Savaş Bulutları
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Şubat 2019
Pazartesi
Türkiye zor günler içinde çırpınıyor, bunalıyor. Yakın gelecekte daha zor günler olacaktır. “Seçimler yapılacak, her şey düzelecek, ortalık güllük gülistanlık olacak…” İnsan ümitvar olmalı ama bu gibi ahmakça, geri zekâlıca ümitler akıllı ve firasetli insana yakışmaz.
Uzun yıllar boyunca rüzgâr ektiler, fırtına biçtiler. İbret alıp akıllanmadılar; fırtına ektiler, şimdi kasırgalar, tayfunlar biçeceklerdir.
Ortadoğu’yu, İslâm dünyasını da zor günler, büyük fırtınalar bekliyor. Gaflet ve dalâlet (sapıklık) içinde nice fırsatlar kaçırılmış, imkânlar yitirilmiştir.
Müslümanların mâzereti yoktur. Çünkü onlara Yüce İslâm dini verilmiş, Kur’ân-ı azimüşşan verilmiş, Peygamber gönderilmiş,Sünnet verilmiştir. Şeriat-ı Ahmediyye onlar için kurtuluş, selâmet, saâdet yoluydu. İslâm dünyası bunların kadr ü kıymetini bilmemiştir.
Petrol, Müslümanlık âlemine Allah’ın büyük bir lüftu idi. Başta Araplar olmak üzere bu nimetten gereği gibi yararlanılmamıştır.
Allah ve Peygamber, Kur’ân ve Şeriat Müslümanlara bir ve beraber olmayı; tefrika, nifak ve şikaktan uzak durmayı sıkı bir şekilde emir ve tavsiye etmektedir ama Müslümanlar alabildiğine bölünmüş, birbirine düşmüş, çekişip tepişmiştir. Hadîs-i şerifte “Cemaat rahmet, tefrika (bölünme, çekişme) azaptır” buyurulmaktadır. İslâm dünyası tefrikanın, çekişmenin faturasını ödeyecektir.
Mehdi gelecek, her şey düzelecek… Mehdi elbette zuhur edecektir. Bu konuda sahih hadîsler vardır. Ancak Mehdi’nin gelişiyle ucuz ve kolay şekilde kurtulacağımızı sanırsak aldanmış oluruz. Âhir zamanda yaşıyoruz, büyük fitneler, kıtaller olacak, İslâm ülkelerinde dehşetli herc ü merc vukua gelecektir. Öyle ki, savaşa katılan yüz kişiden 99’u helâk olacaktır.
Kur’ân’ın ve Şeriat’ın emirlerine ve yasaklarına, Peygamberin öğüt ve uyarılarına, hikmete arka dönüp de şu fânî dünyanın zenginliklerine, rahatına, konforuna, lüksüne, şehvetlerine yönelenleri büyük sürprizler beklemektedir.
Onların bazısı “Bu düzen bozuktur, bozuk düzenlerde bozukluk yapmak caizdir” şeklinde şeytanî fetvalarla haram yiyorlar, fısk u fücur irtikâb ediyorlardı. Hattâ öyle azgın mülhidler çıkmıştı kı, “Açık ve bozuk karılarla zina etmekte mahzur (sakınca) yoktur” gibi iğrenç fetva ve ruhsatlar vermişti. Yüce İslâm dinini azgınlıklarına ve ihtiraslarına âlet etmek neymiş göreceklerdir.
Birtakım kendini bilmezler, ilâhiyatçılar, İslâm dininin tamamlanmış, kâmil, olgun, mükemmel bir din olduğuna dair Kur’ân ayetlerini unutmuşlar ve şeytanın iğvalarına kapılarak dinde reform ve yenileşme teşebbüslerine girişmişlerdi. Hattâ bunların içinden cin fikirli bir zındık, reform çığırı açarak, gerçek İslâm’ı kendisinin söylediğini iddia ederek milyonlarca dolar para devşirmişti. İşte onlar da, âhir zaman fitneleri ve felâketleri içinde helâk ve perişan olacaklardır.
Allah zâlimleri kötülüyor. Peygamber zâlimleri kınıyor. Din ve Şeriat bize zâlimleri desteklemeyin diyor. Yazık ki, Müslümanların içinden çıkan birtakım ehl-i hevâ kendi şahsî menfaatleri ve nüfuzları uğrunda zalimleri desteklemiş, onlara yardımcı olmuşlardır. Onlar da cezâ-yı sezalarını bulacaklardır.
İslâm dininin iki büyük temeli ihlâs ve istikamettir (doğruluk). İslâmî hizmet ve faaliyetler ihlâssızlığı ve eğriliği kesinlikle kabul etmez. “Ben hem dinime ve dâvâma hizmet ederim, hem de bu esnada zengin olurum” zihniyeti münafıklıktır. Birçok konuda ticaret yapılabilir, kâr elde edilebilir ama mukaddes İslâm dini asla ticarete, şahsî menfaate, zengin olmaya, para kazanmaya âlet ve vasıta kılınamaz. Böyle yapanlar bu ümmetin en alçak ve rezil adamlarıdır.
Lâf ile ehl-i sünnet edebiyatı yapan, işe ve hizmete gelince ehl-i sünnet düşmanı zındıklarla, bid’atçilerle, tahripkârla hiçbir şekilde mücadele etmeyen iki yüzlüler de günlerini görecektir.
Ortadoğu, İslâm dünyası üzerinde kara savaş bulutları dolaşıyor. Savaş; ölüm, kan, esaret, felâket demektir. Akıllı ve firasetli Müslümanların hazırlıklı olmaları gerekir. Önce mânevî hazırlıklardan bahsedeyim:
1. Tevbe ve istiğfar edilecek; günahlardan, azgınlıklardan vazgeçilecek, Allah’tan bağışlanma istenecektir.
2. İslâm putperestliği kabul etmez. Para, lüks, konfor, keyif putları kırılacaktır.
3. Namaz kılmayanlar namaza başlayacaktır.
4. Cemaate gitmeyenler cemaate gidecektir.
5. Herkes zekatını iyice hesaplayıp öncelikle fakirlere verecektir. Hükmî şahıslara zekat verilmez.
6. Zekâttan başka bol bol sadaka verilecektir. Sadakalar muhtaç, fakir, miskin kimselere verilecektir. Din sömürücüsü canavarlara kaptırılmayacaktır.
7. İmamGazalî, İmamı Şaranî, Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, İmamı Rabbanî, İmamı Birgivî gibi din büyüklerinin kitapları okunacak, öğütleri tutulacaktır. Cemalüddin Afganî gibi azılı farmasonların peşinden gidenler Mevlâlarını değil, belâlarını bulur. İslâm dini bir ideoloji değildir.
8. Ezkâr ve evrad vermeye icazetli büyüklerden ders alınacak ve o derslerle meşgul olunacaktır. Ehliyetsiz ve izinsiz müteşeyyihlerden ders alanlar faydasını görmez.
9. Fitne ve fesat çıkartmaktan kaçınılacaktır.
10. Dine hizmet perdesi altında dini tahrip eden sahtekâr din sömürücülerinden uzak durulacaktır. Kara para sahibi, yalancı, emanet hâini, verdiği sözleri tutmayan, her hareket ve tavrı ile münafık olduğu görülen adamları destekleyenler, onlara yardımcı olanlar İslâm’a büyük zarar vermiş olurlar.
11. Peygamber “Hesaba çekilmezden önce kendi muhasebenizi yapınız” buyuruyor. Servetinde ve zimmetinde haram, necis, kara, kirli, şaibeli para olanlar bunları acele temizlesinler. 15 Ekim 2002