Politika Mafyası
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Mart 2019
Politikacılar içinde son derece temiz, namuslu, vatansever, şerefli kimseler yok mudur? Elbette vardır ve hangi partiden olursa olsunlar onlara saygı duyarız. Temiz ve namuslu politikacı eli öpülecek kimsedir.
Lakin bizde siyaset çok kirlenmiştir ve politika alanına son derece bulaşık, şâibeli, kirli, hiçbir ahlâk kuralı ile bağlı olmayan düşük ve tehlikeli adamlar da girmiştir. Bu millet, bu ülke, bu devlet ne çekiyorsa öncelikle onların kötülükleri, hıyanetleri, alçaklıkları yüzünden çekiyor.
Politika bizde en büyük rant kaynağı haline gelmiştir. şu listeyi her vatandaş zihnine iyice yerleştirsin: Kirli politikacı+kirli büyük bürokrat+Kirli büyük medyacı+Kirli iş adamı… İşte memleketi bugünkü perişan hale getiren dörtlü çete.
Bunlar sadece siyaseti pislemekle kalmamışlar, bütün temel müesseseleri sarsmışlar; ülkeyi, devleti, halkı ayakta tutan bütün değerleri bitirmişlerdir. Onların yüzündendir ki, bugün ülkemizde tek değer para olmuştur.
Cumhuriyet lafla, sloganla olmaz. Cumhuriyet fazilet rejimi demektir. Faziletin olmadığı yerde hakikî cumhuriyet aramak, kutup bölgesinde Hindistan cevizi ağacı aramak kadar abes bir şey olur.
Faziletsiz politikacı, ülkesi ve milleti için dış düşmanlardan daha büyük bir tehdit ve tehlike teşkil eder. Ulkeler, devletler, milletler dış düşmanların toplarıyla, bombalarıyla, saldırgan ordularıyla değil; içindeki hainler vasıtasıyla yıkılmaktadır. Bir memleketin, sağlıklı olması için içindeki kötüleri tasfiye etmesi, onlarla mücadele temesi, onları dışlaması gerekir. Aksi taktirde hastalık genişler, tahribat yaygınlaşır ve maazallah büyük bir çöküş ve yıkım olur. Tarih boyunca hiçbir ülke ve devlet, Sicilya mafyası gibi bir idareci sınıfla ileriye gitmemiştir.
Yeterli sayıda iyi, vasıflı, güçlü, üstün idareciye, politikacıya büyük bürokrata sahip olmayan bir ülkenin batması haktır.
Yıllardan beri esefle görüyoruz ki, kötüler bu memlekette iyi politikacılara hayat hakkı tanımıyor, onları hizmetten men ediyor.
Zavallı Adnan Kahveci. Ahlâklı, faziletli, ilkeli, yüksek karakterli bir politikacıydı. Milletvekili olduktan sonra ülkenin çeşitli vilayetlerinde üç bin köyü gezmiş, incelemiş, dert dinlemiş, çare ve çözüm aramıştır. Milletvekillerinin aylıklarına ve emekliliklerine zam yapılması için girişilen teşebbüse bütün gücüyle karşı çıkmış, teklif kanunlaştıktan sonra da mahkemeden karar çıkartarak o zamları almamıştır. Bu babayiğitliği yapan kaç kişi vardır? Halkın gözüne girmek için “Olmaz arkadaşlar, millet fakr u zaruret içinde kıvranırken biz vekillerin refah ve bolluk içinde yaşamamız doğru değildir…” edebiyatı yaparlar ve kanun çıkınca da zammı yan ceplerine atarlar…
Adnan Kahveci’nin “normal” bir trafik kazasına kurban gittiğine inanmıyorum.
Halen hayatta olan temiz ve şerefli bir politikacının, zulmü protesto ettiği için başına gelmedik kalmamıştır. Zindanlara atılmıştır, şimdi de “Sabıkalı ve sicillidir” bahanesiyle siyasetin dışına itilmek isteniyor.
Büyük partilerden birinde tecrübeli, kültürlü, memleketin dertlerini iyi bilen; memlekete, millete, devlete hizmet edebilecek vasıflı bir politikacı vardı. O şimdi milletvekili bile değildir. Cünkü, bulunduğu partinin lideri kendisini rakip gibi görmüş ve ekarte etmiştir.
