Receb Şaban Derken…
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 08 Aralık 2018
Receb Şaban derken işte mübarek Ramazan da geliyor.
Ramazanda, hiç şüphe yok, şu bir takım aşırı reformcular yine eski teranelerini terennüm edecek.
İslâm’da teravih namazı yoktur… İmsak vakti güneş doğuncaya kadardır… Cumanın ön sünneti, son sünnetleri ve zuhr-i âhir namazı kılınmasın… Fıkha lüzum yoktur, herkes kendi kafasına göre Kur’andan öğrensin İslâmı…
Geçen sene biraz tavsamıştı,
verilecek mi?
Yatsı ve teravih namazı vakinde yine
, şenlikleri, etkinlikleri yapılacağından kimsenin şüphesi olmasın.
İstanbul’a mahsus bir durum:
Havalar sıcak ya, parkta binlerce iftar sofrası kuruluyor, yenilip içiliyordu. Civardaki yollar otomobil selleriyle tıkanıyordu.
Giden pişman, gitmeyen pişman…
Bu Ramazanda da,
, gündüz vakti lokantalarda, pastahanelerde, tatlıcılarda açıkça ve açıkta yenilip içilecek.
İslâm ve Şeriat düşmanı gazeteler ve tv’ler o biçim dinî yayınlar yapacak.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılmayacak. Zekatlar Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplanacak.
Ramazanda namaza başlayanlar bayramdan sonra terk edecek.
Geçen sene
imamları tehdit ederek
Bakalım bu sene ne marifetler yapacaklar.
Ramazanda suçlar, cinayetler biraz azalacak, bayramdan sonra eski hamam eski tas yine çoğalacak.
Ramazanda Müslümanlar yine param parça, bölük pörçük, Ümmetsiz, İmamsız, başıboş, kaos ve anarşi içinde olacaklar.
bütün dehşetiyle hüküm sürecek.
Ramazanda bütün Müslümanlara, bilhassa gençlere ve çocuklara
seferberliği başlatılmayacak.
Ramazan akşamlarında daha da artacak.
İslâmî kesimin en az yirmi beş lideri ve hocası bir araya gelip ittihad ve Ümmet birliği konusunda konuşmayacak.
Birileri
yapacak ama
Bol bol Ramazan edebiyatı yapılacak, kardeşlik, temizlik nutukları atılacak.
Bayram öncesi milyonlarca vatandaş İstanbulu terk edip yazlıklara, tatil mekânlarına gidecek. Yollarda uzun kuyruklar… Üç saatte gidilecek yere sekiz saatte gitmek… Kazalar, facialar… Oh ne eğlendik ne eğlendik…
İftarlarda parası olanlar israf edip tıkınacak.
Yahu bu ne biçim oruç ve perhizdir!
Belediyelerin iftar çadırlarının kapılarındaki yaftalara
yazılacak.
Lüks içkili fuhuşlu otelin bir tarafında zengin Müslümanlar alaturka çalgıların ve muganniyelerin eşliğinde Şeddadî yemekler yerken, diğer bir salonda masonik ziyafetler verilecek.
Milyonlarca vatandaş manevi arayışlar içinde olacak ama aradıklarını bulamayacak.
Yoooo!…
Ramazanda Kur’ana, Sünnete, Şeriata ve İslâm ahlâkına uygun oruç tutan, namaz kılanlar feyiz alacak. Allah rızası için paylaşanlar, infak edenler, onlar da kârlı çıkacak.
Ramazanı fırsat bilip kendilerini ıslah edenler.
Çocuklarını iyi Müslüman olarak yetiştirenler.
Kur’anın emir ve yasaklarına riayet edenler… Peygamberin
Sünnetini tutup, yolundan gidenler.
Lisan afetlerinden kaçınanlar.
Haram yemeyenler.
Bırakın haram yemeyi, şüphelilerden uzak duranlar.
Mütevazı olanlar.
Dünya vazifelerini yapmakla birlikte âhirete dönük olanlar.
