Pakradunilerin Rolü Nedir?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Son bir aylık kavga gürültü, toz duman, fitne fesat, çatışma ile ilgili on binlerce haber, yorum, köşe yazısı yayınlandı. Bana inanmazsanız, internete bakın, rakamın daha da büyük olduğunu göreceksiniz.
Çok şey yazıldı, çok tezler, senaryolar üretildi ama en önemli kelime hiç kullanılmadı.
Üç kimlikli, sır içinde sır, gizli mi gizli, görünmez bir grup. Onların yanında Sabataycılar apaçık bir cemaattir. Evet, son hadiselerin içindeki
kimlerdir? Ne yapmak istiyorlar?
Pakraduniler ise üçlü oynuyor.
Bendeniz bir Pakradunilik uzmanı mıyım? Hayır, bu konuda çok az şey biliyorum. Hiç bilmeyenlerin yanında biraz bilmenin ayrıcalığına sahibim.
Kafası çalışan Müslümanların bu konuyu bilmesini istiyorum.
En azından Türkiyede Pakradunilerin olduğunun,
ve macerası hakkında yabancı dillerde yazılmış birkaç araştırma kitabı var. Doğu Anadolu’da bağımsız devletler bile kurmuşlar. Sonra izleri silinmiş…
Aynı işleri şimdi Kürtlere, Müslümanlara etmesinler.
Bendeniz bir gazeteci olarak konuyu gündeme getirebilirim ancak.
Acaba şu anda hayatta ve sahnede olan Pakradunilerin bir listesini veremez misin?
Bu soruyu cevaplandırmak beni aşar.
, Pakrudunilerin hiç olmazsa eski tarihini kitaplaştırmalıdır.
Bazısını bilsem bile yazmam doğru olmaz. Bildiğim bir şey varsa, Pakradunileri bilmeden, tanımadan bugünkü çalkantıların içyüzünün, mahiyetinin anlaşılamayacağıdır.
*Faizler yükselecek veya düşecekmiş… Bunlar bendenizi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü faizli ribalı bir işim yoktur.
*Dolar almış başını gidiyormuş. Hîn-i hâcette kullanılmak üzere az miktarda dolarım var, bu konu da beni ilgilendirmez.
*Filanca bir milyon liraya lüks bir otomobil almış. Ne gıbta ederim, ne haset. İsraftır, haramdır, lüks bir otomobille övünmek, gururlanmak, kibirlenmek ayıptır. Islahına duâ ederim.
*Lüks lokantada bir tabak yemek 296 lira imiş. Böyle yemekleri yiyenlere şaşarım, acırım. Bendeniz yakın zamana kadar dışarıda 10 liralık yemekle doyuyordum. Şimdi fiyatlar biraz arttı,
*Lüks bir mekânın
Bendeniz bu para ile
*Filancanın şeyhi uçuyormuş. Bu konu beni ilgilendirmez.
*Caminin son cemaat mahalline
koymuşlar. Görünce çok üzüldüm, bir daha o camiye gitmeyeceğim.
*Çıtır çıtır sıcak taze simit, yanında beyaz peynir, yarım domates, açık çay
en sonunda
İşte size mükellef bir yemek.
*
Bir yerde
ikram ettiler. Kokusu etrafı sarmıştı.
*Fatihte Reşadiye ile Kıztaşı caddelerinin kesiştiği köşedeki sahhaftan bir torba kitap aldım. Bunların içinde beş adet
var. Bana gelen gençlere hediye edeceğim.
*Bir yerde
söylediler. İtikadı sahih imiş, beş vakit namazı cemaatle kılıyormuş, hangi tarikata mensup olduğunu, şeyhini kesinlikle söylemiyormuş. İşte ona gidip ellerinden öpeceğim ve bana duâ etmesini isteyeceğim.
*
Bu müddet esnasında hiç gıybet etmedi, faydasız söz söylemedi. Gerçek Nurcuymuş.