Bu memleketin yüz kadar büyük derdi, hastalığı vardır ki, onlardan biri de siyasetin son derece pislenmiş olmasıdır. Bunun için de mutlaka anayasanın değiştirilmesi, siyasî partilerle ve seçimle ilgili köklü değişiklikler yapılması gerekir. Bizdeki düzen partileri birer aşiret, birer anonim şirket haline gelmiştir. Başlarına geçen lider, ne kadar başarısız olursa olsun, ne kadar pisliğe bulaşmış olursa olsun ölünceye kadar daima yerinde kalmaktadır. Böyle demokrasi olmaz. Rejim demokratik ise, siyasî partilerin de demokratikleşmesi gerekir.
İngiltere’de olduğu gibi, her birinden sadece bir milletvekili çıkacak dar bölge seçim sistemine gidilmelidir ki, vasıflı, güçlü ve temiz adaylar kazanıp Meclis’e girebilsinler.
Politikayı bir rant ve vurgun kaynağı olarak gören mafyacı zihniyet elbette ki, bu gibi köklü reformlara karşı çıkacaktır. Memleketin, devletin, halkın batması onlar için önemli değildir. Onlar sadece kendi ikballerini, kendi menfaatlerini, kendi batasıca saltanatlarını düşünürler.
Amerika’dan Kemal Derviş getirtildi ve ekonomiyi düzeltmek için işe başladı. Başladı da ne oldu? Adamcağızın ayağını kaydırmak için bir sürü, çoban kepeneğine bürünmüş kurt seferber oldu.
Türkiye’yi, Türkiye’deki devleti, Türkiye’nin halkını kurtarmak istiyorsak siyasî sistemi feda etmeye mecburuz. Devlet ile rejimi özdeş hale getirmek büyük ve vahim bir hatâdır.
Birkaç ay içinde iki büyük kriz yaşandı ve ülke neredeyse komaya giriyordu. Yoğun bakımda olan bu memlekette hâlâ yüzde on komisyon alan hâinler ve hırsızlar vardır. Ankara’da ve İstanbul’da çeteler, mafyalar çirkin icraatına devam ediyor.
Büyük medya bunların üzerine gidemez. Cünkü onlar da pisliğe bulaşmışlardır. Millet dönen dolaplardan, büyük vurgunlardan nasıl haberdar olacaktır? Doğruyu yazan gazeteciler işlerinden atıldı.
Büyük gazeteler ve televizyonlar sadece birer ticarî müessese değildir. Misyonları vardır, birtakım ahlâk prensiplerine ve değerlerine bağlı olmaları gerekir.
Öyle kodaman gazete müdürleri, sunucular var ki, ayda elli bin dolar maaş alıyor. Lüks bir binada on bindolar aylık kira ile oturan bir genel yayın müdürü olduğunu duydum. Yalılar, köşkler, villalar, kâşâneler… Lüks yatlar, zırhlı lüks limuzinler… Yahu bunlar gazeteci ve televizyoncu mu, yoksa Hint mihracesi mi? Bu adamların hepsi de halktan kopmuştur. İçlerinden birini sokakta, çarşıda, halkın içinde ve arasında göremezsiniz. Tramvay’da, otobüs’te, minibüste, banliyö treninde veya vapurunda bir büyük gazeteci gördünüz mü hiç? Bunların bazılarının milyonlarca dolarlık kirli ve haram komisyonlar aldığı söyleniyor.
Ceteciler, mafyacılar, kirli politikacılar, kirli medyacılar dikkatleri başka tarafa çekmek için gayret gösteriyor. Birtakım adamları kurtarmak için cehennemî ve şeytanî faaliyetler yapılıyor.Halk olup bitenleri gazetelerden ve televizyonlardan öğrenemiyor.
Maalesef İslâmcıların da bir kısmı düzenci ve düzenbaz olmuştur. Kutsal dinimizi ve dâvamızı âlet ve vasıta kılarak birtakım hâbis ve rezil kişiler ve zümreler büyük vurgunlar yapmaktadır.
Yine birtakım sahte milliyetçiler ve Türkçüler de, yüzde onculuk yapmakta, emanetlere hıyanet etmektedir.
Şu anda bu pisliklerin.. (devamını yazalım)