Paranâme
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Ocak 2019
Çarşamba
Nefs mü’minin en büyük düşmanıdır. Allah’ın hoşnutsuzluğuna, gazabına ve azabına yol açan bütün günahları, isyanları, kötülükleri nefs ister ve işler. Nefsi azdıran şeylerin başında para gelir. Para denilince içine dünya menfaatleri, servet hırsı da girer.
Eski zamanlarda da para hırsı varmış ama bu devirde para korkunç bir canavar haline gelmiştir. Para hırsı birtakım insanları kudurtmuş, azdırmış, çıldırtmıştır. Eskiden para hırsını frenleyen engeller varmış. İnsanlar din eğitimi ve terbiyesi aldıkları için haram yemekten korkarlarmış. Topluma kanaat felsefesi hâkimmiş. İnsanlarda Allah korkusu varmış.
Devrimizde para put olmuştur. En büyük değer haline gelmiştir. Müslümanların da bir kısmı, hem de önemli bir kısmı parayı, maddî menfaati en büyük değer haline getirmiştir. İhtiyaçlar alabildiğine çoğaltıldığı için az para ile geçinmek son derece güç hale gelmiştir. Şeytanî güçler insanları lükse, israfa (savurganlığa), aşırı tüketime, aşırı konfora, Nemrudluğa, Firavunluğa, Neronluğa yöneltmektedir.
Eskiden parası olmayan harcayamıyordu. Şimdi kredi kartları çıktı. Paran yok ama istediğin kadar harcayabiliyorsun. Tanıdıklarımdan bir genç var. Büyük bir firmada bilgisayarcı olarak çalışıyor, iyi de maaş alıyor. İşte bu genç tam altı yerden kredi kartı almış. Düşünmeden harcamış, harcamış, harcamış… Sonunda on milyar lira borca batmış. Şimdi bunları nasıl ödeyeceğim diye düşünüyor.
Bankalar için en fazla kâr getiren kredi kartları, vâdesinde ödenmeyen kartlarmış. Faizler üste üste binerek senede yüzde yüz seksen faiz getiriyormuş. Ahmak karının biri, kızına kredi kartını uzatmış:
-Kızım al bu kartı, git Mahmutpaşa’ya, git Sultanhamamı’na, istediğin gibi alışveriş et, harca… demiş. Kız sormuş:
-Peki anne, günü gelince bu parayı nasıl ve nereden bulacağız?
Salak ana çıngıraklı bir kahkaha kopartarak:
-A benim aptal kızım!.. Düşünme şimdi bunu, al kartı, git çarşıya ve harca. Elbette zamanı gelince bir çaresi bulunur… cevabını vermiş.
– Türkiye’yi, altından kalkılmaz korkunç bir borç yükü altına soktular.
-Vatanı sattılar, halkı sattılar, devleti sattılar.
-Bankaları hortumladılar.
-İhalelere fesat karıştırdılar.
-Türk ekonomisini ve finansını çökerttiler.
-Ülkeyi mafyalara teslim ettiler.
-Uyuşturucuyu helikopterlerle taşıdılar.
-Daha az zararla, daha az kurbanla, daha az tahribatla bitirilebilecek PKK gerilla savaşını kasıtlı olarak uzattılar.
Para için yapılan hıyanetlerin listesini vermeye kalksam, yüz sayfaya sığdıramam. Birtakım bedbaht kadın ve kızlar kendilerini niçin satıyorlar? Para için, para için, para için…
Siyasete başladığı zaman beş kuruşu olmayan şu türedi, kısa zamanda dolarla milyarder oldu. Şu anda Türkiye’ye zararlı bir yığın iş yapıyor. Niçin yapıyor? Para için, ikbal için, nefs-i emmâresini tatmin için… Birtakım yazarlar, yorumcular abuk sabuk yazıyor, konuşuyor; ortaya olumsuz yazılar, sözler döküyor. Niçin? Para için para için.
