Pazartesi1. Bazı militan ve fanatik Sabataycılar niçin İslâm ve Müslüman düşmanlığı yapıyor?

Cevap: Bu memlekette İslâm’a ve Müslümanlara asla düşman olmaması gereken bir zümre varsa onlar da Sabataycılardır. Çünkü onların ataları İspanya’dan kovulduğu zaman Osmanlı Devleti onlara kucak açmış; güven, huzur, hürriyet içinde yaşayabilecekleri bir ortam temin etmiştir. Onlar varlıklarını Müslümanlara borçludur. Kimliklerini Müslümanların engin toleransı sayesinde korumuşlardır. Bu ülkede zengin olmuşlar, refaha kavuşmuşlar, güç kazanmışlardır. Müslümanlar onların velinimetidir. Hal böyleyken sahte bir laiklik, Atatürkçülük, batıcılık perdesi ve paravanası ardında İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlık etmeleri, Türkiye’nin çoğunluğunu sömürge yerlisi gibi görmeleri esef verici bir haldir. Militan Sabataycılardaki bu halin büyük psikiyatr uzmanlar, büyük düşünürler tarafından incelenmesi, tahlil edilmesi gerekir.

2. Bazı militan Sabataycılar niçin laikliği âlet ve kalkan olarak kullanıyor?

Cevap: İlkokul tahsilli bir kimse bile laikliğin, “Devletin din işlerine dinin de devlet işlerine karışmaması” demek olduğunu bilir. Bizde böyle bir laiklik var mıdır? Kesinlikle yoktur. Türkiye’de devlet, daha doğrusu rejim dine alabildiğine karışmakta, dini tahakküm ve kontrol altında tutmaktadır. Kabinede, din işlerinden sorumlu bir devlet bakanı bulunmaktadır. Devletin, genel müdürlük seviyesinde bir Diyanet İşleri Başkanlığı vardır. Devletin yetmiş binden fazla camii, yüz binden fazla müftüsü, imamı, müezzini, din hocası, vaizi bulunmaktadır. Bütün bu din görevlileri devlet memuru statüsündedir. Devlet bütçesinden maaş almaktadırlar. Emekliliklerini de devlet vermektedir. Devletin beş yüzden fazla İmam-Hatip okulu bulunuyor, on yedi adet de resmî İlahiyat Fakültesi çalışıyor. Bütün devlet okullarında mecburî din dersi okutulmaktadır. Böyle bir rejime laik diyebilen insanın aklından şüphe etmek gerekir. Ancak din ile böylesine sıkı münasebetleri olan bu sistem İslâm dinini kontrol altında tutmakta, Müslüman vatandaşlarına baskı uygulamaktadır. İşte birtakım militan Sabataycılar laikliğin değil, bu baskıcı “Devlet dini” sisteminin taraftarıdır. Çünkü bu yolla Müslümanların din, inanç, inandığı gibi yaşamak hakları kısıtlanmakta, kimlikleri erozyona uğratılmaktadır.

3. Sabataycıların yapması gereken nedir?

Cevap: Şayet onlar iddia ettikleri gibi medenî, ileri, kültürlü, vicdanlı vatandaşlarsa İslâm’ın ve Müslümanlığın karşısında değil, yanında olmaları gerekir. Okullara ve fakültelere alınmayan dindar Müslüman kız öğrencilerin haklarını korumaları gerekir. Böyle bir işi yapmak için Müslüman olmak gerekmez. Aydın ve gerçekten medenî gazetecilerimizden olan Gülay Göktürk hanımefendi, ateist olduğunu açıkça söylemekte, lakin başörtüsü ve diğer hususlarda Müslümanları desteklemektedir. Sabataycılar da pekâlâ onun gibi hareket edebilirler.

4. Bir vatandaşın iki kimlikli olmaya hakkı yok mudur?

Cevap: Bir noktadan elbette vardır. Memleketimizde yaşayan herkes Türkiye vatandaşıdır, Türktür ama altmış kadar alt-kimlik bulunmaktadır. Bunların yirmi kadarı Kafkasya, yirmi kadarı Rumeli, yirmisi de çeşitli coğrafyalara ve kavimlere mensubiyetten ileri gelmektedir. Bazılarını sayayım: Gürcü, Çerkes, Abhaz, Karaçay, Balkar, Çeçen, İnguş, Dağlı, Avar, Nogay, Boşnak, Arnavut, Pomak, Hırvat, Ulah, Tatar… vs… Bu mozayik içinde Sabataycıların apayrı bir özelliği vardır. Çünkü onlarda Sabataycılık bir alt-kimlik değil, asıl ve hakikî kimliktir. Kendi ırklarını, kökenlerini, dinlerini gizlemekte, Türk ve Müslüman gibi görünmektedirler ama böyle değildirler. Hepsi Sabataycılığın dindar üyesi olmasa bile, o cemaatin gizli sinagogları, hazan denilen hahamları, özel ibadet şekilleri bulunmaktadır. Böyle bir durumda iki büyük sakınca vardır: Birincisi, Müslüman olmadıkları halde Müslüman görünmeleri. İkincisi, içlerinden bazı militanların ve fanatiklerin İslâm’a ve Müslümanlara saldırmaları. Bu durum böyle devam edemez.

