Salı

 

Savaşı Amerika yapacak. Kimin için yapacak? İsrail için yapacak. Bunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmamalıdır. Irak’ta kitle imha silâhları varmış da… Kuş kadar aklı olan bu bahanelere inanmaz. Asıl kitle imha silâhları İsrail’dedir.İsrail, nükleer silâhlarla dolu bir barut fıçısı gibidir. Irak Birleşmiş Milletler Teşkilâtı kararlarını hiçe sayıyormuş… Bu cümlede bir yanlışlık var, Irak kelimesini silin, yerine İsrail yazın.

Savaşın başlamasını, Türkiye’nin buna katılmasını kimler istiyor? Bunları bilmek için kâhin olmaya lüzum yoktur.

Ermeni milliyetçileri istiyor. Çünkü onlar Türkiye’nin parçalanmasını, bir kısım topraklarının Ermenilere verilmesini isterler. Bunun gerçekleşmesi için de Ortadoğu’nun karışması, büyük bir savaş ve yangın çıkması gerekir.

Megali İdeacı Elenler istiyor. Ortalık karışınca, Türkiye sıkışınca Kıbrıs’ın tamamını olgun bir meyve gibi devşireceklerini, Pontus’a Rum nüfus göndereceklerini düşünüyorlar.

Bağımsız bir Kürdistan kurulmasını isteyen aşırı Kürtçüler istiyor. Onları kışkırtanların çoğu da, zahiren Müslüman Kürt görünen, gerçekte ise bazısı Kürt Yahudisi, bazısı Kürt Ermenisi olan kişi ve kliklerdir.

Böyle bir savaşı en fazla Siyonist Yahudiler arzu etmektedir. Çünkü onlar Büyük İsrail’i kurmak hayaliyle yanıp tutuşmaktadır. İsrail’in güvenliği, bin yıllık altın çağı, Nil’den Fırat’a kadar olan bölgenin Yahudi hakimiyeti altına girmesine bağlıdır… diyorlar.

Uluslararası silâh tacirleri savaşı dört gözle beklemektedir. Savaş onlara yüz milyarlarca dolarlık yeni gelirler getirecektir.

Vaktiyle Sir Basil Zaharoff adında, silâh satışı yoluyla dünyanın en zengin adamı olmuş karanlık bir insan vardı. Muğlalı bir Rum ailesinin çocuğu olduğuna dair sahte belgeler tanzim ettirmiştir ama kökeni belli değildir. Çarlık Rusyası’nın Doğu Avrupa şehirlerinden birinde yaşayan Yahudi bir aileye mensup olduğu iddia edilmektedir. Bu adam 19’uncu asrın son çeyreği ile 20’nci asrın ilk çeyreği arasında yetmiş düvele silâh ve cephane satarak dünyayı kan ve ateş içinde bırakan savaşların en büyük kundakçısı olmuştur. 1919’da başlayan, Yunanistan’ın Anadolu saldırısını da bu herif finanse etmiştir. Hakkında İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca yüzlerce kitap yazılmıştır, merak edenler okuyabilir. İşte şimdi de birtakım Zaharofflar, yaklaşan savaş tamtamlarını duydukça ellerini oğuşturarak hazırlık yapıyor. Bu çağdaş Zaharoffların çoğunun Yahudi olduğunu söylemeye lüzum yoktur.

Amerika, Türkiye’nin bütünlüğünü, sınırlarını garanti etmişmiş… Avrupa düvel-i muazzaması (büyük devletleri) 1912’de, Balkan Harbi’ni Osmanlıların kazanacağını zannederek devletimizin sınırlarının da değişmeyeceğine dair karar almışlardı. Harp aleyhimizde sonuçlanınca bu kararlarından döndüler ve koskoca Rumeli elimizden çıktı.

Başkan Bush ve etrafındaki ültra savaşçılar kimlerdir? Hepsi de aşırı, militan, fanatikProtestandır. Bundan bir asır önce de Osmanlı memleketinde Protestan misyonerler vardı ve açtıkları okullarda Ermeni, Rum, Bulgar, Hıristiyan Arap çocuklarını okutarak, onları İslâm devletini ve Hilâfetini yıkmak üzere yetiştiriyorlardı. Anadolu’da yaşayan Ermenilerin, Rumların ve diğer Hıristiyan vatandaşların menfaatleri, varlıkları Müslüman Türklerle birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşamayı gerektiriyordu ama Protestan misyonerleri aksi kanaatte idiler. Sonunda bir sürü facia oldu.

Başkan Bush’un ve etrafında kümelenmiş aşırı, militan, mutaassıp Protestanların Türkiye’ye dost olduklarını, Türkiye’nin bütünlüğünü savunduklarını iddia edebilmek için deli olmak gerekir… Siyaseten, şimdilik öyle söyleyebilir, öyle görünebilirler.

