Çocuğun babası Musevî, annesi Sabataycı, yâni o da Musevî. Nüfus kâğıdına Musevî yazılıyor. Lakin Hahambaşılık onu Musevî olarak kabul etmiyor. Bu bir haksızlıktır.

Bugün ülkemizde resmen Musevî olmak isteyen bazı Sabataycılar vardır. Fakat dertlerini kimseye anlatamamaktadırlar. Türkiye Hahambaşılığı gibi İsrail’deki yüksek din otoriteleri de onları Yahudi ve Musevî olarak kabul etmemekte inat etmektedirler. Bunlar Türk mahkemelerine müracaat ederek, “Bizim hüviyet cüzdanlarımızda Müslüman olduğumuz yazılıdır ama aslında Yahudi ve Museviyiz. İzmirli haham ve mesih Sabatay Sevi’nin (1626-1676) mezhebine ve tarikine mensubuz, binaenaleyh nüfus kütüğüne Musevî olarak yazılmamızı istiyoruz” deseler ve bu talepleri kabul edilse, hüviyet cüzdanları değiştirilse bile Hahambaşılık bunu yine kabul etmemektedir.

Kırımlı Karayları, Habeşistanlı bir kısım zencileri bile Yahudi ve Musevî olarak kabul eden İsrail, Sabataycıları niçin bağrına basmıyor acaba?

Bütün Yahudiler dindar mıdır? Kesinlikle değildir. Marksist, ateist, dinsiz Yahudi çoktur. Onlar Yahudi sayılıyor da, Sabataycılar niçin sayılmıyor?

İşin içinde çok incelikler var. Türkiye Sabataycıları, zâhiren Türk ve Müslüman görünerek ülkenin en güçlü lobisi haline gelmişler, büyük bir nüfuz ve tesire sahip olmuşlardır. Büyük medyanın yüzde kırkı onların kontrolundadır. Önemli bir bakanlık kadroları Sabataycılarla doludur. Hattâ şu anda bakan bey de Sabataycıdır. Sabataycıların Türkiye’de gizli ve esrarlı bir saltanatı mevcuttur. İşte, hem İsrail makamları, hem de Türkiye Hahambaşılığı bu sebepten, bu kardeşlerinin açığa çıkmasını istemiyor.

Son iki senedir Sabataycıların güçleri bir kat daha artmıştır. İçlerinden bazıları İslâmî hareketin, bazı büyük cemaatlerin içlerine sızmışlardır. Hakikî hüviyetleri meydana çıktığı takdirde durumlarının sarsılacağı muhakkaktır. İşte bu yüzden İsrail’in ve Museviliğin yüksek otoriteleri onları resmen Yahudi ve Musevî olarak kabul etmemektedir.

Peki Türkiye Müslümanları bu durumda ne yapsınlar? Bir kısım Sabataycılar İslâm’a ve Müslümanlara cephe almıştır. Hele bir köşe yazarı var ki, dine ve dindarlara karşı kaleme aldığı yazıları zehir zemberektir. Be adam, sen Müslüman değilsin, onların dinine ne karışıyorsun? Biz Sabataycılar hakkında, lehte veya aleyhte bir hüküm vermeksizin yazı yazınca kabahat oluyor da, Sabataycı İslâm’a ve Müslümanlara ateş püskürürken niçin olmuyor?

Sabataycılar üç yüz küsur yıldan beri Türkiye’de, bizim içimizde ve aramızda iki kimlikli olarak yaşıyorlar. Artık buna bir son vermek gerekir. Bu memlekette yirmi altı bin Yahudi vardır ve onlar dindar Müslümanlardan daha hür, daha güvenli, daha serbest olarak yaşamaktadırlar. Laiklik adına hiçbir şahıs ve makam çıkıp da onlara, “Sinagoglarınızda bundan böyle ibadetlerinizi İbranî lisanıyla değil, Türk dili ile yapacaksınız” dememektedir. Devlet Yahudilerin din ve cemaat işlerine karışmamaktadır. Yahudi vatandaşlarımız içinde Karun kadar zenginler vardır. Hattâ bunlardan biri, İslâmî bir cemaate iki milyon dolar yardım yapmış, onun karşılığında Rusya Federasyonunda ve Türkistan ülkelerinde işler alarak iki yüz milyon dolar kazanmıştır.

Sabataycı vatandaşlarımızın, aslî Yahudi-Musevî kimliklerini kazanmaları onlara bir şey kaybettirmez, aksine lehlerine bile olur. Çünkü bu zaman Yahudiye itibar zamanıdır. Ancak, ülke halkının çoğunluğunun bağlı olduğu İslâm’a karşı savaşmaktan vaz geçmesi gerekir bazı Sabataycıların.

Benim zaman zaman tazeleyip gündeme getirdiğim bu konunun işlenmesi bazılarını tedirgin ediyor. Basın hürriyeti vardır. Herkes fikrini söyleyebilir. Antisemitizm yapmıyorum. Ahlâka ve hukuka aykırı bir davranışım ve fiilim yoktur. Niçin tedirgin oluyorlar? Asıl hüviyetlerinin meydana çıkmasından mı korkuyorlar. Bu onların problemidir.

Yolsuzluklar Ansiklopedisi

Medya hepsini anlatmıyor. Türkiye’deki soygunların, vurgunların, talanların, hortumlamaların, büyük hırsızlıkların hepsini birden alfabetik sırayla veya sistematik bir şekilde yazacak geniş bir “Yolsuzluklar ve Namussuzluklar Ansiklopedisi” hazırlanıp yayınlanmalıdır.

Meselâ bizdeki tefecilik işleri hakkında geniş bilgisi olan kaç vatandaş vardır? Bu öyle bir sektördür ki, milyarlarca dolarlık bir hacmi vardır. Ülkemizin büyük tefecilerinden bir Musevî Bursa’da esrarlı bir cinayete kurban gitmişti. Tahkikat mahkikat, bir netice çıkmadı. Ankara’da da büyük bir tefeci öldürüldü. Adam vurulur vurulmaz, polisten ve savcıdan önce birtakım adamlar gidip maktulun yazıhanesini talan ettiler, kasasını açıp önemli defterleri ve evrakı götürdüler.

Devlet bankaları nasıl soyuluyor? Yayınlanmasını istediğim ansiklopedide bu konu da geniş şekilde, uzmanları tarafından beyan edilmelidir?

Türkiye, uluslararası andlaşmalara imza koyarak fuhuş yaptırtmayacağını, kadın sattırmayacağını resmen kabul etmiştir. Buna rağmen ülkemizde kanunların ve nizamların himayesinde fuhuş yaptırılmakta; hayat kadınlarına, üzerlerinde resmî T.C. anteti bulunan vesikaları verilmektedir. Bu da yazılmalıdır.

Devlet bütçesi, belediye bütçeleri nasıl hortumlanıyor? Bunun çeşitli teknikleri nelerdir?

Bazı resmî dairelerde iş sahibi vatandaşlardan nasıl haraç alınıyor?

Aylık geliri 150 milyon lira olan bir adam, beş on sene içinde nasıl mülti-milyarder oluyor?

Saçı bitmedik yetimlerin, gözü yaşlı dulların, kimsesiz ihtiyarların haklarını kimler, nasıl yiyorlar?

En büyük iş sektörü olan uyuşturucu ticareti ve trafiği nasıl yürüyor? Bu işin içinde kimler vardır?

On binlerce tarihî camideki antika halı, kilim, şamdan, levha ve diğer eşya nasıl yağma edilmiştir? Bu yağmacıların kodamanları kimlerdir? 16 Mart 1999