Sayın Başbakana ve Bakanlara Açık Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Şubat 2019
Perşembe
İktidar olduğunuzdan bu yana, bir makam ve mevki kapmak, bir memuriyet almak isteyenler Ankara yollarına düştüler, kesif bir trafik oldu. Bu açık mektubun konusu vazife, memuriyet, hizmet talepleriyle ilgilidir. Affınıza sığınarak arzediyorum;
1. İstisnâî haller dışında vazifeler istenmez, onlara tâlib olunmaz. Vazifeler, memuriyetler, makam ve mevkiler, sorumluluk isteyen işler ehliyetli, liyakatli, o işi başarmak için gerekli şartlara sahip kimselere verilir. Yâni onlar tâlib değil, matlub (istenen) olurlar.
2. Merhum Elmalılı Hamdi Efendi, tefsirinin Yûsuf Sûresi kısmında özetle, riyasete ve önemli işlere talib olmanın haram olduğunu, talib olmasa matlub olsa bile eğer o işe ehil değilse kabul etmenin yine haram olduğunu beyan etmektedir. Bu ise sadece İslâm dinine ait bir hüküm değil evrensel bir hikmet ve ahlâk kuralıdır.
3. Devlet, millet, ülke içlerinde ehil olmayan bir kimseyi bir memuriyete, makama, mevkie getirmek de haramdır, yanlış bir iştir; devlete, ülkeye, halka ihanettir.
4. Kulağıma ulaşan rivayetlere göre, seçimden sonra Ankara’ya koşup iş isteyenlerin çoğu paralı, gelirli işlere, makamlara, mevkilere tâlib oluyorlarmış. Geçmiş bazı iktidarlar zamanında bu milletin ağzı sütten çok yandı. Bundan sonra değil yoğurdu, dondurmayı bile üfleyerek yemek gerekir. İş isteyen, makam isteyen bazı şahıslar niçin fazla para dönmeyen işlere ve makamlara talib olmuyorlar da; paralı, bütçesi kabarık işlere ve makamlara talib oluyorlar? Azıcık akıl ve firaset bu sorunun cevabını vermeye yeter. Mâlum, bal tutan parmağını yalarmış…
5. Filanca benim eski arkadaşımdır… Feşmekân bizim partinin hizmetlerinde canla başla çalışmıştır… Şu benim hısımımdır, o benim eski mesai arkadaşımdır… Sizleri böyle düşüncelerle makam, mevki ve vazifelere adam tâyin etmekten tenzih ederim. İşler, sorumluluklar, makam ve mevkiler arkadaşlara, dostlara, partizanlara, hısım akrabaya değil; ehil, layık, becerikli, birikimli, geçmiş başarısı olan, iyi referansa sahip, namuslu, şerefli, haysiyetli, dürüst, temiz ihtisas sahiplerine verilir. Böyle yapılmazsa devlet ve memleket işleri zaafa uğrar, bozukluk olur ve sonunda maazallah Türkiye yıkılır.
6. Sayın Başbakan, sayın bakanlar… Yakın tarihimizde bu ülkede büyük bir kokuşma meydana geldiği hususunda kimsenin tereddüdü ve şüphesi yoktur. Ülkemizde iki yüz milyar lira kara para olduğu söyleniyor ki, bu rakam bence daha fazladır. Son yirmi sene içinde, bazıları doların milyarı ile ifade edilen birtakım kara, kirli, necis, nereden geldiği belli olmayan haram, şüpheli, şâibeli servetler oluşmuştur. Millet bu pisliklerden, bu haram servetlerden bîzar olduğu için sizleri iktidara getirmiştir. Artık yiyim, hortumlama, gayr-i meşru servet ve mal edinme devri mazide kalmalıdır. Devlet, ülke, millet işleri yârana, partizanlara, bizdenlere, eşe; dosta değil; işleri en iyi ve en ucuz kim yapacaksa onlara verilmelidir.