*Otuz beş kırk yıl önce bir gün bir camiye gitmiştim,
İnsan hafızasının ne garip bir yapısı var, şu anda ansızın bunu da yaz dercesine
Cenab-ı Hak böyle namaz kılmayı nasip ve müyesser buyursun.
*
Sizin mü’min bir kimse olduğunuzu biliyorum. Varsa hakkım size helal olsun.
25.01.2014
Bir gazetede Resûlullah Efendimizin
bazı konulardaki sahih hadîslerine saldıran yazıyı nefretle okudum.
ne söylemişse, hangi haberi vermişse kesinlikle doğrudur. Modern medeniyet ile Resûlullahın sözleri, emirleri, yasakları, öğütleri arasında
Son yıllarda
, sahih hadîsleri ayıklama hareketi başlatmışlar; Batı medeniyetinin ve AB’nin normlarına uymayan sahih hadîsleri yok saymışlardır. Böyle bir zihniyet küfürdür.
Efendimizin sahih hadîslerine açıkça ve meydan okurcasına saldıran gazete, yasal sınırlar içinde protesto edilmelidir. Müslümanlar mukaddesatlarına sahip çıkmazlarsa birtakım âfetler, tokatlar ve silleler geleceğinden korkulmalıdır.
İslâm içkiyi yasak etmiştir ve içki içtikleri sabit olan kimseler için birtakım cezalar öngörmüştür. Bunlar doğrudur, haktır. İslâm zinayı suç kabul etmiş ve zina ettikleri isbat edilmiş kimselere cezalar vermiştir. Bu cezalar da doğrudur, haktır.
Batı medeniyeti şu anda zinayı suç kabul etmiyormuş… Bu onların ayıbıdır, biz onların bu ayıbını benimsemekle yükümlü değiliz.
İçki içmek, zina etmek suç değildir, haram değildir diyen bir Müslüman dinden çıkar. Resûlullah Efendimizin sahih hadîslerini inkâr eden, tahkir eden, tezyif eden bir kimse dinden çıkar.
Ehl-i Sünnetin sahih kabul ettiği,
yer alan hadîsleri inkâr eden, ayıklayan kimseler münafıktır. Efendimizden
bize ulaşan sahih rivayetler, haberler, hadîsler içinde bir tek yanlış ve hatâ yoktur.
Bu medeniyetin İslâm dinine, İslâm Şeriatine, İslâm hukukuna aykırı tarafları batıldır.
ve
bu sütunlarda kınıyorum, bu suretle
vazifemi bir nebzecik de olsa yerine getirmeye çalışıyorum. Asıl sorumluluk, imkân ve ilim sahiplerine aittir.
. İslâmı, Kur’ânı, Şeriatı, Resûlullahı, onun sahih hadîslerini ve Sünnetini, İslâm ahlâkının ölçülerini; doğrudan doğruya veya dolaylı olarak savunmak ve korumak hepimizin vazifesidir. Bu konuda seçim ve tercih hakkımız yoktur.
Levm edenlerin levminden korkmasınlar. Resûlullah Efendimizin
ruhaniyeti üzerimize sâyeban olsun.
Çok önemli, çok hayatî soru şudur:
Allahtan ümit kesilmez, elbette mümkündür. Lakin lakin lakin…
Onların yerine getirilmesi gerekir. Bunlar nelerdir?
Bu şartlar, sebepler, vesileler öğrenilecek, bilinecek ve yerine getirilecektir.
Müslümanların birleşmeden, ittihad oluşturmadan, tek bir Ümmet haline gelmeden dünyevî açıdan kurtulamayacakları; ittihadın izzet, tefrikanın ve bölünmüşlüğün zillet olduğu kesin şekilde öğretilecek, bilinecektir.
