Papa’nın Vefatı Münasebetiyle
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Pazar
Bir milyardan ziyade nüfusa sahip Katolik dünyasının başı Papa cenapları vefat etti ve dar-ı hesaba gitti. Cenazesine milyonlarca Katoliğin yanında nice devletin başkanları da katıldı. Hattâ Müslüman bir ülke olan Türkiye’de bayraklar yarıya indirildi.
Dünyada bütün dinlerin, mezheblerin, cemaatlerin, toplulukların, teşkilatların birer reisi vardır. İngiltere’nin resmi dini olan Anglikanların başpiskoposu Canterbury şehrinde oturur. Bu zat, kilisenin başıdır, kilisenin ruhanî reisidir, orada hükümdar aynı zamanda kilisenin de başıdır.
Diğer protestan kiliselerinin de başkanları bulunur. Yahova şahitlerinin başkanları vardır. Mormon kilisesinin başkanı vardır. Tibet Budistlerinin ruhanî liderine Dalay Lama denir. Yahudilerin Seferad ve Eşkenaz mezheblerinin başhahamları bulunur. Bizde de, “Türkiye başhahamı” bulunmaktadır. Ortodoksların patrikleri vardır. Farmason localarının Üstadı Azamları…
Velhasıl, her dinin, her cemaatin bir başkanı bulunmaktadır. Tek istisna İslâm dünyasıdır. 1924’ten bu yana Müslümanların bir Emîrü’l Mü’minini, bir Halifesi yoktur.
Bizdeki birtakım Pembe Soğanlara, Müslümanların da bir Halifesi olmalıdır derseniz, çok öfkelenirler. Sizi gericilikle suçlarlar. Bu Pembe Soğanlar
(unutmayınız, onlar biz Müslümanlara ve Türklere “Acı Soğan” diyor…) cemaatinin de gizli bir hahambaşısı bulunmaktadır. Onların dinî ruhanî bir büyüklerinin olması çok normaldir de, Müslümanların böyle bir başkana sahip olmaları niçin anormal görülmektedir?
Bir dine veya mezhebe bağlı olanların, başlarına ruhanî bir reis getirmelerinden daha tabiî bir şey olamaz. Din, inanç, vicdan, inandığı gibi yaşayabilmek hürriyeti nerede varsa, orada böyle bir başkan seçilebilir.
Ülkemizde 1500-2000 Ortodoks Rum vatandaşımız kaldı. Bunların bile İstanbul’da Haliç sahillerinde Patrikhaneleri ve Patrikleri bulunmaktadır. Bu Patrikhane uluslararası antlaşmalarla korunmaktadır. Yazık ki,Müslümanların haklarını koruyacak böyle metinler bulunmamaktadır.
Fransa gerçekten laik bir ülkedir. Papa’nın ölümü üzerine orada bayraklar yarıya indirilince, Fransız dinsizleri buna itiraz ettiler, laikliğe aykırıdır dediler. Bu iddia tartışılabilir. Ancak şu husus unutulmamalıdır ki, Fransa Katolik bir ülkedir, orada Katolikliğin Fransız kimlik ve kültüründe büyük bir yeri bulunmaktadır. Türkiye’de acayip bir laiklik var. Papa ölünce bayraklarımız yarıya indiriliyor ama büyük bir Müslüman şahsiyet vefat edince devletin kılı kıpırdamıyor. Bizim standartlarımız hep çiftedir.
Vefat eden Papa, gerçekten önemli işler başarmış bir şahsiyetti. Vatikan bir mini devlet ama ağırlığı büyük… Sovyetler Birliği’nin çöküşünde Vatikan’ın, Papa’nın büyük tesiri ve rolü olmuştur.
Papa, temel inancı Teslis olan Katolikliğin baş temsilcisiydi. Din ve inanç hususunda, Tevhid ehli olan biz Müslümanların onunla uyum ve uzlaşma içinde olması mümkün değildir. Birtakım Diyalogcu ve Reformcu yeniçıkma Müslümanların “Hıristiyanlıkla Müslümanlık arasında Âmentü bakımından ihtilaf yoktur” iddiaları akla, ilme, dine, gerçeklere tamamen aykırı bir safsatadan ibarettir. Hepsi için söylemek istemem ama bir kısım Diyalogcular, Papa’nın ölümünden dolayı büyük kederlere gark oldular ve sarsıldılar. Ehli Sünnet Müslümanlarının haklı tepkilerinden çekindikleri için ihtiyatlı hareket ediyor, duygularını gizliyorlar.
