Sayın Bay’a Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Mart 2019
Sayin Bay! Ben 1933 Türkiye doğumlu bir vatandaşım. Benim ülkem, vatanım, memleketim, yurdum Türkiye’dir. Türkiye’yi terketmek, başka bir ülkede yaşamak istemiyorum. Annemin babamın, cedlerimin kabirleri buradadır. Ben bu toprakların havasını, suyunu, iklimini, yemeklerini, meyvelerini severim. Türkiye benimdir, ben Türkiye’ye aitim. Sayın Bay! Ben ülkem olan Türkiye’ye doğruların, iyiliklerin, güzelliklerin hâkim olmasını istiyorum. Yalanlardan, sapıklıklardan, kötülüklerden, çirkinliklerden nefret ederim. Ben ülkemin, halkımın, devletimin birtakım namussuzlar, çeteler, haramiler, alçaklar tarafından soyulmasına, talan edilmesine, zenginliklerinin ve imkanlarının hortumlanmasına, sömürülmesine şiddetle karşıyım. Böyle işleri yapanlar ister Türk, ister Kürt veya başka etnik bir kesimden olsun; ister Sünnî, ister Alevî, isterse ateist olsun; ister sağcı, ister solcu olsun; ister laik ve çağdaş, isterse Atatürkçü veya İslâmcı olsun hepsine birden karşı olan, hepsine lânet eden bir vatandaşım.
Sayın Bay! Ben vatanım olan Türkiye’de evrensel ve tartışılamaz insan haklarından yararlanmak istiyorum. Kendi ülkemde güven içinde korkusuz bir hayat sürmek istiyorum. Ben çoğunluğa mensup Müslüman bir vatandaşım. İnançlarıma uygun bir hayat sürme hakkımı istiyorum. Din ve inanç hürriyetimin, inançlarıma uygun hayat sürme hakkımın engellenmesini, çiğnenmesini, askıya alınmasını istemiyorum. Sayın Bay! Ben ülkemde hukukun üstünlüğü temeline oturmuş bir hukuk ve adalet devleti istiyorum. Devletin, milletin, ülkenin üzerinde derin devlet istemiyorum. Birtakım egemen çetelerin milletin, ülkenin ensesinde boza pişirmelerini istemiyorum.
Sayın Bay! Ben ülkemde ABD’de, Fransa’da, İngiltere’de, İsviçre’de ve diğer bütün medenî ülkelerde uygulanan gerçek bir demokrasi istiyorum. Devlete bağımlı olmayan bir adalet-yargı sistemi istiyorum. Sayın Bay! Ben kendi ülkemde millî-geleneksel kimliğimi muhafaza etmek, o kimliğe uygun bir hayat sürmek istiyorum. Ana babaların çocuklarını kendi dinlerine ve hayat felsefelerine uygun bir eğitim verdirme haklarına saygı gösterilmesini istiyorum.
Sayın Bay! Ben ülkemin, halkımın, devletimin üzerinde resmî ideoloji gölgesi istemiyorum. Ülkemin Sünnî Alevî, Türk Kürt, laik Müslüman kamplarına ve kutuplarına ayrılmasını istemiyorum. Çoğulculuk istiyorum, çeşitliliklere saygı gösterilmesini istiyorum. Ben ülkemde eroini helikopterlerle taşıyan çetelerin milleti tehdit etmesini, baskı altında tutmasını, halka hakaret etmesini istemiyorum.
Sayın Bay! Sözü uzatmayayım, ben kendi ülkemde, ezici çoğunluğu teşkil eden Müslüman halktan biri olarak en az Farmasonlar, Sabataistler, Siyonistler, ateistler, egemen azınlıklar, putlu ve mutlu zümreler kadar hür, korkusuz, güvenli bir hayat sürmek istiyorum. Bana bu hakkı tanımıyor musunuz? O halde hazır olun, ilahî bir sille yiyerek tarihten silineceksiniz. Zulüm ve zâlimler ebediyen pâyidar olmaz.
