Çarşamba

 

Birtakım gazetecilere, yazarlara, düşünürlere, politikacılara, okur-yazarlara, kerli ferli adamlara şu gerçekleri söylemek gerekiyor:

1. Bir kimsenin, bir vatandaşın anasına, karısına, bacısına, kızına çirkin ve galiz bir şekilde sövüp saymak ne kadar ayıp, medeniyetsiz ve vahşi bir davranışsa; onun dini inançlarına, dini görüşlerine, mukaddesatına adîce saldırmak da barbarlıktır, vahşîliktir, medeniyetsizlik ve alçaklıktır.

2. Türkiye Müslüman bir ülkedir, Müslüman kalacaktır. Bu ülkenin ezici çoğunluğu Müslümandır. Türkiye’nin millî kimliğinin birinci ve en büyük faktörü İslâm’dır. Böyle bir ülkede İslâm dinine seviyesiz, adî, düşük bir lisan ve üslupla saldırmak hiç kimseye şeref kazandırmaz.

3. Dinler, dinî inançlar tartışılamaz mı, tenkid edilemez mi? Elbette tartışılır ve tenkid edilir. Ancak bunlar ciddî kitaplarla, ciddî ilmî makalelerle yapılır. Günlük gazeteler, haftalık dergiler, televizyon kanalları bu tartışma ve tenkidleri yapmaya uygun yerler değildir. İslâm dini hakkında Batı dünyasında birtakım oryantalistler birtakım tenkidler yapmışlardır, İslâm alimleri de bunlara cevap vermiştir. Bizde bazı gazetelerin ve gazetecilerin yaptıkları kesinlikle seviyeli tenkidler değildir. Çok adîce, çok pespâye, çok alçakça, düşük tartışmalar ve tenkidlerdir.

4. Bizde iki türlü ateist vardır. Birinciler

“Ben inanmıyorum ama mensubu bulunduğum toplumun ve halkın dinine, inançlarına, mukaddesatına saldırmamam, saygılı olmam gerekir…”

derler ve İslâmiyet’e hakaret etmezler, bunlar azınlıktadır. Bir de agresif, küstah, medenî değil bedevî, Don Kişot zihniyetli ateistler vardır. Kendisi ateist ya, halkın inançlarına, dinine, mukaddesatına sövme hakkına sahip olduğunu sanır. Bu pisliklerden çok çektik ve çekmeye devam ediyoruz. Bu adamlar gerçekten medenî, gerçekten demokrat, gerçekten şehirli insanlar olsalar, insanlığın en birinci, en temel değeri olan din, İnanç, vicdan, inançlarına göre yaşama hak ve hürriyetlerine hürmet ederler, adîce saldırmazlar. Yanlış anlaşılmasın, tekrar ediyorum: Efendi, senin İslâmı tenkid edecek gücün varsa otur ciddî, seviyeli, ilmî, kaynaklı, dipnotlu bir kitap veya makale yaz. Ama bunu yapamıyorsun, ipsiz sapsız, gerekçesiz, mantıksız, deli saçması küfürler, hezeyanlar, adîlikler savuruyorsun. Aklını ne zaman başına toplayacaksın?

5. Dünyanın süper gücü ABD’de, hemen hemen yüzde yüze yakın bir din ve inanç hürriyeti vardır. Orada anayasaya 1789’da konulan bir ek madde ile din konusunda, dîn hürriyetini kısıtlayacak kanun çıkartılamayacağı hükme bağlanmıştır. Kanada’da da böyle bir hürriyet vardır, ingiltere’de de vardır, kara Avrupa’sında da yüzde yüz denilemese bile yüzde 95 din hürriyeti mevcuttur. Bizdeki birtakım sahte aydınlar, Pembeler kendilerini dev aynasında görüp millete hor bakan birtakım türediler, aralıksız şekilde İslâm dinine ve dindar Müslümanlara saldırıp dururlar. Yazılarında, fikirlerinde mantık, ciddiyet, seviye, tutarlılık yoktur. Yalan dolan, safsata… Fransa’da başörtüsü yasaklandı deyip duruyorlar. Bre nabekârlar, şunu doğru dürüst söylesenize: Fransa’da sadece devletin resmî okullarında başörtüsü yasaklanmıştır, üniversitelerde serbesttir, Katolik okullarında serbesttir, diğer özel okullarda serbesttir… Orada Müslümanların özel “İslâm lisesi veya koleji” kurmaya hakları vardır. Gerçekleri niçin çarpıtıyorsunuz? Yasağı niçin genelleştiriyorsunuz? Çünkü yalancısınız, sahtekârsınız!