Ezan kutsaldır… Ezan İslâm’ın ve Müslümanların bayrağıdır… Kalbinde iman olan Ezanı sever, ona saygı gösterir… Ezanı tahkir eden kâfir olur.
Ezan başka şeydir, hoparlör başka şey… Ezanın hoparlörle okunmasını istememek yahut yüksek sesli hoparlörleri tenkit etmek, ezana karşı olmak değildir.
denilen bir ilim vardır, buna göre, hoparlörleri sonuna kadar açarak avaz avaz ezan okumak ezana zarar verir,
Ezana saygısızlık olur.
Dünyanın en birinci müezzini, aşırı derecede yüksek sesli hoparlörle ezan okursa, o ezan güzelliğini yitirir. Bed sesli kimselerin devamlı ezan okumasına mâni olmak gerekir.
Hz. Ömer,
buyurmuşlardır. Ezan hançereden değil, yürekten okunmalıdır.
Ezan elbette
gerekir. İyi ve güzel okunan ezan-ı Muhammedî Müslüman olmayanlara bile zevk verir, ruhlarını ihtizaza=titreşime getirir.
ve sonra nasipsiz oldukları için yorganı başlarına çeker uyur. Ezandan değil,
Camilerde öyle güzel ezanlar okunmalıdır ki, bunların duyan turistlerin bazısı imana gelmelidir. Güzel okunan ezan insana Allah’ı, Kur’ân’ı, İslâm’ı, Resulullahı, âhireti hatırlatır.
hiçbir olgun ve medenî Müslümana yakışmaz.
Sabah namazında camide sadece on iki kişilik küçük bir cemaat var. İmam efendinin önünde sâbit bir mikrofon…
Allah herkese güzel ses vermemiştir. Güzel sesli olmak ilahî bir mevhibedir. Ümmet-i Muhammedin, güzel sesli dindar çocuklarını ve gençlerini vasıflı müezzinler olarak yetiştirmek için tezelden bir
kurulması gerekir.
Bed sesli birine:
Cevap:
Dünyanın en büyük ses san’atkârına Allah hidayet verdi ve Müslüman oldu… Altı ay kadar ezan dersleri aldı… Sonra İstanbul’a geldi, bir pazar günü öğle ezanını Sultanahmet camiinde o okuyacak… Camide ve civarında birkaç yüz bin kişi var; milyonlarca insan da tv’den dinliyor… Allahu Ekber diye okumaya başladı, zemin ü âsüman titriyor… Yüreklerde ulvî heyecanlar… Gözlerde nem…
çok haklı olarak kınıyor ve protesto ediyorum.
bendenizi bir Müslüman olarak çok üzüyor.
Geçen sene
gitmiştim, sonuna kadar açılmış hoparlörleri eko yapacak şekilde ayarlanmıştı.
İslâm dini dünyaya ve insana en uygun medeniyettir. İslâm medeniyetinde cami imamları namaz kıldırma memurları değildir.
Ezanlar güzel sesle, aşkla, şevkle okunmalıdır.
Sesi güzel olmayanların hoparlörsüz ezan okumaları gerekir.
Gafillerin uyuduğu seher vaktinde hoparlörü sonuna kadar açmak ve güzel olmayan bir sesle, civar binalardaki camları zangır zangır titreterek ezan okumak dindarlık değildir.
Konuyla ilgisi yok ama
çok ayıptır. Bir kere
Cumanın farzı kılındıktan sonra, cemaatin bir kısmı sünnet ve zuhr-i âhir kılarken cami içinde ciyak ciyak avaz avaz yırtınırcasına
diye bağırmak İslâma, camiye, namaza, cemaate saygısızlıktır.
Hoparlör fetişizminden son derece şikayetçiyim.
Ah güzel ezanlar!.. Ah, vasıflı ve medenî müezzinler!.. Ah, Ezan-ı Muhammedî!..
Ah, gönüllerdeki pasları silen ezan… Ah, gönülleri paslandıran madenî sesli berbat ve rezil hoparlörler…
17.06.2014