7. Bu memlekette maalesef her kesimden bazı kimseler ve gruplar pisliğe bulaşmıştır. Çok üzülerek, yüreğim kan ağlayarak, bazı İslâmcıların da haram servetler edinmiş olduklarını, yolsuzluk ve hortumlama yaptıklarını tevâtür beyyinesine varan söylenti ve riyasetlerle öğrenmiş olduğumu beyan etmek isterim. Mâlum-i âlileri, bilgiler iki türlüdür. Birincisi: Zannî, istihbarî bilgilerdir. İkincisi: Delilli, isbatlı, şahitli, eski tâbirle sübut bulmuş bilgilerdir. Kokuşma, hortumlama, soygun, talan, haram servetler konusundaki istihbarî ve zannî bilgiler ile insanlar ve zümreler mahkum edilemez ama bu bilgilere dayanılarak tedbirler alınır, yoğurt ve dondurma üflenerek yenilir. Ne demek istediğimi anlatabildim sanırım.
8- Geçmiş devirlerde, devlet bütçesinden en fazla payı alan Bayındırlık Bakanlığı konusunda medyada bazı yazılar çıktı. Fısıltı gazetesiyle yapılan yayınlar ise gazete ve televizyonlardakinin yüz mislidir. Beraat-i zimmet asıldır. Yani Bayındırlık Bakanımızın faziletli, temiz, şerefli, haysiyetli bir zat olduğundan şüphemiz yoktur.Bu satırları, konuya dikkat çekmek, Bayındırlık Bakanlığı bütçesini yağmalamak için fırsat bekleyen haşarata ve yiyicilere imkân verilmemesini talep etmek için yazmış bulunuyorum.
9. 1950’den önce, İsmet Paşa zamanında merhum Kasım Gülek bakan olmuştu. İlk resmî yazısı “İş adamı olan kardeşim, ben bu binada bakan olarak bulunduğum müddetçe, bakanlığın kapısından içeriye adım atmayacaktır” olmuştu. Kasım Gülek’in partisinin zihniyetini, inançlarını, dünya görüşünü beğenmem ama devlet adamı böyle olmalıdır. Başbakanlığın, bakanlıkların kapılarından eski arkadaşlar, akrabalar, partizanlar içeri girememelidir. Görüşmek istiyorlarsa başka yerlerde görüşsünler:
10. Herkes için söylemem ama bizde şairin “Ne utanmaz köpekleriz/Kimi görsek etekleriz” dediği tipten düşük kimseler vardır. Bunlar ikbal, makam, mevki sahibi olan kimselere giderler bir sürü yağcılık, yalakalık, yaltaklık yaparlar. Maksatları menfaat kopartmaktır. Bir mevkie geçen adama biri gelir, hususî kalemde epey bekledikten sonra içeri alınır. Kapıdan içeri girer girmez fırtına gibi sahib-i makamın boynuna sarılır: “Ah benim kadîm dostum!.. Bundan otuz yıl önce seninle 146.769’uncu Atatürk İlkokulunda ne tatlı hatıralarımız olmuştur” diye lafa başlar. Be nâbekâr, be utanmaz, be arsız herif! Boynuna sarıldığın zat, 146.769 no.lu Atatürk okulunda değil, başka bir yerdeki Namık Kemal ilkokulunda okumuştur… Böyle haşaratı, böyle bayağının aşağısı herifleri en kısa zamanda kapı dışarı etmek gerekir.
11. Makamlar, mevkiler, müsteşarlıklar, danışmanlıklar, memuriyetler ve vazifeler ancak ve ancak ehil ve layık olanlara verilmelidir. İş istemek için gelenler, talib oldukları işin ehli olsalar bile bu işlerden mahrum bırakılmalıdır. Bu devlet, bu ülke hiç kimsenin çiftliği, mandırası babasının malı ve mülkü değildir.
12. Bu memlekette öyle adamlar vardır ki, aylık maaşları ve gelirleri bir milyar lira olduğu halde her ay on milyar lira harcamakta, ayrıca bir sürü mala ve mülke sahip bulunmaktadır. Bu değirmenin suyu nereden gelmektedir? Umarım sizin iktidarınızda böyle haşaratın değirmenlerinin suyu kesilir; öncekilerden de hesap sorulur.
Bilvesile selam ve hürmetlerimi arzeder, Cenab-ı Hak’tan hayırlı muvaffakiyetler dilerim. 13 Aralık 2002