Salak!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Mart 2019
(Mahut kişi, özür dilemeden önce yazılmıştır.)
Kökeninin
olma ihtimalinin büyük olduğunu bizzat kendisi itiraf eden bir profesör,
hakkında
kelimesini kullanmış.
Teessüf ediyorum… Yazıklar olsun diyorum… Üniversite profesörleri edepli olmalı.
Kanunî Sultan Süleyman’a bütün cihan Muhteşem Süleyman diyor. Onu düşmanları bile takdir ediyor.
Hiçbir Müslüman Türk ecdadına salak demez. Ecdadına salak diyen soysuzdur.
Kanunî zamanında Nil ve Tuna iki Osmanlı nehriydi.
Kanunî’nin imparatorluğunun enkazından irili ufaklı kırk devlet çıkmıştır.
Kanunî edib bir Padişahtı, Divanı vardır.
ABD Capitol binasında, dünyanın sayılı kanun vazı’larından (koyucularından) olduğu için onun kabartma resmi bulunmaktadır.
Kanunî dünyanın en güçlü devletinin başındaydı.
Kanunî’nin
gibi bir amirali vardı.
gibi bir mimarı vardı.
gibi bir şeyhülİslâmı vardı.
gibi bir veziriazamı vardı.
gibi şairleri vardı.
Kanunî
orta Avrupa’ya sefer eder ve binlerce kilometrelik yolda bir tek ekili tarlaya, bahçeye, bostana, meyveliğe zarar verilmezdi. (Sefer ruznamelerinden/günlüklerinden birinde “Bugün mezru/ekili arazide atını otlatan bir sipahinin boynunu vurdurttum” cümlesi yazılıdır.)
Öylesine huzur, asayiş, adalet, güvenlik vardı.
Kanunî Hıristiyanlara ve Yahudilere din, inanç, ibadet, kimlik, kültür hürriyeti veren bir padişahtı. Avrupa’dan kovulan Yahudiler Kanunî Türkiye’sinde huzur içinde yaşıyordu.
Kanunî’nin devleti, o günün kontekstinde
Medenî, kültürlü, yüksek bir devlet başkanıydı.
hiçbir Türkiyeliye şeref kazandırmaz.
Onun hataları olmuş mudur? Bir kul olarak, bir insan olarak elbette olmuştur. Ama o, bütünüyle büyük bir şahsiyettir, büyük bir Müslümandır, büyük bir Türk’tür.
Onun dünyevî saltanatı sona ermiştir ama Mimar Sinan’a inşa ettirdiği Süleymaniye ve diğer eserleri ile
Onun büyüklüğünü anlamak için Avusturya kralı Ferdinand’ın elçisi
kitabını okumak gerekir.
Salak görmek istiyorsan
(Müslümanlara: Büyüklerimize hakaret eden salakları, yasal sınırlar içinde seviyeli bir üslûpla protesto etmezseniz, onların edepsizliklerine ortak olursunuz.)
Muhterem üstad, mütebahhir tarihçi
beyefendiye selam ve hürmetlerimi sunarım.
Selatin-i âl-i Osman tenkit edilebilir mi? Elbette edilebilir. Onlar lâ yuhti değildir. Lakin onlar tahkir edilemez. Kanunî’ye salak denilemez.
Onları âdil tarihçiler, ziyalı kimseler edep ve insaf dairesi içinde tenkit edebilir. Padişahlara âdice sövüp saymak; ciddî, medenî, ruh asaletine sahip kimselere yakışmaz.
Dünya tarihinde
Ülkemizde milyar dolarlarla oynayan çok zengin dev İslâmî cemaatler, tarikatlar, gruplar vardır. Onların, tahkire uğradıkları zaman, Padişahları ve Halifeleri en seviyeli şekilde savunmaları gerekir.
Bu savunma, tarih ilminin, yüksek kültürün, medenî zihniyetin ışığında yapılabilir.
Asıl fazilet, düşmanların ve karşıtların kabul ettiğidir.
