Halkımızın, bilhassa okur-yazar takımının çok dikkatli olması gerekir.Türk ve Kürt ileri gelenleri, Sünnî ve Alevî temsilcileri bir araya gelmeli ve kurtarıcıların şeytanî planlarını bozmalıdır. Yasal hudutlar içinde ülkemizin Paganlaştırılmasına, Hıristiyanlaştırılmasına karşı çıkmalıyız. Bir tek Hıristiyanın bile yaşamadığı Anadolu şehirlerinde yeni kiliseler yapılmasına karşı çıkmak bizim en tabiî hakkımızdır. Bir şeye ihtiyaç varsa yapılır.
Birtakım sahte dindarlar, sözde İslâmcılar niçin kilise yaptırmak sevdasına kapılmışlardır? Kendileri gidip orada Teslis dinine göre ibadet edip haç çıkartmayacaklarına göre, bu mâbetlerin yapımında onların ne gibi menfaatleri vardır.
Müslüman kız öğrencilerin başörtüleri konusunda kıllarını bile kıpırdatmayan birtakım sözde Müslümanlar, İslâm şehirlerinde kilise yapılmasını niçin hararetle, can u gönülden istiyorlar. Günahlarını bile bedavaya vermeyecek karakterdeki kişilerin bu işlerde ne gibi şahsî menfaatleri vardır.
Herkesi suçlamıyorum ama bazı kimselerin “Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü” çalışmaları dolayısıyla yüklü ulûfeler ve yardımlar aldığına dair rivayetler işitiyoruz.
Hatıra gelen bir soru da şudur:
– Bütün bu işler, döndürülen bu dolaplar ülkemizin Avrupa Birliği’ne üye olabilmesi için midir?
Çok kodaman bir kimse, yakınlarda özel bir sohbette şöyle demiş:
– Biz Türkiye halkı yüzde doksan Hıristiyan olsak bile bu adamlar bizi yine aralarına almazlar.
Bunu bildikleri halde niçin AB AB diye ısrar ediyor, kendilerini parçalıyorlar? Niçin Denizli’nin bir ilçesinde bir camiyi kilise haline getirmek istediler? Niçin Çanakkale’nin en büyük meydanına yeni bir kilise yapmak istiyorlar? Niçin Van gölündeki Ahtamar kilisesini restore ettirip Teslis ibadetine açmak istiyorlar? Niçin kara libaslı papazlarla sarılıp öpüşerek muhabbet yapıyorlar? Niçin, bir yandan Hıristiyanlık için çalışırken, öte yandan Pagan kültürü için gece gündüz faaliyette bulunuyorlar?
Ne acayip bir ülkede yaşıyoruz. Maraş’taki üniversitenin ismi “Sütçü İmam Üniversitesi” ve bu üniversiteye başları örtülü İslâm kızları girip okuyamıyor. Dünya tersine döndü.
Hele yeni Ceza Kanunu bir yürürlüğe girsin, biz gazeteciler böyle yazılar kaleme alamayacağız. Halkımız kıpırdanmaya başladı demiştim. Lakin bu kadar kıpırdanma, hareketlenme yetmez. Halk kitleleri uzun zamandan beri uyuşturuluyor, afyonlanıyor. Yıllardan beri narkoz altında tutulan halkın kendine gelmesi için uzun bir rehabilitasyon tedavisine ihtiyaç var.
Yetmiş iki milyonluk büyük Türkiye’de, önceden valiliklerden izin almak ve hukukî-idarî prosedüre riayet etmek şartıyla bir milyon kişilik yürüyüşler, mitingler yapılması gerekir.
İstanbul’da, Ankara’da, Konya’da birer milyon kişilik, “Türkiyemizin Paganlaştırılmak ve Hıristiyanlaştırılmak istenmesini protesto ediyoruz” mitingleri. Anayasamız, kanunlarımız, demokrasi bu gibi miting ve yürüyüşlere açıktır, izin vermektedir. Lakin yapılamıyor… Türkiye’nin Paganlaştırılması, Hıristiyanlaştırılması aleyhinde milyonlarca adet tesirli broşür yayınlanıp halka dağıtılmalıdır.
Son iki-üç sene içinde yapılan kiliselerin albümleri çıkartılmalıdır. Ülkemiz, halkımız, devletimiz nereye götürülmek isteniyor? Türkiye Müslümanlarının dinî dernek kurmak hakları yok iken, Hıristiyanlara, misyonerlere niçin bu kadar fazla, bu derece engin bir hürriyet veriliyor, tolerans gösteriliyor?
Türkiye’deki misyoner faaliyetlerinin bütçesi nedir? Devletimizin bütçesinden, restore edilen kiliseler için şimdiye kadar ne kadar para ödenmiştir? Kilise tamirat ve inşaatı dolayısıyla birtakım müteahhitlerin cebine kaç yüz milyon dolar girmiştir? Bu müteahhitler hangi partinin etrafında vızır vızır, vozur vozur tavaf etmektedir?
Çizmeden yukarı çıkıyorum, çok soruyorum değil mi? Birtakım kimseler birtakım makamlara ihbar yazıları göndererek “Bu herif, Türkiye’nin Hıristiyanlaştırılmasını isteyenlerle, Hıristiyanlaştırılmasını istemeyenleri kışkırtıp fitne ve fesat çıkartmaktadır. Binaenaleyh eski TCK 312’nci, yeni TCK 216’ncı maddeye muhalefetten dava açılması gerekir…” diyebilirler. 25 Nisan 2005