Sağlıklı Sistem
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Ocak 2019
Salı
Biz Türkiyeliler için çok önemli üç konu var: Sağlıklı devlet, sağlıklı toplum, sağlıklı ülke.
Sağlıklı devlet derken, rejimi, düzeni, sistemi kastediyorum.Aslında devlet ayrıdır, bunlar ayrıdır. Devletle düzeni ve sistemi özdeşleştirmek demokratik zihniyete, hikmete (bilgeliğe) yakışmaz. Kadim felsefe tabirleriyle devlet cevherdir, sistem âraz. Bir misal vereyim: Elma cevherdir, onun büyük, küçük, taze, bayat, kırmızı, yeşil, tatlı, ekşi olması ârazdır. Diğer bir örnek:Devlet bir sürahi ise, içindeki sıvı düzen veya sistemdir. Sarı yahut kırmızı yahut yeşil bir sıvı olabilir… Acı veya tatlı olabilir…Sağlığa yararlı veya zararlı olabilir…
Bendeniz, devletimi herzaman tutmuş, korumuş bir insanım. Şikâyetlerim devletten değil, sistemdendir.
Resmî ideolojili bir sistemdir. Resmî ideoloji devletin, Millet Meclisi’nin, millî iradenin, hukukun, evrensel insan haklarının üzerindedir. Bu ideolojinin Mustafa Kemal Atatürk’le, isminden başka hiçbir alâkası yoktur. Pembeler ve kendilerine benzettikleri zümreler Atatürk’ü kullanıyorlar. Nice solcu, ateist, lâik, çağdaş, İslâm karşıtı düşünür ve yazar, bugünkü Kemalizm ideolojisinin Atatürkle ilgisi olmadığını açıkça yazmıştır.
Sistemin ikinci özelliği “Devlet Dini” sistemi oluşudur. Bizdeki lâiklik, edebiyattan ibarettir. Bir devletin, genel müdürlük seviyesinde resmî Diyanet İşleri Başkanlığı olacak, yetmiş altı bin camisi olacak, beş yüzden fazla imam-hatip okulu olacak, iki düzineye yakın İslâm İlâhiyat Fakültesi olacak, devlet bütçesinden maaş alan yüz binden fazla müftüsü, vaizi, imamı, müezzini, din hocası olacak ve sonra o lâik olacak. Böyle lâiklik olur mu?
Peki, bu sistem, bu düzen sağlıklı, dengeli bir düzen midir? Türkiye’nin bugünkü durumuna bakınız:
-Ortadoğu’nun Japonya’sı olabilecek ülkemiz kötü idare tarafından çökertilmiş, geri bırakılmıştır.
-250 milyar dolardan fazla iç ve dış borca batırılmıştır. Devlet bunların faizlerini ödemekte zorlanıyor.
-Bir zamanlar tahıl ambarı olan ülkemiz şu anda kendi halkına yetecek buğdayı üretemiyor.
-Hayvancılığa müsait arazimizde doğru dürüst başarılı hayvancılık yapılamıyor.
-Kokuşma almış yürümüştür; rüşvet, hortumlama, devlet ve belediye bütçelerini israf etme, ihalelere fesat karıştırma ve daha neler neler… Borcumuz gırtlağa kadar ama 200 milyar dolar kara, haram, kirli para olduğu söyleniyor.
-Bir, kalkınma ve sanayi hamlesine bizden sonra başlayan imkansız Güney Kore’ye bakınız, bir de bize.
-Eğitim sistemimiz ve üniversitelerimiz çağ seviyesinin ve dünya standartlarının çok gerisindedir. 80 yıldan beri Türkiye üniversiteleri ülkeye bir tek Nobel veya ayarı ödül kazandıramamışlardır.
-Halk, Türk Kürt, SünnîAlevî, ilerici gerici, sağcı solcu, dinci lâik, çağdaş tutucu şeklinde, birbirine düşman kesim ve kutuplara ayrılmıştır. Bu işin kasıtlı olarak yapıldığına dair de ortada hayli delil ve karine bulunmaktadır.
-Dünyanın bütün ileri, iyi idare edilen kalkınmış ülkelerinde demiryolu sistemi uçaklarla rekabet edebiliyor. İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da, Japonya’da saatte 250 km. hız yapan hızlı trenler var. Bizde ise, demiryolu sistemi utanç verici bir gerilik ve çağdışılık arz ediyor.
-Yakın tarihimizde kasıtlı olarak sürdürülen, müzmin ve yüksek enflasyon dolayısıyla ülke servetinin büyük bir kısmı mafya metodlarıyla çalışan küçük bir kutlu ve putlu azınlığın eline geçmiştir. Enflasyon sadece iktisat, ticaret, finans temellerini berhava etmekle kalmamış, bütün sosyal, siyasî, kültürel kurumları temellerine kadar sarsmış, dinamitlemiştir.
-Ülkeyi bir iç-sömürge halinde bulundurmak ve soymak isteyenler çoğunluğu teşkil eden Müslümanları tehdit, tehlike, iç düşman olarak görmüşler, bu zihniyetleriyle millî barışı ve toplumsal uzlaşmayı darbelemişlerdir.
-Dünyanın hiçbir medenî ve sağlıklı ülkesinde görülmeyen bir din-devlet çatışması, zıddiyeti, rekabeti, anlaşmazlığı kasıtlı olarak körüklenmiş, bu konuda bir barışa, bir anlaşmaya, bir uzlaşmaya kesinlikle izin verilmemiştir.
-PKK gerillası körüklenmiş, bu gerillanın toz dumanı içinde yüz milyarlarca dolar gayr-i meşru kazançlar, kirli rantlar elde edilmiştir. Susurluk kazasıyla ortaya çıkan manzara bu iddianın sayısız karine ve delillerinden biridir.
-Türkiye sağlam, sağlıklı, dengeli, millî kimliğiyle barışık, âdil, hukuku ve bilgeliği ana değer olarak kabul eden bir sisteme ve düzene sahip olduğu takdirde 10 sene içinde Japonya ayarında ileri, güçlü, kalkınmış, zengin bir ülke olabilir.
-Ancak, birtakım güçler böyle bir şeyi kesinlikle istemezler. (Bu konuya ileride devam edeceğim.) 27 Ekim 2004