Sabataycılıkla İlgili Sorular
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Cumartesi
– Ne münasebet! Elbette Selanikli Müslümanlar ve Türkler de vardır. Ancak, 1912’de Selanik elimizden çıkmadan önce o şehrimizdeki Yahudi ve Sabataycı nüfusu Müslümanlardan daha fazlaydı.
-Lozan andlaşmasının mübadele (nüfus değiş tokuşu) maddesi gereğince Yunanistan’daki Türkler,Türkiye’ye; Anadolu ve Trakya’daki Rumlar da (İstanbul Rumları hariç) Yunanistan’a gönderildi. Selanik’teki Sabataycılar bu mübadele esnasında Türkiye’ye gelmişlerdir.
-Etmemişlerdir. Hattâ Yunan meclisine ve hükümetine dilekçe vererek, “Biz Türk ve Müslüman değiliz, Yahudi ve Musevîyiz, bizi mübadeleden hariç tutun” demişlerse de istekleri kabul edilmemiştir.
-Rumlardan boşalan büyük şehirlere, küçük şehirlere, köylere yerleştirilmiştir. Onların sadece İstanbul ve İzmir’e yerleştirilmiş olduklarını sananlar yanılıyor.
-Etmiyor. Hahambaşılığın bu konuda resmî bir yazısı vardır.
-Etmiyor. Bu konuda Diyanet’e bir dilekçe verilmiş; “İslâm tarikatları içinde Sabataycılık adında bir tarikat yoktur” mealinde cevap alınmıştır.
-İki dinî kimlikleri vardır.Zâhirde Müslüman görünürler, gerçekte ise bir Yahudi tarikati olan SabataySevi dinine mensupturlar.
– Vardır. Meselâ İstanbul’da Etiler’de Alkent’te büyük bir binanın altı Sabataycı sinagogu olarak kullanılmaktadır. İstanbul’un başka yerlerinde Türkiye’nin başka şehirlerinde de Sabataycı mâbetler vardır.
-Eskiden gömmüyorlardı. Zamanımızda ise genellikle İstanbul’daki Zincirlikuyu kabristanına defn ediyorlar.Üsküdar’da Bülbülderesi’ndeki mezarlık yakın zamanlara kadar onların özel mezarlığı idi.
-Vardır. Üç büyük aileye ayrılırlar: Karakaşlar,Kapancılar, Yakubîler. Aralarında uyum yoktur.
-Değildir. Militan ve fanatik Sabataycılar vardır. Sabataycılık kimliğini yitirmiş olanları da mevcuttur. Ancak hepsi de çağdaş, lâik ve “irtica” karşıtıdır.
-Sızmıştır. En güçlü oldukları Dışişleri Bakanlığı’dır. Medyada, üniversitelerde, yüksek finansta ve daha birçok temel müessesede büyük ağırlıkları vardır.
-Sabataycılar sanılandan çok daha güçlüdür. Yalçın Küçük “Tekelistan” adlı eserinde (İkinci baskısını okuyunuz) aynı şeyleri söylüyor. Sabataycıları ve Sabataycı hareketi bilmeden son yüz yıllık tarihimizi anlamanın imkân ve ihtimali yoktur.
-Bu itirazlara tavşanlar bile güler. Sabataycılığın esaslarından biri taqiyye, yani saklanmak ve gizlenmektir. Sabataycılıkla ilgili ciddî araştırma kitaplarını, ansiklopedi maddelerini okuyup, onların iki kimliğinin olduğunu, asıl kimliklerinin Yahudilik olduğunu anlarsınız.
– Farz edelim ki, onların böyle bir hakkı vardır; bizim de gerçeği öğrenmek hakkımız yok mudur? Gizli ve esrarlı bir cemaat kendini zâhiren Müslüman gösteriyor, fakat bâtınen Yahudidir, benim bir Müslüman olarak onların içyüzünü öğrenmek hakkım yok mudur?
– O cemaate mensup büyük bir medya patronu veya babası şu anda uzun bir müddetten beri cezaevindedir.
-İsim veremiyeceğim ama bir kısmının kirli işlere bulaştıkları biliniyor. Sabataycı cemaate ait büyük bir eğitim vakfında bir yığın dolap dönmüştür. Daha nice dosyalar, rivayetler vardır.
– Bütün Sabataycıları kasdetmiyorum ama onların militan ve fanatik bir zümresi Türkiye’yi kontrol ve idare etmek istiyor. Sabataycıların siyasetin, medyanın, sosyal ve kültürel yapının çürümesinde büyük tesirleri vardır. Ülkemizi kasıp kavuran din-siyasî rejim kavgası onların eseridir. İrtica tehdit ve tehlikesi efsanesinin mimarları da genellikle onlardır.
-Hayır! Onların üstünlükleri, halkımızın ve aydınlarımızın gafletinden, uyutulmuş ve afyonlanmış olmasından ileri geliyor.
-İslâmî hareketi ve siyasal İslâm’ı manipüle ediyorlar.İslâmî hareketin, Müslümanların dejenere olması için sinsice çalışıyorlar.
– İlmî araştırmalar yapmak, tarihî belgelerin ve sahih (doğru) bilgilerin ışığında konuyu gündeme getirmektir.Yıllardan beri islâmî kesimin kodamanlarına bir “Türkiye Yahudilerini ve Sabataycıları İnceleme Enstitüsü” kurmaları için çağrıda bulunuyorum. Hiç ilgilenen olmadı. Benim gayem düşmanlık ve antisemitizm yapmak değil, gizli ve esrarlı bir konuyu gündeme getirmektir.
-Olabilir, İslâm’ın kapısı herkese açıktır. Ancak, bir Müslümanın İslâm dini, Şeriat, Müslümanlar aleyhinde konuşmaması, faaliyet göstermemesi gerekir. İşin zor tarafı şudur: Sabataycılar zaten Müslüman olduklarını iddia ediyorlar. Lâkin bu iddianın gerçeği yansıtmadığını biliyoruz. İçlerinden, gerçekten Müslüman olmak isteyen biri çıkarsa, isbat külfeti ona aittir.
-O kitabım, Sabataycılıkla ilgili bazı fıkraların (köşeyazılarının) bir araya getirilmesinden meydana gelmiştir. İlmî bir araştırma olduğunu iddia etmiyorum. Bir takım bilgiler veriliyor, iddialarda bulunuluyor, konu gündeme getiriliyor. Arzu eden bu konuda ilmî araştırma yapsın, yayınlasın.Her kitabın ilmî araştırma olması gerekmez. Kitabım ilmî araştırma değildir ama içindeki bilgiler, iddialar çok önemlidir. 27 Ocak 2002