Millî Gazete’de Burhan Bozgeyik dostumuz yazdı; kendisini Nurcu gösteren bir cemaate mensup Müslüman bir kız Hıristiyan olmuş. Gerekçesi de şu: “Madem ki, bana söylendiğine göre, Hıristiyanlar da Cennete gidecektir, ben kolay olan Hıristiyanlığı seçiyorum. Onda tesettür yok, beş vakit namaz kılmak yok; haftada bir Pazar âyinine gidiyorsun, o kadar…”
Merhum Üstad Bediüzzaman Hazretleri, hiçbir zaman Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve Müslümanlığın Âmentüde bir olduğunu ve her üç dinin mensuplarının Cennete gireceğini söylememiştir. Nurcu gibi görünen, gerçekte kesinlikle Nurcu olmayan birtakım kimseler, Bediüzzaman Hazretlerini ve Risale-i Nurları kullanıyorlar.
Gerçek Nurculukta para toplamak yoktur, Ehli Sünnet Müslümanlığının sınırları dışına taşan aşırı fikirler, görüşler ve iddialar yoktur. Bedîüzzaman Hazretleri Kur’ân’a, Sünnete, Şeriata, fıkha sımsıkı bağlı bir İslâm büyüğüydü.
1. Katolik kilisesinde üniter bir hiyerarşi mevcuttur. Dünyanın en ücra yerindeki küçük bir adada hizmet gören Katolik Papazı veya misyoneri, bu hiyerarşi içindeki yerini bilir. Emir ve tâlimatlarını merkezden alır. Bunlara aykırı hiçbir şey yapamaz.
2. Katolik kilisesinin personeli eğitim bakımından çok yüksek seviyededir. Papazlar genellikle birkaç dil bilirler, geniş bir genel kültüre sahiptirler; güçlü, vasıflı, tesirli, yetişmiş elemanlardır. Dünyada ne kadar din, mezheb, doktrin, cereyan, ideoloji varsa, kilise içinde bunların uzmanları bulunmaktadır.
3. Dünyanın her yerinde çok güçlü okulları, üniversiteleri, araştırma enstitüleri faaliyet göstermektedir.
4. Vakitan kütüphanesi, son derece zengin ve kıymetli bir kütüphanedir.
5. Orada kiliseye ve Papa’ya mutlak itaat vardır.
Papa’nın cenazesi münasebetiyle bir kere daha gördük; kardinaller, piskoposlar, her rütbeden papazlar ve keşişler, rahibeler çağdışı kıyafetlere bürünmüşlerdi. Vatikan’ın İsviçreli hassa askerleri bile Ortaçağ kıyafteleri veyahut üniformaları taşıyorlardı. Katoliklikte geleneklere bağlılık esastır. Onların madalyonlarının bir yüzünde moderniteyi, çağdaşlığı yakalamak vardır; öteki yüzünde ilk çağdan ve ortaçağdan kalma bütün gelenekleri muhafaza etmek.
Katolik kilisesinin, İslâm dinini ve Müslüman âlemini inceleyen binlerce iyi yetişmiş uzmanı, araştırma enstitüsü bulunuyor. İslâm dünyasında ise İbranî, Aramî, eski Grekçe, Latince, Keldanî ve sair diller bilenHıristiyanlık uzmanları yoktur.
Katoliklik, gücünü ve tesirini, aklî ve mantıkî bir din olmasından değil, kültüründen, hiyerarşisinden, geleneklerinden almaktadır. Vatikan kütüphanesinde çok eski bir Barnaba İncili nüshası bulunduğu söyleniyor. Ancak bu yazmanın saklandığı, son derece gizli tutulduğu iddia ediliyor. İslâm Peygamberinin gelmesinden çok önce yazılmış olan bu kitap açıklandığı taktirde, Kilise bugünkü inançları ve doktrini ile ayakta kalabilir mi?
Malachie kehanetlerine göre,
bundan sonraki Papa sonuncu Papa olacaktır. Bir tarihin nihayet bulmasına az kalmıştır, dünya ve insanlık allak bullak olacak, hayali bile mümkün olmayan korkunç gelişmeler ve değişimler görülecektir. Kehanetlere göre, Roma şehri büyük tahribata uğrayacak, Kilise de bu hengâme içinde yıkılacaktır.
Bir de, 1917’de Portekiz’de Fatima’da Hazreti Meryem’in üç küçük çocuğa görünerek bildirdiği üç önemli husus var. Bunların ikisi açıklandı, üçüncüsü gizli tutuluyor. O üçüncü husus neydi? 11 Nisan 2005