Bazıları para yerine rant diyor. İkisinin de mânâsı aynıdır. Başkalarına karışmam ama samimî ve ihlâslı Müslümanlara hitap ediyorum:
Paranın şerrinden korunmak için sıkı tedbirler alalım. Paradan Allah’a sığınalım. Para diyorum… Sadece haram para demiyorum. Çünkü, haddinden, gerekenden, yeterinden fazla olursa helâl para da belâdır, âfettir, gazab ve azab-ı ilâhî sebebi olabilir. Haramın azabı vardır, helâlin hesabı…
Elbette herkes geçimini sağlamak için para kazansın, iş yapsın. Lakin paranın esiri olmasın. Parayı putlaştırmasın. Para için her haltı (her b…)yemesin.
Bilhassa birtakım İslâmcılara sesleniyorum: Bir kısmınız vaktiyle radikallik, mücahidlik taslıyordu. Şimdi o günleri geride bıraktınız ve para peşinde çılgınlar, kudurmuşlar, deliler, azgınlar gibi koşuyorsunuz. Bunun sonu nedir biliyor musunuz?
-Ateştir, ateştir, ateş!…
Siz yeni değilsiniz. Bundan önce de, binlerce yıl boyunca insanlar para için, altın gümüş için, dünya malları için koşuştular durdular ve sonra ne oldu? Hepsi öldüler. Kimilerine lüks mezarlar yapıldı. Kimisi iki metrelik toprağa gömüldü. Kimisi mezarsız kaldı, cesedini kurtlar kuşlar yedi.
Eski lüks mezarlara bakınız. Bunların içlerinde, gömülen kişinin kemiklerini bulabilir misiniz? Bulamazsınız, daha sonra gelen para hırslısı haydutlar o mezarları bile soydular. Eski kavimlerden bazısı ölülerin yanına kıymetli eşyalar, kap kacak, alet edevat koyarlarmış. Onlara ne oldu. Hiçbiri yerinde durmuyor.
Zaman zaman elimize bir tesbih alalım ve şöyle dua edelim:
-Ya Rabbi, para hırsından, para âfetlerinden Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para hırsı yüzünden dinime, Şeriatıma, Kur’ân’a, Resûl-i Kibriya’nın Sünnetine ihanetten Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para hırsı yüzünden vatanıma, milletime, devletime kötülük etmekten Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para yüzünden fâhişelik yahut karı satıcılığı yapmaktan Sana sığınırım.
-YaRabbi, para hırsı yüzünden saçı bitmedik yetimlerin haklarını yemekten Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para hırsıyla fakirlerin hakkı olan zekâtlara göz dikmekten Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para hırsı ve ikbal yüzünden din düşmanı kâfirlerle işbirliği yapmaktan Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para hırsı yüzünden halkın hukukunu çiğnemekten Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para için Şeriata ve fıkha aykırı işlerden, faizden, bey’ bi’l-bâtıldan, şüpheli ve bulaşık işlerden Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para kazanıp da kırkından, ellisinden sonra azmaktan, kudurmaktan Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, bol para kazanıp da Nemrud’a, Firavun’a benzemekten Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, paranın yol açtığı israftan, gösterişten, aşırı tüketimden, aşırı konfordan, şeytanî ve kâfirâne bir hayat tarzından, gururdan, kibirden Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, şu memlekette ve Âlem-i İslâm’da bunca fakir ve miskin mü’min kardeşim sürünürken, 150 bin Euroluk lüks ve süfyanî binitlere kurulmaktan Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, Kur’ân-ı Azimüşşan’da “Müsrifler (savurganlar) şeytanın kardeşleridir” buyuruyorsun. Para yüzünden Şeytanın kardeşi ve maskarası olmaktan Sana sığınırım.
-Ya Rabbi, para hırsı yüzünden âhireti, hesabı kitabı, Cennet ve Cehennemi unutmaktan Sana sığınırım.
Müslümanlar, Müslümanlar, Müslümanlar! Ayaklarınızı denk alın. Para hırsı çoğumuzu içi ateş dolu bir uçurumun kenarına getirmiştir. Ayağımız bir kaydı mı, ateşin içine yuvarlanırız. 10 Şubat 2005