Cumhurbaşkanımız emir vermiş,

Sivas hadisesi yeniden müfettişler tarafından bütünüyle incelenecekmiş.

Türkiye hassas dengeler ülkesidir. Irk bakımından

iki ana unsur

vardır, Türkler ve Kürtler… Mezhep açısından iki ana unsur da

Sünniler ve Alevilerdir.

Türkiye’nin zinde, huzurlu, adaletli,

manen ve maddeten kalkınan sağlıklı bir ülke

olması için

Türklerle Kürtlerin, Sünnîlerle Âlevîlerin ve diğer unsurların barış içinde yaşaması, aralarında mutabakat olması gerekir.

Türkiye’nin parçalanmasını, bölünmesini, yıkılmasını, topraklarına dışarıdan nüfus ithal edilmesini isteyen derin güçler son otuz kırk yıl içinde Türklerle Kürtleri, Sünnîlerle Âlevîleri birbirine düşman etmek için şeytanî plan ve programlar uygulamışlardır.

Sivas hadisesi bunlardan biridir.

Sivas hadisesi derin düşmanlarımızın provokasyonu ve tezgâhıdır.

Sivas’ta Sünnîlerle Âlevîler

(Aralarında farklılıklar ve bazı soğukluklar olmakla birlikte)

barış içinde yaşıyordu. Düşmanlarımız orada üzücü hadiseler çıkartarak ülke genelinde milyonlarca Sünnî ve Âlevîyi karşı karşıya getirmek ve iç savaş başlatmak istemişlerdir. Sivas hadisesi olup bittikten sonra da

kamuoyunu yanıltmak için yoğun bir dezenformasyon kampanyası başlatmışlardır.

1980 askerî darbesinden sonra Kürt vatandaşlarımıza akıl almaz baskılar, işkenceler, hakaretler ederek onların bir kısmının dağa çıkmasına sebep olanlar

da hep bu

derin güçlerdir

.

PKK dıştan bir Kürt hareketi gibi görünüyor ama içten bir

Kripto hareketidir.

Bu dediğimi anlamadan, olup bitenlerin içyüzünü öğrenmeden PKK terörünü bitirmenin imkânı yoktur.

  • PKK terörünü Kürtler değil, derin

    Kripto güçler

    başlatmıştır.

  • PKK’nın başındaki adam

    Kürtçe bile bilmez…

  • Ölü olarak ele geçirilen Kürtlerin bir kısmı

    Sünnetsiz

    dir.

  • 1984’ten bugüne PKK terörünün tozu dumanı içinde yüz milyarlarca dolarlık

    uyuşturucu işi

    yapılmıştır.

  • Yine yüz milyarlarca dolarlık

    silah kaçakçılığı…

  • Uyuşturucuların bir kısmının helikopterlerle taşındığına dair TBMM raporlarında bilgi vardır.
  • Bir ara PKK’ya, Türk ordusuna silah ve cephane üreten fabrikanın silah ve mermileri verilmiştir.
  • Derin güçler PKK terörünün, uyuşturucu ve silah kaçakçılığının bitmemesi için tedbir almışlardır.
  • Onlar, emellerinin gerçekleşmesi için

    Türkiye’de iç savaş olmasını

    istiyorlar.

  • Ülke parçalanır mı, gevşek bir federasyon mu olur, ne olacaksa olsun ve şimdiden kasıtlı olarak boşaltılan bölgelere başka nüfuslar ithal edilsin..

    İşte Sivas hadiseleri de bu planın bir parçasıdır.

    Azgın Sünnîler pırıl pırıl aydın Âlevî lere saldırmışlar ve

    Madımak otelinde bunları vahşice katl etmişler…

    Bu izah tarzına inanmak için ahmak ve ebleh olmak gerekir.

    Sivas hadiseleri şeytanî provokasyonların neticesidir.

    Şeytanlar

    Salman Rüşdi

    mel’ununun iğrenç ve rezil kitabını bile kullanmışlardır. Önceki yıllar bir köyde yapılan

    Pir Sultan festivalini

    Sivas’ın içine kasıtlı olarak taşımışlardır.

    Derin devlet Sivas faciası hazırlıklarına seyirci kalmış

    , bunları önlemeye çalışmamıştır. Cumhurbaşkanlığına bağlı teftiş heyetinin hazırlayacağı

    doğru ve âdil Sivas raporu, önemli bilgi ve belgelerin ışığında gerçeğe projektör tutacaktır.