İttihad lafla, edebiyatla olmaz. Müslümanlar arası birliği, ittihadı, vifakı gerçekleştirmek için neler yapılması gerekiyorsa onlar yapılmalıdır. Yapılmazsa birlik olmaz, kurtuluş olmaz.
1924’ten bu yana İslâm dünyasının bir Halifesi yoktur. Hilafet ilga edilmiştir.
hazretleri
idi ama yine de o zaman bir Halife vardı. Günümüz Müslümanlarında Hilafetsizlik, Halifesizlik üzüntüsü ve ıstırabı
hemen hemen yoktur. Hakiki ulemanını, fukahanın, meşayihin, kamil mürşidlerin, ziyalıların bu konuda halkı yetiştirmeleri, şuurlandırmaları gerekir.
Koyu cahillik yüzünden on milyonlarca Müslüman bugünkü durumu normal görmektedir.
Müslüman bu duruma, bu sistem veya düzene, bu topluma iyi diyemez. Eskisine göre daha iyi de diyemez.
Bu ülkede her yıl İslâmî hizmet ve faaliyetler için on milyarlarca
dolar harcanıyor ama
Her işin, her hizmetin bir talimatnamesi var, İslâmın ve Müslümanların talimatnamesi yok… Korkunç boşluk ve eksiklik!
Müslümanlara birkaç kere söylemekle, ucuz ve kolay bir birlik edebiyatı yapmakla ittihad-ı İslâm ve Ümmet birliği sağlanamaz.
Müslümanlar en kısa zamanda birleşmek, İttihad-ı İslâmı kurmak, tek bir Ümmet olmak,
durumları daha da kötüleşecektir.
Bu konuda Allahü Teala Kur’ânda bizi uyarmıştır… Resûl-i Kibriya
bizi uyarmıştır… Ulema bizi uyarmıştır…
26.01.2014
Bir İslâm ülkesinde büyük günahlar açıkta, açıkça, alçakça, küstahça, meydan okurcasına işlenirse oraya belâlar, musibetler iner.
Rüşvet almak ve vermek… Riba… Zina… Haram yeme… Lüks ve israf… İşret… Kumar… İsraf, tebzir, sefahat… Saçı bitmedik yetimlerin hakları… Cemaat fanatizmi… Müslümanlar arası savaşlar… Nifak, şikak, bid’at… Beyinsizlikler…
Zelzeleler…
Yağmur yağmaz kuraklık ve susuzluk olur.
Zenginlik olsa da bet bereket olmaz, insanlar para ve servetlerinin hayrını görmez.
Merhametsiz toplumlara merhamet edilmez.
Belânın biri gelir, onun sarsıntısı atlatılmadan öbürü sökün eder.
Günah ve azgınlıklar arttıkça belâ tokatları, musibet silleleri de çoğalır.
Zalimler, gafiller, azgınlar vur patlasın çal oynasın eğlenirken ansızın azap iner üzerlerine.
Azgınlar namazı yitirirler, şehvetlerine uyarlar.
Zemin onları uyarmak için titrer, onlar yer katmanları çatladı, faylar kıpırdadı, toprak hareket etti derler.
Yağmur yağmaz kuraklık olur, onlar meteorolojik koşullar der.
Dağlardan inen sel suları şehri basar, binalar yıkılır, ölenler olur; onlar menfezler tıkandı der.
Yedi yaşındaki çocuklar uyuşturucu ile tanışır; onlar pedagojik, psiko somatik, balabilim der.
Âsüman onları uyarır, zemin onları uyarır, her şey lisan-ı haliyle uyarır. Onlar kulak vermez, anlamaz, tınmaz.
Bin bir kriz, fitne fesat, iyş u nûş, zevk u safa, çalgı, dans, günah, isyan, fısk fücur, azgınlık içinde akıllarınca günlerini gün ederken ansızın büyük yanardağ patlar, korkunç sarsıntı gelip çatar.
Uyanmazlar uyanmazlar uyanmazlar… Bir ara uyaranları, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılayıp zindana atıyorlardı.