Düşmanların sövgülerinin kıymeti yoktur ama övgüleri kıymetlidir, kuvvetli delildir.
Müslüman sivil toplum kuruluşlarının birkaçı bir araya gelir, bu iş için bir fon konulur ve kudretli ilim ve araştırma adamlarından oluşan haysiyetli bir heyete kitaplar yazdırılır. Maalesef bu dediğim yapılmıyor.
Birtakım Dönmeler, Kriptolar tarihî büyüklerimize çok seviyesiz, çok alçak şekilde küfr ve hakaret ediyor.
Biz başta İstanbul olmak üzere bu topraklarda onların hizmet ve himmetleriyle yaşıyoruz.
Onların hatıralarını, haysiyetlerini savunmazsak çok kötü duruma düşeriz.
Bir Dönme büyük bir padişaha hakaret ederse, hakaret eden mi, bu hakareti cevapsız bırakan Müslümanlar mı daha fazla suçludur? Hiç şüphe yok ki, vazifelerini yapmayan Müslümanlar daha suçludur.
Teklif ediyorum:
Cennetmekân Kanunî Sultan Süleyman aleyhirrahmeti ve’l-gufran hazretleri hakkında, en az beş yüz sayfalık çok ciddî büyük bir kitap hazırlansın. Bu kitap, Kanunî gibi muhteşem olsun. Buna, yüzlerce Batılı tarihçinin övgüleri konulsun.
Eserde dört renkli resimler, tezhipler, hatlar, tuğralar, belgeler, haritalar bulunsun. Bu
Fiyatı çok ucuz olsun. Öğrenci, memur, işçi, orta halli her Müslüman alabilsin. Birinci baskısı birkaç ayda bitsin, ikinci baskısı yapılsın.
Padişahın,
da yazılsın.
Kanunî’nin
haklı gerekçeleriyle beyan edilsin.
Kanunî devri bir zirveler, şahikalar çağıdır. Kitapta bunların hepsine yer verilmelidir.
Saymakla bitmez.
Bu kitap kâğıt, baskı, tasarım, cilt bakımından bir harika olsun, uluslararası kitap estetiği ödülünü kazansın… On ayrı çeşit kâğıt kullanılmalı; ileride, dünyanın büyük sahhafları antika eşya olarak rağbet gösterip satmalı, Türkçe bilmeyenler bile alıp koleksiyonlarına eklemeli…
Muhteşem Süleyman’a böyle bir hatıra kitabı yakışır.
Bu kitap birkaç milyon liraya hazırlanıp yayınlanabilir. Satılınca sermayesi geri gelir. Bu işi devlet yaparsa beş on misli para gerekebilir.
Ehliyeti, liyakati olmayan kimseler bu kitaba karışmamalı, bundan telif ücreti almamalı, para tırtıklamamalıdır.
Kitaba şunlar konulmalıdır:
Batılıların onu öven cümleleri, paragrafları, sayfaları.
Yağlıboya, gravür vs. portreleri.
Önemli arşiv belgeleri.
Ona ithaf edilmiş kasidelerden tezhipli levhalar.
Kendi divanından hüsn-i hat levhaları.
beytinin levhası.
Devrin büyük adamlarının portreleri.
Süleymaniye camiinin Japonlar tarafından yapılmış çok enteresan geometrik krokisi.
Kanunî’nin dindarlığı.
Ehl-i Sünnete ettiği hizmetler.
Kanun (örfî kanun) vâzıı olarak Kanunî ve saire… ve saire…
Tekrar ediyorum: Bu kitap uluslararası kitap tasarım, baskı, estetik ödülünü kazanmalıdır. Bu ehliyet ve liyakate sahip olmayanların uhdesine verilmemelidir. Bu konunun mıncıklanmaya tahammülü yoktur. Ehliyetim ve liyakatim varsa, bana herhangi küçük bir hizmet ve vazife düşerse, ücret almaksızın hizmet edebilirim. İsmimin kitaba konulmasını da talep etmem. 11.03.2018