Papazlı Hahamlı İftar-Diyalog Ziyafeti
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Ocak 2019
Akşam gazetesinde şu haber yayınlandı:
nde
İftar yemeğine
, Türkiye Musevîleri Hahambaşısı
, Türkiye Ermeni Patriği
Süryanî Kadim Cemaati Metropoliti
, Vatikan Temsilcisi
katıldı. Bardakoğlu yaptığı konuşmada dinler arasındaki ilişkilerin önemine dikkat çekerek,
dedi.”
İftar yemeğine, AKP İstanbul Milletvekili ve Diyanet İşleri eski Başkanı
da katılmış. Kendisini tanırız…
bir konuşma yapmış
buyurmuş. Arada Tevrat’tan bir cümle okuyan Hahambaşı
demiş…
Davet edildiği her iftar toplantısında cebinden bir Cevşen çıkartıp
edebiyatını yapan bir takım ahmaklardan alkış toplayan
de oradaymış. Yine aynı edebiyatı tekrarladı mı acaba?
konusuna ve meselesine ne kadar dikkat etsek azdır. Diyalog diyerek Müslümanlara büyük bir tuzak hazırlanmıştır. Bu konuşmada bilinmesi gereken önemli hususlar şunlardır:
1. Bu diyalog işi İslâm dünyasında çıkmamıştır. Müslümanlara dışarıdan empoze edilen bir
cereyan ve propagandadır.
2. Diyalogçular
şeklinde bir edebiyat tutturmuşlar gidiyorlar. Bu, büyük bir yalan ve aldatmacadır. Yahudiler Hazret-i İsa’yı ve Hazret-i Muhammed’i kabul etmiyorlar, tekzib ediyorlar (yalanlıyorlar). Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’i inkâr ediyor, yalanlıyorlar. Hıristiyanlar Hazret-i İsa’yı Allah’ın oğlu, Teslis’in üç uknumundan biri olarak kabul ediyorlar ve onun tanrılığını kabul etmeyenleri küfürle suçluyorlar. Yahudiler ve Hıristiyanlar Kur’ân’ın hak kitap olmadığını, uydurma olduğunu söylüyorlar. İslâm’a da inanmıyorlar; dinimizin uydurma, düzme, sahte bir din olduğuna inanıyorlar. Amerikalı Evangelist papazlardan biri Peygamberimize -hâşâ-
demiştir. Başka bir Evangelist dinimiz için Deccal’dir demiştir. Bu iki adamın isimlerini bundan önce çıkan bir yazımda vermiştim. Katolik kilisesi,
demektedir.
3. Hazret-i Muhammed’in risâletine (peygamberliğine) iman etmeyen, Kur’ân’ın Allah Kelâmı olduğuna iman etmeyen, İslâm’ın hak din olduğunu kabul etmeyen gayr-i müslimlerle nasıl diyalog yapabiliriz? Biz Müslümanlarda bir problem yoktur.
4. Bir yandan alabildiğine
faaliyetleri yapılırken, öte yandan yurdun her yerinde binlerce azılı, militan, agresif, fanatik misyonerler halkımızı Hıristiyan yapmak için çalışmaktadır. Her yıl milyonlarca Hıristiyanlık broşürü dağıtılmaktadır. Binlerce ev-kilise açılmıştır. Yüz elli yeni kilise faaliyete geçmiştir. Yüzlercesinin inşaat ve restorasyonu devam etmektedir. Avrupa ve Amerika ile anlaşmalar yapılmış, protokollar imzalanmış olup, ülkemizdeki bütün eski kilise harabelerinin en kısa zamanda tâmir edilmesi karara bağlanmış ve harekete geçilmiştir. Müslümanlar gerçekten büyük bir Haçlı seferi, büyük bir tuzak, büyük bir saldırı karşısındadır.
a. Vatican’dır. b. ABD’li Evangelistlerdir. c. Uluslararası Siyonizm’dir. ç. İslâm düşmanlarıdır.
Bu işin taşeronluğu da bir takım reformcu, yenilikçi, Fazlurrahmancı İslâmcılara ve ilahiyatçılara verilmiştir.
ismini anmışken bir nebzecik bu adamdan bahsetmek isterim. Kimdir bu kişi?
1. Pakistanlıdır. Tarihsellik diye bir cereyan çıkartmış, Kur’ân’daki ve Sünnet’teki nice muhkem
hükmün bu devirde geçerli olmadığını iddia etmiş, ülkesinde büyük protesto fırtınaları kopmasına yol açmıştır.
