Pazar

Bir kısım Müslümanlar da pusulayı şaşırdılar; mübarek Ramazan ayında şenlikten şenliğe koşuyorlar. Haliç sahillerinde Belediye’ye ait bir büyük bir binada gece geç vakitlere kadar çalgı, türkü, açık saçık kadınlar eğlence gırla gidiyormuş. Bunların adı da Ramazan eğlenceleri…

Ramazan nedir?

– Allah rızası için oruç tutmak; aç ve susuz kalmak ayıdır.

– Orucun yanında namaz kılmak, zekât vermek, sadaka dağıtmak; Kur’ân okumak, Kur’ân dinlemek, zikr u tesbihatta bulunmak, dua etmek, günahlarının bağışlanması için Yüce Rabbimize yalvarmak zamanıdır.

– Günahlardan kaçınmak, eski günahlarına tevbe etmek mevsimidir.

– Hayatına, İslâmî ölçülere göre çeki düzen vermek, nefsini islah için çalışmak, takvalı olmak, nefs-i emmâresiyle cihad etmek ayıdır.

Eskiden padişahlık zamanında Şehzâdebaşı Direklerarasında fâsık ve fâcir takımı Ramazan eğlencelerine koşarmış. O zaman sinema minema yok; tiyatrolar, şarkıcılar, kantocular varmış.Müslüman kadınların sahneye çıkması, şarkıcılık, aktrislik yapması yasak olduğu için Ermeni, Yahudi, Rum kadınlar icra-yı luubiyat eylermiş.

Eski Ramazanların dinî tarafı daha belirginmiş. Ramazan ayında gündüzleyin açıkta yemek içmek yasakmış; lokantalarda kahvehanelerde servis yapılmazmış. Camiler beş vakit namazda dolarmış. Şehzadebaşı, Yerebatan gibi bazı camilerde ikindi namazından sonra sadece kadınlara vaaz verilirmiş. Hattâ, bir Ramazan’da Şehzadebaşı Camii’ndeki vaazdan çıkan bir İslâm kadınına sarkıntılık edildiği için padişah bütün Müslüman kadınların çarşaf giymelerini, peçe takmalarını emretmiş.

Nüfusu bir milyon civarında olan eski İstanbul’da dört yüz kadar tekke, dergâh, zâviye bulunuyormuş. Bilhassa Ramazan’da buralar dolar, bazı geceler zikir meclisleri ve halkaları olur, katılanlar cûş u hurûşa gelirmiş.

Eski Ramazanlarda iftar zamanı konakların kapıları herkese açık olurmuş. Alt katta halk tabakası için sofralar kurulur, üstteki katta yüksek tabakadan misafirler, davetliler ağırlanırmış.

Bundan yüz sene evvel İstanbul’da büyük medreseler, büyük tasavvuf ocakları varmış. Onlarda yetişen büyük ulema, büyük mürşidler ve şeyhler halkı uyarır, irşad edermiş. Ayasofya’da dört büyük kürsü bulunurmuş. Birinde meselâ Nakşibendî şeyhi Abdülhakim Arvasî hazretleri, diğerinde Mevlevî şeyhi Kayserili Ahmed Remzi Dede hazretleri vaaz edermiş..

Eski büyük şeyhlerin meşrebleri farklı olabilirmiş ama hepsi de Muhammedî hakikatın ışığında Yüce İslâm dinini ve Şeriatını anlatır, müjdeler ve uyarırmış.

Eskiden Sultan Abdülhamid zamanında Müslüman kadınlar sokaklarda, meydanlarda çok dolaşmazlar, hele gece vakitlerinde evlerinden dışarıya çıkmazlarmış. Kaç göç varmış; tramvaylarda, vapurlarda, trenlerde kadınların yerleri ayrıymış. İkindi namazından sonra ana caddelerde Müslüman hatunların dolaşması doğru bulunmaz, polis bu gibi kadınları nazikçe uyarırmış.

Eski Ramazanlarda bütün ülkeye, bütün İslâm mahallelerine dindarlık, huzur, sükûn, ruhaniyet, uhreviyet, salâh, ibadet, hayr u hasenat gelirmiş. Şehzadebaşı eğlenceleri gibi bozukluklar istisnâî imiş..

Şimdi 2002