Sayın Cumhurbaşkanımıza
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Mart 2019
Türkiye’nin 10’uncu cumhurbaşkanı seçilmiş bulunuyorsunuz. Tebrik eder, hayırlı muvaffakiyetler dilerim. Aşağıda madde madde sıraladığım ve âcil çözüm bekleyen bazı önemli memleket ve devlet meselelerini dikkat nazarlarınıza sunmama müsaade buyurunuz:
(1) İnsanların en temel hakkı can emniyetidir. Ülkemizde on binden fazla faili mechul cinayet ve kayıp dosyası bulunmaktadır. Prof. Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı gibi ünlü kişilerin bile dosyaları aydınlatılmamıştır.
(2) Din ve vicdan hürriyeti, inançlarına uygun bir hayat sürebilme serbestisi ülkemizde çok kısıtlıdır. Bu hürriyetin ABD, Kanada, İngiltere, İsveç gibi ileri, medenî, demokrat ülkelerdeki seviyeye çıkartılması, Müslüman çoğunluk üzerindeki baskıların kaldırılması gereklidir.
(3) Kendilerini devletin, milletin, vatanın, hukukun, demokrasinin, temel insan haklarının ve bütün evrensel değerlerin üzerinde gören egemen azınlıklar ve egemen ideoloji sahipleri memleketin Müslüman çoğunluğunu sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, zenci gibi görmektedir. Bu faşist zihniyetin saltanatının kaldırılmasını bekliyoruz.
(4) Başörtüsü dinî bir olgudur, siyasal bir sembol değildir. ABD, Kanada, İngiltere ve daha nice ileri, medenî, hukukun üstün olduğu Hıristiyan ülkesinde Müslüman kız öğrenciler okullara ve üniversitelere başörtüsü ile gidebildiği halde bizde birkaç yıldan beri bu konuda baskı ve terör uygulanmakta, hukuka ve demokrasiye aykırı zulümler yapılmaktadır. Bu haksızlıklar önlenmelidir.
(5) Kuzey Kore, Küba, Vietnam, Çin ve Afrika ile Amerika’daki bazı muz ve ananas cumhuriyetleri dışında hiçbir ileri, medenî, demokrat ülkede resmî ideoloji kalmamıştır. Portekiz’deki Salazarizm, İspanya’daki Frankizm, Almanya’daki Nazizm, İtalya’daki Faşizm, Rusya’daki Bolşevizm ideolojileri tarihe karışmıştır. Bizde ise ideoloji saltanatı ve hakimiyeti hâlâ devam etmektedir.
(6) Millî kimliğe yapılan baskılar durdurulmalı, tarihî devamlılığa ve hukukun üstünlüğü sistemine geçilmelidir.
(7) Yakın zamana kadar dünyanın sayılı tahıl ambarlarından biri olan ülkemiz, birkaç yıldan beri ekmeklik buğdayının bir kısmını dışarıdan getirtmek durumuna düşürülmüştür. Yine külliyetli miktarda domuz eti ve domuz yağı ithal edilmektedir. Pirinç, nohut, fasulya, mercimek gibi temel besin maddeleri, sebze ve meyveler de ithal ediliyor. Ülke bu hale nasıl düşürülmüştür?
(8) Güney Kore otomotiv sanayiinde harikalar meydana getirir, ürettiği kaliteli otomobilleri başta ABD olmak üzere en ileri ve sanayileşmiş ülkelere büyük miktarda ihraç edip satabilirken, Türkiye bu sanayi dalında montajcılıktan öteye geçememiş; kendi yüzde yüz millî ve yerli otomobillerini üretememiş, yabancıların kalitesiz, ihraç edilemez, sadece iç piyasayı tokatlamaya mahsus geri teknolojili otomobillerini üretmiştir. Bu hıyanetin, bu aybın giderilmesi gerekmez mi?
(9) Güney Kore, Taiwan, Singapur gibi Asya ülkeleri sanayi, iktisat, ticaret, ihracat, finans sahalarında büyük gelişme ve ilerleme kaydetmişler, Batı dünyasına meydan okuyacak hale gelmişlerdir. Türkiye ise bu kalkınma ve gelişmeyi yapamamış, bugünkü kötü duruma düşmüştür.
(10) Ülke, millet, devlet altından kalkamayacağı büyük iç ve dış borçlara sokulmuştur. Bütçe bunların faizini bile ödemekte zorlanmaktadır.
(11) Türk parası bitirilmiş, bir Amerikan doları 600 bin liradan fazla lira eder hale getirilmiştir.
(12) Kokuşma, rüşvet, devlet ve belediye bütçelerini hortumlama, kanunsuzluk, ihtilâs, suiistimal, emanete hıyanet korkunç boyutlara ulaşmıştır. Koskoca bankalar, kodaman adamlar tarafından soyulmakta, içleri boşaltılmakta ve bu haydutlukların faturasını millet ve devlet ödemektedir.