Uğur Mumcu niçin arabasına bomba konularak havaya uçuruldu? Yok Hizbullah yapmış bu suikasdi, yok İslâmcılar öldürmüş onu… İnanıyorsanız bu martavallara gerçekten salak sayılırsınız. Uğur Mumcu derin devletle, Susurluk kazasında kokusu ortaya biraz çıkan çete pislikleriyle ilgili bilgi sahibi olmuştu ve bu hususta yayın yapmaya hazırlanıyordu da bu sebepten öldürülmüştür. Bu cinayetle ilgili tahkikat bir neticeye ulaştı mı? Jandarma Genel Kumandanı Eşref Bitlis, uçağı yere çakılarak vefat etti. Kaza dediler. Hiç de değildi. Onu da, birtakım gizli güçler temizledi. Amerika’nın Saratoga gemisi füze atarak bizim Muavenet muhribimizin kaptan köşkünü, içindeki beş bahriyelimizle havaya uçurdu. Buna da füze kazası dediler. Halbuki atılan füzede kaza ihtimali trilyonda bir bile değildir. Birileri Türkiye’ye göz dağı vermek istediği için o füze, bizim gemimize kasıtlı olarak atılmıştır. Bu dosya da kapatıldı. Susurluk kazasından sonra bir sürü yaygara kopartıldı. Netice?.. Koskoca bir “Hiç bir şey”den başka nedir?
Turgut Özal öldürüldü, deniliyor. Bu rivayetin doğruluk derecesi nedir? Onu da öğrenemeyeceğiz. Dürüst, temiz, namuslu, vatansever politikacı Adnan Kahveci’nin de bir suikasde kurban gittiği, otomobilinin geçeceği yolun levhasının kısa bir müddet önce değiştirildiği iddia ediliyor. Bu işin doğrusu nedir? Cinayetler, suikastler, komplolar gırla gidiyor. Kimse cesaret edip de gerçekleri araştıramıyor, millete doğruları söyleyemiyor. Aziz Nesin ateisti gitti Sivas’ı birbirine kattı, feci ve müessif hâdiselere sebebiyet verdi. O, bu fâciadan hiç ceza almadan kurtuldu. Otuz üç vatandaş idam cezası aldı. Orada, hâdise günü Madımak Oteli’nde kendi şahsî tabancasıyla iki adamı öldüren kızıl herife hiç bir şey yapılmadı. Başbağlar’da otuz küsur vatandaş camiden çıkarken kurşuna dizildi. O hadise de kapatıldı, katiller bulunmadı. Bizanslaşan bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Müslümanlik ilim, irfan, kültür, medeniyet dinidir. Seninse ilmin, irfanın, kültürün, medeniyetin pek az. Müslümanlık incelik, zarafet, edeb, kibarlık, sanat, kerem, ihsan, mürüvvet dinidir. Sende ise bunlar yok. Müslümanlık dostluk, vefa, sadakat, emniyet, barış kardeşlik, sulh, selamet dinidir. Sen ise fitne, fesat, şikak, nifak, yalan, dolan, husumet ehlisin. Ortaya Müslümanların temsilcisi, İslâm’ın sözcüsü olarak çıkmışsın. Mümessil ve sözcünün güçlü, vasıflı, üstün, karizmatik, vakarlı, güven veren, hürmete şâyan ciddî biri olması lazımdır. Bu vasıfların hiçbiri yok sende. Şu kılık kıyafetine bak. Evinin döşemesi tam mânasıyla anti-islâmî. Gurur, kibir, nefsâniyet, enâniyet, tafra sende. Gerçek dışı laflar edip durursun. Emanetlerini ehline vermezsin. Zikrin “Ben ben ben… Yâ Rabbenâ hep bana, hep bana, hep bana”dan ibarettir. Yahu sen nasıl İslâm temsilcisi, din sözcüsü olabilirsin? Aşk, şevk, neş’e senin semtine uğramamış. Seni görenler gülüp geçiyor. Gerçek İslâm temsilcileri, düşmanlarının bile takdirini, hürmetini kazanırlar. Kafkas kahramanı Şeyh Şâmil, Plevne gazisi Osman Paşa, Cezayir emîri Abdülkadir esir düşmüşlerdi ama haysiyetlerinden, şereflerinden, büyüklüklerinden hiçbir şey kaybetmemişlerdi. Sen zengin oldun, Müslümanlar ise zelil. Bırak şu temsilciliği, sözcülüğü Allah’ı seversen!.. 25 Eylül 1998 Cuma