Siyasette Kalite
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Şubat 2019
Pazartesi
Faydalı fikirleri, görüşleri, teklifleri sık sık tekrar etmek gerekir. Daha
bugün yine aynı konuyu işleyeceğim.
Rahmetli
nin
hususunda isteği, çalışmaları vardı. Siyasî hayatımız ve müesseselerimiz çok kirlenmiş vaziyettedir. Temizlenmesi için yeterli sayıda kaliteli siyasetçi bulunması gerekir. Şimdi kaliteli siyasetçi hiç yok mu? Olmaz olur mu, elbette var. Var ama sayıları ve ağırlıkları yetersiz…
Meclis’te, her partiden üyesi bulunan Diyalog Grubu kaliteli politikacılardan meydana gelmektedir. Lakin sayıları azdır. Meclis’te, en az 300 kaliteli üye bulunacak ki, siyaset temizlenebilsin, bir çeki düzene konulabilsin.
Sadece şu veya bu grubun kaliteli olmasını istemiyorum; siyaset yapan bütün grupların, hiziplerin, partilerin içinde yeterli sayıda kaliteli adam bulunmasını arzu ediyorum.
Anayasa tadilatı esnasında allem edip kallem edip milletvekili maaşlarına ve emekliliklerine zam yapılması Meclis’in itibarına, siyasetten beklenen ümitlere büyük bir darbe vurmuştur. Çoğunluğu kaliteli siyasetçilerden oluşan bir parlamentonun, millet ve devlet bu halde iken milletvekili maaşlarına ve emekliliklerine böylesine zam yapması mümkün olmazdı.
Türkiye niçin kaliteli, güçlü, üstün, başarılı, örnek politikacılar yetiştiremiyor?
Bizdeki kalitesizlik sadece siyaset sahasında değildir, geneldir. Bugünkü resmî ideoloji ile, eğitim ve üniversitelerle kaliteli adam yetiştirmek mümkün değildir. Yetişse bile istisnaî olur. Kaliteli adam kendi kendine yetişmez; onu yetiştirecek bir toplum, bir devlet, bir aile, bir eğitim, bir üniversite gerekir.
Bizdeki sistem A’dan Z’ye kadar bozuktur. Hem kaliteli adam yetiştirmemekte, yetiştirememektedir; hem de “imalat hatâsı olarak” yetişmiş iyi, güçlü, kaliteli, üstün insanları istihdam etmemektedir.
Siyasetimiz şu anda tıkanmış vaziyettedir. Önünü açabilmek için yeni bir seçim gereklidir. Seçim yapılsın demekle yapılmıyor. Seçimi mecburen yaptırtabilmek için bir miktar milletvekilinin istifa edip sine-i millete dönmesi gerekiyor. İş istifaya gelince kimse kılını kıpırdatmıyor…
Milletvekillerine verilen maaş ve yolluklar az mıdır, çok mudur, burada uzun uzadıya bu konuyu incelemek istemem. Hakkedene, vazifesini yapana, milletin vekili olduğu şuuruna sahip bulunana azdır; hakketmeyene çoktur, haramdır.
Rahmetli Adnan Kahveci, milletvekillerinin maaşlarına ve emekliliklerine zam ve kıyak yapıldığı zaman bu zamları kabul etmemiş, gereken resmî mercilere müracaat ederek “Ben maaşımı eski miktardan alacağım, zamları kabul etmiyorum” demişti ve nitekim de almamıştı. Kahveci, İstanbul’un bir bölgesinden milletvekili seçilmişti ama, kendisini bütün Türkiye’nin, bütün halkın vekili olarak kabul ediyordu ve diğerlerinden az maaş ve yolluk almasına rağmen ülkenin üç bin köyünü gezmiş, vatandaşlarla görüşmüş, onların dertlerini dinlemişti.
Politikacılar genellikle kalitesiz de halk, seçmenler kaliteli mi? Hayır, halkımızın da siyasî firaseti ve şuuru yoktur. On milyonlarca vatandaş şu anda kötü idareden şikayet edip ağlıyor. Onlara sormak gerek. Bu başımızdakiler gökten mi indi, Merih’ten uçan daire ile mi geldi. Hayır, onları bu halk seçmiştir. O halde niçin ağlayıp feryad ediyoruz?
Yeni bir seçim olsa, halkın isabetli tercihler yapacağı konusunda pek ümitli değilim.
Kalitesiz bir medya toplumu sersem, şaşkın, ne yapacağını bilmez duruma düşürmüştür.
Partiler ve seçim kanunlarını değiştirmeden siyasete kalite getirmek mümkün olamaz. O iki kanunu değiştirmek de yetmez. Halkın birçok temel ve hayatî konuda uyarılması, şuurlandırılması gerekir.
Meclis’in iyi vazife yapabilmesi; devletin, ülkenin, halkın haklarını koruyabilmesi için Millet Meclisi çatısı altında en az 300 kaliteli milletvekili bulunması gerekir.
Bizdeki partiler birer aşiret gibi idare ediliyor. Bir kere bu düzeni değiştirmek gerekir. Madem ki, demokrasi var, o halde partilerin yapısı, çalışma sistemi de demokratik olmalıdır. Şu anda, genel başkan olarak seçilen adamları değiştirmenin imkanı yoktur. Ne kadar yıpransalar, kirlenseler, şaibe altında kalsalar bile mübarekler lök gibi koltuklarında oturur durur. Bundan birkaç ay önce Genelkurmay başkanımız, bir Millî Güvenlik Konseyi toplantısında, masanın sivil tarafındakileri kasdederek şöyle demedi mi: “Biz askerler iki senede bir değişiyoruz, karşı taraf ise hep aynı…”
Meclis’e, kaliteli milletvekili sokabilmek için sadece bir tek milletvekili çıkartan dar bölge seçim sistemine geçilmesi gerekir. Şu anda halk, futbol kulübü gibi tuttuğu partilere oy veriyor. Dar bölge seçim sisteminde adaya oy verecektir. Bu sistem, bir dereceye kadar kaliteli insanların seçilmesine fırsat tanıyacaktır.
Meclis’te şu anda iki yüzden fazla tacir ve işadamı milletvekili bulunuyormuş. Ticaret ve İhale odası gibi Meclis olmaz. Bilemediniz yirmi otuz iş adamı yeter.
Türkiye’yi bu hale getiren kokuşmanın baş aktörleri şu kesimlere mensup: Politikacı, işadamı, bürokrat, medya mensubu.
Çatısı altında iki yüzden fazla işadamı barındıran bir parlamento elbette kokuşmayı kesip atacak radikal tedbirler alamaz.
Sadece Atatürkçü veya milliyetçi veya dindar veya çağdaş olmakla iş bitmiyor. Kaliteli olmak, gerçekten vatansever olmak gerekiyor. Kaliteli insanlar pis, kirli, şaibeli, ahlâk dışı işlere bulaşmaz. Kaliteli insanlar, aralarında fikir ve görüş farklılıkları olsa bile, temel meselelerde vatan, millet, devlet lehinde işbirliği yapar.
Başkaları yolsuzluk, hırsızlık, talan, hortumlama yapınca kızılca kıyamet kopartıyorlar. Kendi zümre ve camialarından birileri bu gibi işlere bulaşınca hiç ses yok, tısss! Olur mu böyle vatanseverlik, olur mu böyle ahlâk ve fazilet?
Velhasıl ya kalite, yahut sürünmeye devam. 30 Ekim 2001