5. İslâm’a ve Müslümanlara nasıl saldırıyorlar?

Cevap: Tabiî ki, doğrudan doğruya değil. Laikliği, Atatürkçülüğü, demokrasiyi, cumhuriyeti, batı medeniyetini kullanıyorlar. Sanki Cumhuriyet ve medeniyet onların babalarının malıymış gibi. Militan Sabataycıların zorba, zorlayıcı, dayatmacı, dediğim dedik bir zihniyetleri var. Tartışmaya, müzakereye açık değiller. Siyasî, kültürel, sosyal yapıya sanki ipotek koymuşlardır. Her değişimin karşısına çıkıyorlar. İslâm’ı irtica, Müslümanları gerici olarak görüyorlar.

6. Sabataycıların gizli kalmaya hakları yok mudur?

Cevap: Elbette vardır. Lakin benim de, Müslümanların da onları açıklamaya, incelemeye, üzerlerine projektör tutmaya hakkımız vardır.

7. Sabatacılar konusunda araştırma yapmak, onların iki kimlikli bir cemaat olduğunu söylemek bir bakıma antisemitizm yapmak olmuyor mu?

Cevap: Kesinlikle olmaz. Bizim konumuz onların gizli, iki kimlikli bir cemaat oluşudur. Bir de, hepsi için değil ama içlerindeki militan İslâm ve Müslüman düşmanlarına dikkat çekmek istiyoruz. Bu da antisemitizm değildir. Onlar bizim dinimize, bize saldırırken suç olmuyor da, biz onları deşifre etmek istediğimiz zaman mı suç olacak?

8. Sabataycılardan ne istiyorsunuz?

Cevap: İslâm’a ve Müslümanlara yaptıkları saldırıları durdurmalarını; çoğunluğu teşkil eden Müslümanlarla barışıp uzlaşmalarını ve onların temel hak ve hürriyetlerini desteklemelerini istiyoruz. Militan olmayan Sabataycıların, militan Sabataycılara baskı yapmalarını ve onları fanatikçe hareketlerden vaz geçirmelerini istiyoruz.

9. Sabataycı cemaat bugünkü durumdan yani kendilerinin gündeme gelmiş olmasından son derece rahatsızlar…

Cevap: Olabilir. Biz Müslümanlar da, bir takım militan ve fanatik Sabataycıların hücumlarına, hakaretlerine, düşmanlıklarına hedef olmaktan dolayı uzun yıllardan beri son derece tedirgin ve rahatsız bulunuyoruz. Men dakka dukka, etme bulma dünyası.

10. Sabataycıların bu memlekette huzur, güven, refah içinde yaşamaya hakkı yok mudur?

Cevap: Olmaz olur mu? Zaten böyle yaşıyorlar. Aynı şeyleri ve hakları bize de, yani Müslüman çoğunluğa da tanımalarını istiyoruz. Bizim kendi ülkemizde korkusuzca, güven ve huzur içinde yaşamaya hakkımız yok mu?

11. Siz “Müslümanlar” diyorsunuz, bir “Ümmet” zihniyetine sahipsiniz, bu devirde, laik Türkiye’de böyle bir zihniyet ve lisan uygun mudur?

Cevap: Niçin uygun olmasın? Sabataycılık, asıl gerçek tarafıyla dinî bir kimlik değil midir? Onların bir kısmı Sabataycılığın bu dinî tarafından kopmuş olsalar bile diğer bir kısmı gizli sinagoglara gitmekte, kendi hahamlarının okudukları İbrani ve Ladino lisanıyla dua ve ilahiler dinlemektedir. Niçin, medenî nikahı yeterli görmüyor ve kendi dinlerine uygun nikahlar kayıyorlar? Niçin Müslümanlarla evlenmiyorlar? Niçin Sabatay Sevi’nin “Benzeme, benzet” prensibini hayata uyguluyorlar?

11. Fazla abartmıyor musunuz?

Cevap: Az bile yazıyorum. Birkaç yıl önce Avrupa’da “Son Dönmeler” adıyla dokümanter bir film çevrildi. Şu anda bunun kopyalarını kimseye satmıyorlar. Bu film ele geçirilir ve bir televizyon kanalında oynatılırsa iddialarımın ve dediklerimin gerçek olduğu iyice anlaşılacaktır. Bazı Sabataycıların acındırıcı tiyatrolarına peşinen kanıvermemek gerekir. Mâlum… Takiyye meselesi. 10 Ekim 2000