Şeriat Hırsızların Elini Keser
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 01 Ocak 2019
Pazartesi
Solcu, Beyaz, Aristokrat,
seçkin, bıçkın kesimden feryatlar yükseliyor:
Kimler getirecekmiş Şeriatı? AKP ileri gelenleri mi?.. “Biz anayasaya bağlıyız… Biz Atatürk ilkelerine samimî ve öz şekilde taraftarız…” diye basbas bağırıyorlar.
Diyelim ki, samimî değiller, takıyye yapıyorlar… Yine getiremezler… Farz edelim Şeriat geliyor… Bazıları niçin bu kadar gocunuyor? Şeriat hırsızın elini kesermiş… Sen hırsız olmadığına göre senin elin kesilmez. Niçin bu kadar korkuyorsun?
İslâm’ın başlangıcında, Peygamber ve ilk halifeler devrinde otuz yılda sadece 6 hırsızın eli kesilmiş… Zamanımızda bu ülkede her gün 10’larca insan trafik kazalarında can veriyor, yılda binlerce…
Şeriat zina eden evli kadın ve erkeğin recmen idamına hüküm veriyormuş… Altı yüz küsur yıllık Osmanlı tarihinde recm haddinin (cezasının) uygulanması iki elin parmaklarını geçmez. Zaten zina yapmayanların korkması için hiçbir sebep yok.
Şeriat geliyor korkusu temelsizdir. Aslında Türkiye’ye demokrasi, insan hakları, serbestlik geliyor;
diye bağırsalar çok ayıp edecekler, rezil olacaklar, binaenaleyh onun yerine
diye bağırıyorlar. Böyle bağırmak daha ucuz, daha kolay…
Birtakım İslâmcıların Türkiye’ye Şeriat getirmesi düşünülemez. Malum. Şeriat hırsızların ellerini kesiyor…
Bir ülkede vasıflı ve güçlü bir muhalefet yoksa orada demokrasi doğru dürüst çalışmaz ve işlemez. Bu vasıflı ve güçlü muhalefetin yapıcı, olumlu, müsbet olması gerekir. Allah saklasın hem güçlü, hem tesirli ve yıkıcı. Böyle bir muhalefet ülkeyi batırır. Bir kısım İslâmcıların gözleri iktidarda. Çünkü iktidarın rantları, menfaatleri çok. İslâmcılara bir şey demem ama yeterli sayıda vasıflı Müslüman bu ülkede muhalefet yapmalıdır. Olumlu olmak şartıyla hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan.
Böyle güçlü bir muhalefetin korkusundan iktidar mensupları yamuk işler yapamamalıdır.
Hepsi yasal sınırlar içinde olmak şartıyla mitingler, yürüyüşler, milyonlarca protesto broşürü, pankartlar, internet vasıtasıyla hadsiz hesapsız tepki…
İslâm ahlâkına ve kanunlara aykırı haksızlıklar, yolsuzluklar, yamukluklar yapılıyor ve Müslüman yığınlar bunları protesto etmiyor, aksine doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde destek veriyor. Vah o Müslümanlara,
Hazret-i Ömer Mescid-i Nebevî’de bir hutbe okumuş ve “Ben Allah’a ve Resulü’ne itaat edersem siz de bana itaat ediniz. Etmezsem…” Cemaatten biri hemen ayağa kalkmış ve “O zaman biz seni kılıçlarımızla doğrultmasını biliriz…” demiş. Bakınız ilk örnek Müslümanlar Hazret-i Ömer gibi büyük bir idareciye bile ne demişler.
İyi, olgun, vasıflı, temsilci Müslümanlar bu ülkede müfettiş gibi hareket etmelidir. İktidarda dindar (O da bu zamana göre) kimselerin bulunması, teftiş/denetim vazifesini göz ardı etmemiz için bir sebep ve bahane değildir. İktidar bozar ve kirletir. Hele bugünkü fitne ve fesat çağında.
Bir dinsizin kasıtlı hatâsına bir tepki gösteriyorsak, dindarın kasıtlı hatâsına on tepki göstermemiz gerekir.
gibi düşünceler yanlıştır. Müslümanlar benim dediğim gibi yaparlarsa bir müddet sonra dinsizler bile ülkeyi onların idare etmesini isteyecektir.
Yakın tarihimizde, bilhassa son çeyrek asırda bu memlekette çok yolsuzluk oldu. Yolsuzluk konusunda ülkemiz 10 üzerine 3 küsur not ile listenin diplerindedir. Bu yolsuzlukların bir kısmı amatörce yapıldı, yapanların bir ikisi, hamamın namusunu kurtarmak kabilinden, yakalandı hapse atıldı. Bir kısmı ise son derece profesyonelce yapıldı.
Bütün Müslümanlar, Türkiye’nin de Norveç, Finlandiya, İzlanda gibi, temizlik konusunda 10 üzerine 9 küsur not alan şeffaf ve pak bir ülke haline gelmesi için çalışmalıdır.
Bu zihniyet yok mu, ülkenin batmasına yol açar.
Bir ülkede rüşvet yaygınsa, bir ülkede büyük miktarda kara para, kirli servet varsa, bir ülkede riba korkunç boyutlara ulaşmışsa, bir ülkenin temizlik ve şeffaflık notu 10 üzerine 3 küsur ise, bir ülkede kokuşma genelleşmişse, bir ülkede nepotizm varsa o ülke hastadır ve çürüyüp yıkılmaya mahkumdur.
Bir Müslüman
diyemez. Böyle bir söz dine, bilgeliğe, ahlâka, vicdana, sağduyuya, vatanseverliğe aykırıdır. İslâm dininin temel değerlerinden biri istikamet/doğruluktur. Doğruluk elden gidince din tehlikeye girer. İslâm’ın temel farzlarından biri “İyiliği emretmek ve desteklemek, kötülüğü yasaklamak ve kösteklemektir”. Bu farz Ümmet tarafından terk edilirse toplum çöker, bir sürü bela, afet ve musibet gelir. Bugün olduğu gibi.
Tarihe bakalım. 1400 yıl boyunca kaç İslâm devleti batmış. Bu batışlar her halde adalet, doğruluk, iyi idare yüzünden olmadı…
Kokuşma, haram yeme, rüşvet, yolsuzluk, emanetlerin ehline verilmemesi ve bunlara benzer kötülükler adalete aykırıdır, zulümdür. İslâm alimleri ve bilgeleri “Bir küfür devleti adaletle ayakta durur da, bir İslâm devleti zulüm ve adaletsizlik yüzünden batar” demişlerdir.
Olgun, iyi, vasıflı Müslüman yeryüzünde Allah’ın şahididir. Kur’an’ın, Sünnetin, icma-i Ümmetin ışığında emr-i maruf ve nehy-i münker yapar, yani olumlu, yapıcı muhalefet… (Bu yazı genel bir yazıdır. Şu veya bu iktidarı veya ekibi kasd etmiyorum…) 21 Ağustos 2007