Bazıları Kürt ve Alevî meselesini Türkiye’nin ilk iki ana temel meselesi olarak görüyor. Yanlıştır. Çünkü Türkiye’nin birinci ana meselesi Sünnî meselesidir. Devlet, Sünnîlikle ilgili meseleleri halledemezse hiçbir meseleyi kökünden çözemez.
Sünnîlik meselesi kısaca nedir?
Türkiye bir Ehl-i Sünnet memleketidir. İranda nasıl Şiîlik hakimse, Türkiyede de Sünnîlik hakimdir.
Devlet, Sünnîlerin birleşmesine, tek bir Ümmet olmasına yardım ve hizmet etmelidir.
Sünnîlerin başlarına âdil, râşid, ehliyetli, muttaqi, muktedir bir İmam seçmelerine ve ona biat ve itaat etmelerine yol açmalıdır.
Sünnîlerin kendi İslâmî eğitim sistemini kurmalarına, Tevhidî eğitim veren İslâm mektepleri açmalarına yardımcı olmalıdır.
Sünnîlerin devletten bağımsız İslâm medreseleri açabilmelerini engelleyen bütün kanunlar kaldırılmalıdır.
Sünnî tarikatlar, bir Meclis-i Meşayihin kontrolünde faaliyete geçmelidir.
Kemalist sistemin emrindeki bağımlı Diyanet kaldırılmalı, bağımsız bir Ehl-i Sünnet Meşihat (Şeyhülİslâmlık) dairesi kurulmalıdır.
Devlet İslâmla barışık hale getirilmelidir.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının ahîlik, fütüvvet, lonca, ihtisab, İslâm mahalle teşkilatı kurmalarını izin verilmeli, onlara bu konularda yardım edilmelidir.
Ehl-i Sünnet ile ilgili problemleri çözmeden Kürt veya Alevî meselesini halletmek mümkün olamaz. Önce çoğunluk, önce Ehl-i Sünnet.
Yakın tarihimizde en büyük zulme, baskıya, devlet terörüne Ehl-i Sünnet maruz kalmıştır. Bunlar telafi edilmelidir.
İslâm Vakıfları Şeyhülİslâmlık dairesine verilmelidir.
Satılan, yıkılan, yok edilen vakıflar için Ehl-i Sünnet Meşihat dairesine tazminat ödenmelidir.
Sanki Ehl-i Sünnet konusunda hiçbir pürüz, problem yokmuş gibi konuşmak cahilliktir, gaflettir.
Akıllı bir dinsiz ve ateist bile, Ehl-i Sünnet ile ilgili problemler çözülmeden Türkiyenin düzelemeyeceğini, ayakta duramayacağını bilir, anlar.
Kürt meselesi, Alevî meselesi ikinci planda sun’î=yapay meselelerdir.
Kendilerini gerçek Kürt olarak gösteren Yahudiler, Ermeniler, Pakraduniler vardır.
Yine Yahudiler, Ermeniler, Pakraduniler Alevîlerin içine de sızmıştır.
Palyatif çözümlerdir ama Ayasofya tekrar cami olarak kullanılmak üzere Sünnîlere verilmelidir.
Cuma günü tekrar hafta tatili yapılmalıdır.
Dinsizlik ve nifak komitaları Türkiyede Ehl-i Sünneti yıkmak ve yerine Fazlurrahman mezhebini getirmek istiyor. Bu çok tehlikeli bir hayaldir.
Kürtlerin, Alevîlerin hakları verilecek, Sünnilerin haklarından bahs edilmeyecek. Bu ne kadar adaletsiz bir çözümdür.
Sünniler tek bir Ümmet haline gelmezlerse, birtakım cemaatler devleti ve siyasî iktidarı çeşitli yollardan ele geçirmek isteyecektir. Manzara meydandadır. 27.01.2014