Başkan Bush eskiden inançsız bir alkolik iken, Protestan vâiz Billy Graham tarafından dine döndürülmüş bir kimsedir. Aşırı dinciler deniliyor ya, işte o da onların en aşırılarından biridir. Her gün İncil okuyormuş, resmî toplantılarda dizlerini yere koyup ellerini bitiştirerek dua ediyormuş… Elbetteki bütün Hıristiyanlar, bütün Protestanlar onun zihniyetine sahip değildir. Katolik kilisesinin Papa’sı savaşa karşıdır. Anglikan Kilisesi’nin başpiskoposu savaş aleyhinde beyanat verdi. Başka Protestan kiliseleri de savaşı istemiyor. Siyonist olmayan nice dindar veya dinsiz Yahudi de savaş karşıtıdır.

Bizde savaş isteyenler kimlerdir?Onların çok küçük bir azınlık olduklarını söylemek gerekir. Aklı başında hiçbir Müslüman komşumuz ve din kardeşimiz olan bir ülke ile, hiçbir gerekçe ve sebep olmaksızın, sırf İsrail’in ve Amerika’nın hesabına savaşmamızı, kan dökmemizi istemez. Savaşı, isimleri Türk ve Müslüman görünen bazı iki kimlikliler şiddetle arzuluyor. Bunların bir kısmının Türk-Müslüman ismi takmadır; bir kısmı ise Sabataycı olarak, zahirde Türk-Müslüman, ismi taşımaktadır, lâkin bazıları bir de gizli tutulan Yahudi adına sahiptir.

Takma isim kullanarak kışkırtıcılık yapmayan Ermeni ve Süryani vatandaşlarımı tenzih ederim ama maalesef savaş kışkırtıcılığı yapan birtakım Süryaniler de vardır. Son yıllarda yerlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kalmışlar, haksızlığa ve mağduriyete uğramışlardır. Bunun doğurduğu düşmanlık, kin, intikam duyguları ile hareket ediyorlar.

İsrail elli seneden beri Yahudi Kürtler üzerinde çalışıyor.Şu anda Yahudi toprakları içinde 150 bin ile 200 bin Yahudi Kürdü yaşıyormuş. Geride ne kadar kaldı bilinmez. Menfi ve zararlı Türk milliyetçiliğini ve Türkçülüğü Yahudiler çıkartmıştır.Yine menfi ve yıkıcı Kürt milliyetçiliği de Yahudilerin eseridir. Milletini sevmek, milletinin iyiliğini ve yükselmesini istemek elbette menfi ve yıkıcı milliyetçilik değildir. Ancak, şu husus bir saniye bile hatırdan çıkartılmamalıdır ki, “büyük ve ünlü” Türk milliyetçisi ve Türkçü Moiz Kohen efendi, milliyetçilik ve Türkçülük perdesi ardında, Müslüman Türkleri İslâm’dan uzaklaştırmak için çalışmıştır. Fazla delil ve gerekçe getirmeye hacet yoktur. Bir kitabına “Kahrolsun Şeriat!” diye yazmamış mıdır? Kitabın kapağında Tekin Alp ismi var, lâkin adam Moiz Kohen… Peki niçin kendi gerçek adıyla yazmamış? Yazsaydı o zokayı bir tek Müslüman Türk yutar mıydı?

Edebiyatta takma isim kullanılabilir. Eskiler buna müstear isim derlerdi. Adam roman yazıyor, şiir yazıyor ve takma isimle yayınlatıyor. Buna bir şey demeyiz. Ancak fikirler, dâvâlar, tezler, iddialar, ideolojiler gerçek isimlerle ortaya konulmalıdır. Müslüman ve Türk olmadığı halde, takma isimle Müslümanlığa saldırmak, sözde Türkçülük ve milliyetçilik yapmak ahlâka, namusa, haysiyete aykırıdır.

Cuma günü camiye namaza gelen, cumartesi günü gizli havraya giden bazı kişiler olduğu söyleniyor. Doğruysa çok vahim bir durumdur bu. Gizlice sinagoga giden Müslümandan (!) ben korkarım. Türkiye devleti lâiktir ama nüfus hüviyet kartlarına din yazılmaktadır.Hem cami, hem sinagog olmaz. Hangisini istiyorsa samimi olarak onda karar kılmalıdır. İlle de sinagoga gitmek istiyorsa mahkemeye müracaat etmeli, gerekçelerini göstererek Yahudi dinine geçmek istediğini bildirmelidir. Ilgaz Zorlu bey öyle yaptı, mahkeme onun isteğine uyarak Yahudi olduğuna karar verdi. Hahambaşılık da mahkeme kararına uyarak kendisini cemaat defterine kaydetti. 26 Şubat 2003