(13) Eğitim ve üniversiteler çok kötü vaziyettedir. Bir asırdan beri bir Türk bilgini ve aydını bile Nobel kazanamamıştır. Eğitim ve üniversiteler ülkenin, milletin, devletin, millî kimliğin emrinde ve hizmetinde değil, resmî ideolojinin ve faşist egemen azınlıkların sultası altındadır.
(14) Lisanımız, yazılı-edebî Türkçemiz yakın tarihte bir sürü suikaste ve sabotaja uğramış, millet dilsiz kalmıştır.
(15) En büyük güç olan medya kartelleşmiştir. Medyanın yüzde seksenini kontrolu altında tutan iki büyük patronun düzinelerle büyük şirketi, bankası, holdingi bulunmaktadır. Medyanın sağlığa kavuşturulması gereklidir.
(16) Bizdeki rejim lâik değildir. Bu sistem, “Devlet dini” sistemidir. Genel müdürlük seviyesinde resmî bir Diyanet İşleri Başkanlığı bulunan, kabinede din işlerinden sorumlu bir bakan yer alan, yüz bin müftü, imam, müezzin, vaiz ve din hocasının devlet bütçesinden maaş aldığı, devletin ve rejimin bütün din işlerine karıştığı bir sisteme lâik denilmesi mümkün müdür? Bu anormallik de giderilmelidir.
(17) Din-rejim kavgası ve çatışması kaldırılmalı, devlet ile din barıştırılmalıdır.
(18) Gelir dağılımında büyük ve vahim eşitsizlikler vardır. Ülkenin balını ve kaymağını küçük bir azınlık yemektedir. İktisadın çarkları beş milyon kişi için dönmektedir. Altmış milyon halk kenara itilmiştir.
(19) Üretim, ticaret, ziraat, sanayi, ihracat, emek ikinci plana itilmiş; onların yerine faiz, rant, repo, avanta, spekülatif kazançlar ve gelirler getirilmiştir. Türkiye’nin gerileme ve çöküş sebeplerinin başında bu gelmektedir.
(20) Ülkemizde yirmi milyon işsiz var. Buna mukabil Romanya’dan, başka ülkelerden kaçak işçi getirtilip çalıştırılmaktadır.
(21) Hedonizm, lüks, israf, aşırı tüketim, gösteriş teşvik edilmiş ve toplumun ahlâkı bozulmuştur.
(22) Binlerce köy haritadan silinmiş, milyonlarca halk yerlerinden sürülmüştür.
(23) Birtakım çeteler silâh ve uyuşturucu ticareti ve kaçakçılığı ile yekun olarak katrilyonlar vurmuşlardır. Uyuşturucunun helikopterlerle taşındığı resmî Meclis raporlarında zikredilmektedir.
(24) Bütün medenî, akıllı, ileri ülkelerde demiryollarına büyük önem verildiği, saatte üçyüz kilometre giden ve uçaklarla rekabet eden trenler işletildiği halde bizde demiryolları sabote edilmiş, bir asır önceki seviye ve teknikte bırakılmıştır. Bu bir hıyanet değil midir?
(25) Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde deniz taşımacılığı baltalanmıştır.
(26) Türkiye hukukun üstünlüğü sistemini, gerçek demokrasiyi; İngiltere, ABD, Kanada ve Almanya’da olduğu gibi temel ve evrensel insan haklarına hürmet ve riayet eden bir rejimi özlemektedir. İyiliklerin teşvik edilmesini, kötülüklerle mücadele edilmesini istiyoruz.
(27) Din büyük bir gerçektir. Hiçbir siyasî güç, dine karşı yaptığı mücadeleyi kazanamamıştır. Devletin ve rejimin dini ile barışması, ülke kalkınmasında ve idaresinde din gücünden faydalanması, din ve dindarlar üzerindeki baskıların kaldırılması gerekir.
(28) Ülkemizde Sabataistler denilen, zâhiren Türk ve Müslüman görünen, gerçekte ise Yahudi olan gizli ve esrarlı bir cemaat bulunmaktadır. Sayıca fazla olmayan, kültür ve güç itibarıyla ağırlığı büyük olan bu cemaatin içindeki bazı kişiler İslâm’a ve Müslümanlara karşı düşmanca davranmakta, ülkede gizli bir Sabataycı saltanat kurmak istemektedir. Sabataycılar nice köşebaşlarını tutmuştur. Bazı büyük devlet adamlarının Sabataycı eşlerinin büyük ağırlığı ve tesiri vardır. Dünyanın hiçbir ülkesinde eşi ve benzeri bulunmayan bu anormalliğin de düzeltilmesi gerekir.
Saygılarımla.