2. Pakistan ulemasından bin kişinin imzasıyla protesto edilmiş, ülkesinde tutunamamış, bir ara Türkiye’ye gelmiş, zehrini ve bozuk fikir ve görüşlerini birtakım ilahiyatçılara aşılamış, sonra ABD’ye gitmiş, Chicago üniversitesinde profesör olmuş, orada Ceza Dünyasına
göçmüştür. Şu anda bizde Fazlurrahmancı hayli ilahiyatçı bulunmaktadır.
3. Fazlurrahman’ın dinî görüşü, mezhebi, meşrebi İslâm’a, Ehl-i Sünnet’e tamamen aykırıdır. Bin dörtyüz küsur yıllık İslâm tarihinde böyle iddialar ortaya atılmamıştır. Fazlurrahman’ın fikir, görüş ve iddiaları kabul edilecek olursa ne fıkıh kalır, ne Şeriat ve sonunda din de batar. Bu adamlar yüzlerce Kur’ân âyetini, bu devirde geçerli değildir diyerek bir nevi inkâr etmektedirler. Ellerine fırsat geçerse yarın beş vakit namazı da inkâr etmeyecekleri ne mâlum? Pekâlâ, çarpık mantıklarıyla “Bu eskidendi, şu devirde günde beş vakit namaz mı kılınır? Salavat-ı hamse âyetleri ve hadîsleri tarihseldir” diyebilirler.
Birtakım çok bilmiş reformcular, yenilikçiler, tarihselciler, diyalogçular benim bu gibi itirazlarımı ve feryatlarımı şöyle cevaplandırıyorlar: – Sen ilâhiyatçı değilsin. Din konusunda bizim sözümüz geçer… Onlara derim ki:
Bendeniz bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım. Din konusunda kendi kafamdan konuşmuyorum. Muteber akaid (inanç bilgisi), fıkıh, tefsir, hadîs kitaplarına dayanıyorum. Doğruları yazıyorum. Müslümanları tehlike ve tuzaklara karşı uyarıyorum.
Reform, yenilik, Diyalog fitnesinin kaynağına inersek
adlı maceraperesti ve aktivisti görürüz. Bu adam Mısır’da bulunduğu sırada yedi sene Kahire’nin Yahudi mahallesinde yaşamış, en fazla Hıristiyan Kıbtîlerle görüşmüş, ülfet etmiştir. Maalesef bizde bazı ilahiyatçılar ve İslâmcılar bu Cemalüddin Afganîyi imam, kaid, rehber, reis olarak kabul etmişlerdir. O bir yalancıdır ve aldatıcıdır. Çünkü İranlı olduğu halde kendisini Afgan olarak tanıtmış; Şiî olduğu halde Sünnî postuna bürünmüş; Mason locasına üye olmuş, terörist faaliyetlere karışmıştır.
Afganî konusunda, Fazlurrahman konusunda, Dinlerarası Diyalog konusunda Müslüman halkın ve gençliğin uyarılması, bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Böyle giderse Diyanet’e yazık olacaktır. Diyanet makamından soruyorum:
Türkiye’ye karşı yeni bir Haçlı seferi açıldı. Teslisçiler Tevhid’e karşı amansızca saldırıyorlar. Mustafa adlı (soyadını şu anda hatırlamıyorum) bir vatandaş İslâm’ı bırakmış, Hıristiyan olmuş. “Niçin Hıristiyan oldum?” başlıklı bir kitap yazmış, misyonerler bunu bastırdılar ve dağıtıyorlar. Peki Diyanet bu faaliyetler karşısında niçin en ufak bir reaksiyon göstermiyor? Niçin bir Cuma hutbesini bu konuya tahsis etmiyor? Niçin birkaç broşür hazırlatıp yayınlamıyor, halkı uyarmıyor? “İslâm’da diş ve ağız sağlığının önemi ve diş fırçasının önemi” konusunda hutbe okutuyor da, Haçlıların saldırılarına karşı İslâm’ı niçin savunmuyor?
Ülkemizde gerçekten çok üzücü hadiseler cereyan etmektedir. Kale içinden feth edilmektedir. Müslüman yığınların haberi yok. Hem de bütün bu olumsuz işler reformcu, yenilikçi, Fazlurrahmancı, işbirlikçi, arivist Müslümanlara yaptırılıyor. Yazıklar olsun! 06 Kasım 2004