Sayın Başbakana, İstanbul Valisine ve Belediye Başkanına
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Pazartesi
Yıllarca önce İstanbul Teknik Üniversitesi’ne müracaat edilip rapor istendi ve şehirdeki binaların en az 40 bininin çürük olduğu ve şiddetli bir zelzelede yassı kadayıf gibi yerle bir olacağı öğrenildi. Bu binaların içinde okullar, hastahaneler, adliyeler, büyük devlet daireleri bulunmaktadır. Birtakım adamlar,
diyorlar. İTÜ’nün yıkılır dediği 40 bin bina çökerse maazallah bir milyon kişi ölebilir. Türkiye bu faciayı kaldırmaz, bütünüyle çökebilir.
Hazret-i Ömer’in,
diyerek ağladığını biliyoruz. Henüz vakit varken, İstanbul’da beklenen zelzelede yıkılacak 40 bin çürük binanın bir an önce tahliye ettirilmesi hususunda gerekenin yapılmasına emir buyurulmasını talep ile saygılarımı arz ederim.
Güneydoğu bölgemizde iç barış, huzur ve adalet çok kısa zamanda sağlanabilir ama birileri bunu kesinlikle istemiyor. Çünkü
Birtakım cesur gazetecilerin, politikacıların, aydınların bu hususu millete çok yüksek sesle ve çok açık olarak anlatmaları gerekmektedir. Bu memlekette böyle cesur adamlar yok mudur?
Filan partiye mensup oldukları, falan devletlinin akrabası, hemşehrisi, asker arkadaşı,
oldukları için bol maaşlı işlere tâyin olunuyorlar. İşe mişe gittikleri yok. Aydan aya bankamatikten yüklü maaşlarını çekiyorlar. Böyle rezalet olur mu? Böyle hıyanet olur mu? Bunun adı hırsızlık değil midir? Birtakım kuruluşlar onların babalarının ve atalarının çiftliği midir? Bu soyguna, bu haksızlıklara, bu haram yemelere dur diyecek yok mudur? Aldıkları maaşlar zehir zıkkım olsun!
İslâm indirilmiş (inzal edilmiş), Hak cânibinden gönderilmiş ilâhî dindir. İnsanlar tarafından uydurulmuş muharref dinlere benzemez. Dinsizlerin ve kâfirlerin istemesiyle Kur’ân’ın hiçbir âyeti gözardı edilemez. Vaktiyle büyük bir İstanbul gazetesi, iri bir politikacının şu sözünü sür-manşetten vermişti:
Bu gibi sözler ve iddialar hezeyandan ibarettir. Hadîsler de böyledir. Dinsizler istemiyor diye de hadîsler
Zayıf hadîslerden fıkıh hükmü çıkartılmaz ama onlar, tergib ve terhib hususunda kullanılabilir.
Geçmiş asırlardaki âlimler mevzuat kitapları yazmıştır, bazılarının mevzu dediğine bazısı değildir demiştir. Her hâl ü kârda,
ve yürütülür.
Feminizm
Batı dünyasından çıkmış
Birtakım Diyanetçilerin ve İlâhiyatçıların daha dikkatli konuşmalarını tavsiye ederiz.
Kuş uçmaz, kervan geçmez, ulaşımı son derece zor küçük bir belde. Günde bir ekmek veriyorlarmış. Küçük olduğu için yetmiyormuş. Sonra dört kedi beslemeye başlamış. Kendisine yetmeyen bir ekmek hepsine birden yeter olmuş.
Lakin çok dikkatli olmak, hayvana asla eziyet etmemek gerekir. Yemeğine suyuna dikkat edilecek, hastalandığında veterinere götürülecek ve ölünceye kadar iyi bakılacak.
Onların bereketini bir bilseler… Kedi beslemenin zahmet ve külfeti çoktur. Faydası ise bunlardan bin kat fazladır. Hayvan yanınıza yaklaştı ve siz elinizi onun sırtının üzerine koyarak sıvazladınız.
Ona bir lokma yemek verirsiniz,
size bir sofra yemek ihsan eder. Bereketli para ne demektir bilir misiniz? Şöyle anlatayım:
İşte o 100 lira, bin liradan daha çoktur, harcamakla bitmez, hattâ bazen eksilmez artar.
Hatırasına pul çıkartılmalıdır. Mektep kitaplarına onun hayatı, eserleri, tesiri yazılmalıdır. Onun için neşideler yazılmalıdır. Çünkü o modern Türkiye’ye damgasını vurmuş ünlü bir kişidir. Yakın tarihimizde, onun tesirinin olmadığı hiçbir iş yoktur. Günümüzde de her taşın altında onun eli ve parmağı bulunmaktadır.
Yazmak mecburiyetinde kalırlarsa bir harfini eksik yazarlar. Sabatay Sevi de ismen anılmıyor ama ruh ve etki bakımından daima tepemizdedir. Böyle bir şahsiyeti
Neler yapmıştır? Öldükten sonra, onun izinden gidenler neler yapmışlardır? Modern Türkiye’deki tesirleri ve ağırlıkları ne kadardır?
Bugünkü türban krizi bile onun eseridir. Doğrudan doğruya değil, dolaylı olarak. Onun ruhunun zamanımıza uzanmış gölgeleri vardır.
. Bazıları Kafkasyalı görünür. Kafkasya’nın nesi? Çerkesi falan değil, Sabataycısı… Türk görüneni vardır, Müslüman geçineni vardır, Sabataycıdır onlar. Evet Sabatay’ın ruhu bu ülkenin, bu halkın, bu devletin
O bizim üzerimizdeki büyük gölgedir. 20 Haziran 2006