Salı

 

1. Din kutsaldır ve çok büyük bir güçtür. Siyaset kutsal değildir, süflîdir. Dinin siyasete kesinlikle âlet edilmemesi gerekir.

2. Siyaset yoluyla dine hizmet edilebilir. Ancak böyle bir hizmet son derece netâmelidir. İslâm’ın ihlâs, istikamet, zühd prensiplerine son derece riayet edilmesi gerekir.

3. Bu devirde hizmet denilen işlerin çoğu hizmet değildir, sömürüdür.

4. Din sömürüsü yoluyla elde edilen servet, ün, riyaset, alkış; kadın satarak, uyuşturucu ticareti yaparak elde edilenlerden daha alçakçadır.

5. İslâm dini yalan söylemeyi kebâirden yâni büyük günahlardan saymıştır. Müslüman politikacıların siyasî hizmetleri esnasında kesinlikle yalan söylememeleri gerekir.

6. Hazret-i Peygamberin, “Bizi aldatan bizden değildir” buyurduğu rivayet olunmuştur. Namuslu bir Müslüman politikacı kendi hırsları, kendi emelleri, kendi şahsî menfaat ve nüfuzu için halkı aldatmaz, kandırmaz.

7. “Savaş hiledir” düsturu sadece savaşa mahsustur. Politika savaş değildir. Binaenaleyh politikada hilekârlık, sahtekârlık, makyavelizm, aldatmaca yapılmamalıdır.

8. Milletvekillerinin geçimlerini temin etmek ve politik hizmet yapmak için aldıkları maaşlar elbette meşrudur. Ancak şu husus iyi bilinmelidir ki, ayda beş on milyarlık bir maaş için, lüks bir lojman için, kıyak emeklilik için, diğer başka menfaatler için milletvekili olmak isteyenlerden, olanlardan hayır gelmez.

9. Bir milletvekili Meclis’e hangi partiden girerse girsin, mazbatasını aldıktan sonra bütün milletin, bütün Türkiye’nin vekili olur.

10. İyi ve namuslu politikacı ülkenin, milletin ve devletin hizmetindedir. Partisini, parti disiplinini millî menfaatlerden üstün tutan kişi kötü politikacıdır.

11. Türkiye’yi yakın tarihte “Önce ben, sonra partim, en sonra da ülkem ve halkım” diyen kalitesiz ve çapsız politikacılar bugünkü hale getirmişlerdir.

12. Onlardan beteri de vardır. “Önce ben, sonra ben, en sonra yine ben” derler o uğursuzlar.

13. Cumhuriyet tarihinde çok az iyi, vatansever, ahlâklı ve faziletli politikacı ve milletvekili çıkmıştır. Bence bunların birincisi merhum Adnan Kahveci idi. O, ülkenin çeşitli bölgelerindeki üç bin köyü gezmiş, halkın durumunu görmüştü. O, milletvekili maaşına zam yapılmasına ve kıyak emekliliğe karşı çıkmış, bunlar kabul edilince gereken mercilere müracaat ederek bu zamları kabul etmemiş, almamıştı.

14. Milletvekili zamlarına laf ile muhalefet eden, kanunlaşınca yan cebime koy diyen zihniyette de hayır yoktur.

15. Türk siyasetini kirleten, dejenere eden iki ana unsur bizdeki partiler kanunu ile seçim kanunudur. Rejim sözde demokratiktir ama demokrasinin vaz geçilmez vasıtaları olan partiler, iç yapıları itibarıyla demokratik değil, antidemokratiktir. Bizdeki partiler ağalık, aşiret, “baba”lık sistemi ile çalışır. Seçim kanunumuz da son derece sakıncalıdır. Halk adaylara değil, partilere oy vermektedir. Bizde de İngiltere’de olduğu gibi, her bölgeden tek milletvekili çıkartan dar bölge sistemine geçilmeli, parti başkanlarının, partilerin sultası kırılmalıdır.

16. Her konuda ve sahada olduğu gibi siyasette de kalite çok önemlidir. Türk siyasetine mutlaka kalite getirilmelidir. Bu da kaliteli adamlarla olur.

17. Sağlıklı, demokratik, dengeli sistemlerde medya dördüncü kuvvettir. Bizde ise birinci kuvvet olmuştur. Büyük medya kartelleşmiş, tekelleşmiş, mafyalaşmıştır. Medyanın birinci kuvvet olduğu bir sistemde demokrasi işlemez. Çare ve çözüm bulunarak, bütün yollar denenerek medya dördüncülüğe indirilmelidir.

18. Siyaset ve ülke idaresi konusunda en evrensel, en temel gerçek Hazret-i Muhammed’in (Salât ve selâm olsun ona) şu hikmetli sözüdür. “Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz.”

19. Bir toplumun iyi bir idareye kavuşması için öncelikle kendisini islah etmesi, iyileştirmesi gerekir. Kendisini iyileştirmek için çalışmayan, aksine her geçen gün biraz daha kötüye giden bir toplumun iyi bir idareye kavuşacağını hayal etmesi ahmaklıktan başka bir şey değildir.

20. Siyasetin para kazanmak, zengin olmak, vurgun vurmak gibi hırslara ve emellere âlet edilmemesi gerekir. Bütün medenî ülkeler, siyasetin kirlenmesine ve kirletilmesine karşı sıkı tedbirler almışlardır.

21. Para ve zenginlik hırsının yanında ikinci büyük tuzak insan benliğidir. Yeterli ahlâk ve karakter terbiyesi almamış, nefsini dizginlememiş, ruh asaletine ve mürüvvete sahip olmayan küçük ve düşük kişilerin siyasete girmesi engellenmelidir.

22. Tacirlerin ve işadamlarının aynı anda hem ticaret, hem siyaset yapmaları mutlaka önlenmelidir. Aksi takdirde büyük sakıncalar ve pislikler ortaya çıkar.

23. Halk siyaset konusunda şuurlandırılmalı, futbol kulübü tutar gibi siyaset yapılması önlenmelidir.

24. Siyasetin türleri, kategorileri vardır: Nebevî siyaset. Sıddiklerin siyaseti. Âdil sultanların ve başkanların siyaseti. Fâcir ve fâsıkların siyaseti. Şeytanların siyaseti…

25. Siyasetçilerin, milletvekillerinin en az üçte ikisi erdemli, vasıflı, ahlâklı, faziletli, güçlü olmalıdır ki, siyasetin bir faydası olsun.

26. Politikada şeffaflık, açıklık olmalıdır. Particilerin, milletvekillerinin, parti başkanlarının mal ve servet beyanları açıklanmalı, yanlış beyanda bulunanlara siyaset yolu kapatılmalıdır.

27. Kimsenin siyasî hizmetler esnasında kendisine ve yakınlarına (eşi, çocukları, akrabası, dostları) büyük menfaatler, büyük servetler temin etmesine izin ve imkân verilmemelidir.

28. Bir ülkede şu üç şey yoksa orada sabah olmaz. Birincisi:Temiz, kaliteli, vatansever siyaset. İkincisi: Namuslu, vatansever medya. Üçüncüsü: Kaliteli, millî kimliğe hizmet eden, bilginin yanında ahlâk ve karakter terbiyesi de veren eğitim sistemi.

29. Bizde siyasetin şu anda birinci vazifesi kokuşmayı önlemektir. Kokuşmaya bulaşmış bir siyasetle bir yere varılamaz. 04 Temmuz 2002