Elimde para olsa, hayır hasenat yapmak istesem, neler yaparım:
- Nijer veya ona benzer çok fakir bir ülkede kuyu kazdırır, halka su temin ederim.
- Çok akıllı, çok istidatlı, çok ehliyetli, çok liyakatli, ileride çok hizmet etme ihtimali olan yirmi beş genç bulurum, değerli üstadların onlara paralel ve alternatif eğitim vermelerini sağlayacak bir teşkilat kurarım. Onlara bir kuruş bile nakit burs vermem, yardım etmem. Onların adam olmaları için yüklü masraf yaparım.
- İstanbul’a yakın bir yerde birkaç yüz dönümlük bir arazi üzerinde bakliyat, sebze, meyve yetiştiren örnek bir çiftlik kurarım. İdaresini Hollandalılara veririm.
- Türkiye’de yetiştirilmeleri mümkün olup da henüz yetiştirilmeyen 25 civarında hububatı, bakliyatı, sebze ve meyveyi yetiştiririm.
- Yine İstanbul civarında bin bahçeli evden oluşan bir İslamistan kenti kurarım. Buradaki hiçbir ev lüks olmaz. Binalar, Mısırlı mimar Hasan Fethi’nin yaptığı gibi topraktan veya samandan yapılır. Bu şehirde içki satılmaz, kumar oynanmaz, seks köleliği yapılmaz, uyuşturucu satılmaz, televizyon seyredilmez. Her evde geleneksel sanat tezgâhları ve atölyeleri olur. Şehre özel izinle girilir. Şehrin sebze ve meyvesinin yarısı oradaki bahçelerde yetiştirilir. İngiltere’den, Amerika’dan gelen Müslüman öğretmenler oradaki özel mekteplerde mükemmel İngilizce öğretirler. (Bu şehre çok sağlam insanlar ve aileler alınır.)
- Bir, Geleneksel Sanatlar Mektebi açar, millî sanatlarımızı yaşatır, bir kooperatif vasıtasıyla üretilecek objeleri satarım.
- Millî yemeklerimizden birkaçını standartlaştırır, yurdun her yerinde binlerce şubeler açarak yemek piyasasına yeni bir renk ve tat getiririm. Mesela Kırım menşeli çibörek dükkânları…
- Sadece sekiz sayfalık hacmi olan günlük bir gazete çıkartırım. Özellikleri: Başlığı dâhil siyah beyaz olacak, renk kullanılmayacak. Spordan bahsetmeyecek. Çok ciddî makaleler, fıkralar (köşe yazıları), analizler, röportajlar, özel haberler yayınlayacak. Resimleri de siyah beyaz olacak. Okuyanları aydınlatacak, bilgilendirecek, iyi konularda bilinçlendirecek faydalı bir gazete. Bir sayfası Osmanlıca çıkacak.
- Belediye ile anlaşabilirsem, Haliç’te yandan çarklı buharlı nostaljik bir gemi ile turistik turlar tertiplerim. Gemi kısa zamanda İstanbul’un sembolü ve maskotu olur.
- Müslüman erkekler için bir kıyafet ve serpuş enstitüsü açar, İslam medeniyetine, millî kültürümüze uygun elbiseler serpuşlar üretirim.
- Kadınlar için de böyle bir çığır açarım, dine ve ahlaka uygun tesettür kıyafetleri üretirim.
- Ehliyetli bir heyete, yüz elli sayfa hacmi olan KÜÇÜK DOĞRU İLMİHAL ve İSLAM TALİMATNAMESİ hazırlattırır, bunu her yıl milyonlarca bastırır, maliyet fiyatına halka ve gençliğe ulaştırırım.
- Millî Mücadele ve M. Kemal Tedkikleri Enstitüsü kurarım.
- Türkiye Yahudileri ve Dönmeleri Enstitüsü kurarım.
- Almanya’daki Reclam Verlag gibi bir yayınevi kurar, son derece ucuz fiyatlarla kısa zamanda binlerce faydalı cep kitabı yayınlarım.
- Türk Lisan Akademisi kurar, o felaket Dil devrimi faciasından önceki 1920’lerin zengin Türkçesine dönülmesi için çalışırım.
- İngiltere’deki meşhur Eton Koleji’nden üstün bir İslam Mektebi açarım. Mektebin bütün Müslüman öğrencileri beş vakit namazı okulun camiinde cemaatle eda eder.
- Girişim Meslek Lisesi açarım. Mezun olan öğrenciler kesinlikle memur ve işçi olmazlar, kendi işlerini kurarlar.
- Endonezya’nın AÇE DARÜSSELAM özerk bölgesine turlar tertiplerim. Orda bir kültür merkezi açarım.
(Bu listeye ilaveler yapılabilir, şu anda hatırıma gelenler bunlar.)
**
LÜKSLERİMİZ
Mutlaka okunması gereken çok önemli, çok faydalı, çok lüzumlu; derin düşünce, derin kültür kitaplarını alıp okumazlar ama…
Ceplerinde beş on bin liralık bilgisayarlı konuşma cihazları vardır.
Altlarında, bazısı bir milyon lira eden lüks, gösterişli otomobilleri vardır.
O otomobillere yanar söner lambalar taktırmak için içleri yanar.
Kimisinin mutfağında tavuk kızartma makinesi ayrıdır, ördek kızartma makinesi ayrı.
Onların gönüllerinde altın buzağı heykelleri vardır.
Eskiden bir Lüks Nermin vardı, onlar günümüzün Lüksleridir.
Onlar lüks, ihtişamlı, tantanalı turistik umreler yapar. Lüks otelin üst katındaki süit dairenin penceresinden Kâbe’ye bakar.
Dindarları oruç tutar. İftar yemeğini dışarıda yerse lüks bir yerde, lüks yemekler yer.
Onlar tevazua, alçak gönüllülüğe, kanaate savaş açmışlardır.
Velhasıl yanar söner döner adamlar ve kadınlardır onlar.
**
İslam’ın kurallarından biri şudur: Resulullah Efendimiz (Salât ve selam olsun ona) “Büyüklerimize saygı göstermeyen, küçüklerimize merhamet ve şefkat beslemeyen kimseler bizden değildir” buyurmuşlardır. Bu kuralı çiğneyenler, büyüklerimize hakaret edenler, küçüklerimize acımayanlar dıştan Müslüman görünseler de, onlar yarı Müslüman’dır. Yarı Müslümanlar ile köy olmaz, kasaba olmaz.
18.06.2019