Bundan yüz, yüz elli sene önce: Âli Paşa, Fuad Paşa, Nedim Paşa… Tunuslu Hayreddin Paşa, Ferit Paşa… Hangi Ferit Paşa?.. Canım, Avlonyalı Ferid Paşa… Said Paşa… Hangi Said Paşa?.. Eğinli Said Paşa… Damat Filan Paşa… Şu mâhut Dönme Paşa… Nesturî kökenli öteki mâlum Paşa… Memiş Paşa, Tosun Paşa, 28 Şubatzâde o Paşa, bu Paşa, şu Paşa… Paşalar… Paşa yukarı Paşa aşağı…

Paşa maşa temaşa…

Yakın tarihte, Kudüs’te Yahudilerin Ağlama Duvarı önünde başında kippasıyla ağlayan Türk Paşası…

Ah şu Paşalar!

28 Şubat zemherisinde Bakırköy savcılığına çağrılmıştım. Savcı bey, hakkımdaki şikayet dosyasını çıkartmıştı. Genelkurmay başlıklı bir kağıtta, M. Ş. Eygi’yi başında kırmızı bir külah olduğu halde gösteren fotoğraf hakkında tahkikat yapılmasını, neticenin Genelkurmay Başkanlığı’na ivedi olarak bildirilmesini istemekteydi. Yazının altında Yahudi bir Paşanın imzası vardı.

Yahudi Paşa, başımdaki serpuştan hayli rahatsız olmuşa benziyordu.

Bizim Paşalar, 28 Şubatın bin yıl süreceğini söylemişlerdi, dedikleri çıkmadı.

Şu anda sahnede kendilerine Paşa denmeyen Paşalarımız var. Şu Paşa, bu Paşa, o Paşa… Hepsi Paşa paşa…

Yüz elli sene, yüz sene, doksan sene önceki Paşalar, bugünkü Paşalar…

Bin yıl yaşasan yine cihan bu / Gerdiş bu, zemin bu, âsüman bu.

***

İyi olmadığı halde kendisine iyi diyen yalancıdır… Peki, iyi bir insan kendisine iyi derse ne olur? İyi bir insan kendisine iyi dediği anda, iyi olmaktan çıkar. Bir insanın iyi olabilmesi için kendisine iyi dememesi gerekir.

***

İyi insanlar nefslerini tebrie etmezler (aklamazlar).

***

Müslüman öğrenci yurdunda kalıyor:

İlmihalini bilmiyor, suçlu kimdir? Yurt idaresidir.

Osmanlıca bilmiyor ve öğrenmek de istemiyor. Suçlu kimdir? Yurt idarecileridir.

İstanbul ahlâkına, görgüsüne, nezaketine, terbiyesine sahip değil? Suçlu kimdir? Yurt idarecileridir.

Beş vakit namaz kılmıyor. Suçlu kimdir? Yurt idarecileridir.

***

Türkiye’nin iç barışı ve sosyal mutabakatı… Gündemin ilk beş maddesinden biri bu beş kelimedir. Bunlar olmazsa ülke ayakta duramaz.

***

Vatan haini azılı, azgın, eşkıya muhalifler, gemiyi batıracak, uçağı düşürecek çılgınlıklar ve aşırılıklar yapıyor. Böyle muhalefet olmaz. Ne kadar sert olursa olsun, muhalefet mutlaka olumlu olmalı, gemiye uçağa zarar vermemeli.

***

Faydalı bir kitabın gerçekten faydalı olması için şu şartlar gereklidir: (1) Gerçekten faydalı olacak… (2) Okunacak… (3) Mânâsı anlaşılacak… (4) İçindeki faydalı bilgiler hayata geçirilecek.

***

Bir eşek gördüm. İki tarafında iki küfe vardı, o küfelerde çok kıymetli kitaplar bulunuyordu.

***

Molla Kasım efendiye: Selam ve hürmetlerimi arz ederim efendim.

***

Hiçbir şeye yanmam, o reformcu münafığın Sünnî hoca geçinmesine yanarım.

***

Kendini bir şey sanan kişiye: Mağrur olma, âsiyab-ı dehr senin gibi nice taneyi öğütüp un ufak etmiştir.

***

Zart zurt eden birine: Doğrusu, sen çok zart zurt birisin. Ömrün zart zurtla geçiyor.

***

1930’lu Altın Yıllarda gazetecilik yapmak istemezdim. Sebebini anlamayacak ne var? Muhalif olduğum için bendenizi asarlardı.

***

Bravo bravo bravo!.. Şapka devrimi yaptılar, karşı çıkanları astılar; millî yazımızı yasakladılar, Latin yazısını aldılar ve Türkiye’yi Japonya’dan daha ileriye götürdüler. Bin kere bravo!

***

İngiltere 19’uncu asırda Müslümanlara çok zulm etti. Yirmi birinci asırda İslâm İngiltere’ye hakim olacak… Mukadderatın ne güzel intikamı. Ahsenü’l-intikam.

***

Kanaatli salih Müslüman peynir ekmek yemiş doymuş; kanaatsiz münafık herif kuzu dolması yemiş, doymamış.

***

Tevazuun ne büyük güç olduğunu bir anlayabilsen.

***

Dünyanın mihveri, Nasrüddin Hoca’nın eşeğinin ayaklarının bastığı yer olabilir ama senin bastığın yer olamaz, çünkü sen eşek değilsin.

***

Sünuhat nedir biliyor musun?

***

Spekülatif düşünce ile yüz sayfada zor anlatılabilen bir mesele, hadsî (intuitive) düşünce ile bir sayfada, hattâ bazen bir cümlede anlatılabilir.

***

Yüz hikemî beyit ezberle, mânâlarını iyi anlamış olmak ve hayata uygulamak şartıyla bilge olabilirsin.

***

Aklının yarısı apış arasında, diğer yarısı işkembesinde olan o zattan ne köy olur, ne kasaba.

***

Düşmanlarının ve karşıtlarının vasıflı, mürüvvetli, asil olmalarında senin için büyük yararlar vardır. Mürüvvetli bir düşman mürüvvetsiz dosttan yeğdir.

***

Tam bir saat konuştu, lügat paraladı… Söyledikleri bir incir çekirdeğini bile doldurmazdı.

***

Cahillerin en büyük fazileti susmak, çenelerini kapalı tutmaktır.

***

Sivrilikler yıldırımları çeker, açık çeneler belâları çeker.

***

En güzel Türkçe Fuzulî’nin Türkçesidir. Ona dönebilsek, ne güzel olur.

***

O kanuna referandum meferandum olamaz. Zorla, kanla, dipçikle, baskıyla, terörle, asarak, boğarak getirdiler. Gerekirse öyle gidecektir.

***

Bir ucuz kahramana: Sen davası uğrunda zindanlarda çile çekmek, kan kusmak nedir bilir misin? Bilmiyorsan çeneni kapat.

***

On üç yaşında gebe kalan kızların, uyuşturucu kurbanı küçük çocukların, bunca fite fesadın, fısk u fücurun, nifak ve şikakın, isyan ve tuğyanın, ahlâksızlığın rezaletin hesabını vermeyeceğinizi mi sanıyorsunuz?

***

Acele et acele et… Tepesine bir saika-i belâ düşmeden o Nemrud Restoran’a git ve adam başı beş yüz liralık şeddadî bir yemek ye de, öbür tarafa gözün açık gitmeyesin.

***

Müjde: İman edip salih ameller işleyip Hakkın rızasını kazananlara Cennet vaad edilmiştir.

15.04.2018