6. Türkiye’de müzminleşmiş, kasıtlı olarak sürdürülen bir din-devlet ikiliği, rekabeti, çatışması vardır. Böyle bir şey ülkeye, halka ve devlete zarar vermektedir. Ne yapılması gerekir? Dinle devletin barışması, anlaşması, işbirliği yapması gerekir. Peki, birtakım adamlar niçin böyle bir barışa ve uzlaşmaya kesinlikle razı olmuyorlar? Çünkü küçük, hasis, zümrevî menfaatlerine uygun gelmiyor. Birtakım adamlar, zümreler, lobiler ilericilik-gericilik, laiklik-dincilik, çağdaşlık-tutuculuk kavgalarının toz dumanı içinde 100 milyarlarca dolarlık haram rantlar yemektedir.
Öyle gazeteciler vardır ki, ayda 50 bin dolar maaş almaktadır. Bu parayı onlara kara gözleri için vermiyorlar, baş vazifeleri İslâm’a saldırmak, Müslümanları iç düşman olarak göstermek, din-devlet çekişmesini sürdürmektir.

Herif de, önüne atılan yağlı kemiği korumak için İslâm’a, Müslümanlara, mukaddesata, halkın temel haklarına hiç aralık vermeden sövüp sayıyor.

Müslüman kesim kendini saldırganlara karşı koruyamıyor. Çünkü saldırganlar iyi-kötü okumuştur, yüksek tahsil yapmıştır, nicesi yabancı üniversitelerin diplomalarına sahiptir. Müslümanlar ise kırsal kesim, taşra, varoş, gecekondu kültürü ve zihniyeti seviyesindedir. İslâm dininin amansız düşmanı olan Pembeler, Müslümanları cehaletle, eğitimsizlikle terbiye etmişlerdir.

Onların en büyük yardımcıları, işbirlikçileri birtakım sahte, samimiyetsiz, düzenbaz İslâmcılardır.

Bunların nasıl hıyanet ettiklerini, nasıl rant yediklerini, malı nasıl götürdüklerini basiret sahipleri biliyor ve görüyor.

Zavallı Müslümanlar dinlerine ve mukaddesatlarına saldıran agresif Pembelere, gereken reaksiyonu gösteremiyor. Herif dine ve dindarlara mı çattı, hemen ardından dehşetli bir tepki meydana gelmeli; 100 binlerce protesto mektubu, telgrafı, mesajı gönderilmeli, yasal sınırlar içinde lânetleme hareketlerine başlanmalı ve saldırgan dinsize dünyası dar edilmelidir. Biz bunu yapabiliyor muyuz?

Şekil itibariyle ciddiye benzeyen bir gazete var, işi gücü İslâm’a ve Müslümanlara saldırmak. Böyle gazetecilik olur mu? Günlük gazeteyle, köşe yazılarıyla, haberlerle, yorumlarla dine saldırılır mı? O gazetenin Don Kişotlarına hitap ediyorum: İlminiz, irfanınız, kültürünüz, birikiminiz varsa haydi kitap yazarak, ilmî makale hazırlayarak karşımıza çıkın. Safsatayı, demagojiyi, gerekçesiz kötülemeleri bırakın! Bu memlekette İslâm ve Müslümanlar yeni değildir; onaltı’ncı asra bakın, ne imişiz, bir de şimdiki halimize bakın.

Bizdeki dinsizlerin, agresif çağdaşların İslâm dini aleyhinde yazdıkları kırık dökük, abuk sabuk, yazılar İngilizceye, Almancaya, Fransızcaya tercüme edilse bunları okuyan yabancılar, yazarlarının tımarhanelik deli ve zırzop olduğundan hiç şüphe etmezlerdi.

05 Ağustos 2004