    Halk yığınları böyle raporları alıp okuyamaz ve anlayamaz. Rapor özetlenmeli, resimlendirilmeli, başlıklar konulmalı ve milyonlarca adet basılarak halka dağıtılmalıdır.

    Sünnîler de Âlevîler de işin içyüzünü, komployu öğrensinler.

    * (İkinci yazı) Genelev Parasıyla Cami Yaptırılır mı?

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nda

    1950’li yılların sonunda ve 1960’da iki yıl mütercim olarak memurluk yapmıştım.

    Diyanet’in medrese mezunu icazetli ve ehliyetli hocalardan oluşan sağlam bir

    istişare kurulu

    vardı, fetva verirdi. Bu fetvalardan biri, genelev işleterek kazanılan haram para ile cami yaptırılıp yaptırılamayacağı meselesi idi. Fetva kurulu bu konuda

    kesinlikle yaptırılamaz fetvasını vermişti.

    Zamanımızda, ilahiyatçı kılıklı birtakım muhtîler

    (hataya düşürenler)

    Kur’an’a, Sünnet’e,

    Şeriat’a, fıkha, icmâya aykırı bozuk fetvalar

    veriyorlar.

    Birkaç örnek verelim:

  • Bozuk düzenlerde haram yenebilir.
  • Kurban kesmek yerine kurban parası sadaka olarak verilebilir.
  • Tüzelkişiler

    (dernekler, vakıflar vs)

    zekat alabilir, toplayabilir.

  • Mukim Müslüman beş vakit namazı devamlı olarak üç vakitte kılabilir.
  • Baş açık namaz kılmanın sakıncası yoktur.
  • Enflasyon nispetinde faiz veya riba caizdir.
  • Zaruret olmaksızın faizli kredi ile mesken almak caizdir…

    Hükümleri Kur’an’dan ve Sünnet’ten çıkartılmış olan mukaddes

    Şeriat’a göre zekât parası ve malıyla cami yaptırmak bile caiz değildir.

    Camiler ne genelev ticareti parasıyla, ne zekât parasıyla yapılabilir. Cami kutsal ve pak bir binadır. Pak, helal, tayyib para ve mal ile yapılmalıdır.

    İşin bir de niyet yönü vardır. Cami temiz bir niyetle yapılmalı, yaptırılmalıdır. Cami Allah’ın rızasını kazanmak için yapılmalıdır. Cami inşaatları nefsaniyete, riyaset ihtiraslarına, politikaya alet edilmemelidir.

    Maddî imkânı olan kişi,

    “Bir cami yaptırayım da insanlar içinde Hak Teala’ya ibadet etsinler, hem sağlığımda hem ölümümden sonra hayır dua alayım…”

    hâlis niyetiyle cami yaptırırsa onun niyeti hâlistir. Allah’ın rızasına yönelik olmayıp da

    halkın teveccühünü kazanmak için

    yaptırılırsa niyet bozuktur.

    Bundan elli sene önce İstanbul’da

    küçücük bir dükkanda piyango bileti satan bir kadın

    vardı. Sattığı biletlere büyük ikramiyeler çıkmış, çok biletler satmış, büyük zengin olmuştu.

    Hayatının sonuna doğru bu kadın servetinin bir kısmı ile kubbeli, oldukça büyük bir cami yaptırtmıştı.

    Cami yaptırmak iyi bir şeydi ama para haram yolla kazanılmıştı.

    1960’lı yıllarda

    (çok iyi hatırlıyorum)

    piyango kumarı ile yapılmış o camiye Atatürkçü bir imam tayin edilmişti

    ve cemaatle arasında sık sık hır gür çıkıyordu. Haram paralar uğurlu gelmemişti.

    Devlet bugün resmen piyangoculuk, lotaryacılık, lotoculuk, totoculuk yapmakta

    ve bunlardan kazandığı haram parayı bütçesine katmaktadır.

    İçinde TC vesikalı sermayeler çalışan resmî, yasal genelevlerdeki

    seks ve fuhuş ticaretinden KDV ve gelir vergisi alınmakta ve bu paralar da bütçeye katılmaktadır.

    Acaba bu gibi paralarla cami yaptırmak caiz midir?

    02 Aralık 2012