Siz ve Biz
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Ocak 2019
Perşembe
Siz inançsız olabilirsiniz, siz ateist olabilirsiniz, siz agnostik olabilirsiniz… Siz pozitivist, siz rasyonalist, siz materyalist olabilirsiniz… Bu sizin bileceğiniz şeydir.
Bize gelince:
Biz Müslümanız.Biz Allah’a iman ediyoruz. Biz, Allah’ın Elçisi ve Habercisi Hazret-i Muhammed’e iman ediyoruz.
Biz Kur’an’ı rehber ve düstur olarak kabul ediyoruz.
Peygamber bizim kılavuzumuzdur. O’nu canımızdan, malımızdan, çoluk çocuğumuzdan fazla severiz. Kurtuluşumuzu ve ebedî mutluluğumuzu onun yolundan gitmekte buluyoruz.
Bizim inançlarımız vardır.
Biz Şeriat denilen, fıkıh denilen kurallara, hükümlere, emir ve yasaklara bağlıyız.
Bizim kendimize mahsus bir ahlâk sistemimiz vardır.
Bizim kendi medeniyetimiz vardır.
Varlık problemine en doğru cevabı bizim dinimiz vermektedir.
Din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti insanlığın en birinci, en temel değeridir.
Siz bize baskı yapamazsınız. Sizin inançlarınız veya inançsızlığınız size, bizim dinimiz bizedir.
Bir Müslüman dininden, inançlarından koparsa kimliğini yitirir ve yabancılaşır. Biz kimliğimizi yitirmek, yabancılaşmak istemiyoruz.
Dünyada sekiz kadar medeniyet vardır. Bizim medeniyetimiz İslam medeniyetidir. Siz zorla, terörle, baskı ile bize başka bir medeniyet empoze edemezsiniz.
Siz inanmadığınız, materyalist, pozitivist veya ateist olduğunuz için bizden üstün değilsiniz.
Biz bu ülkenin dominant, hâkim unsuruyuz. Çoğunluktayız, hem de ezici çoğunluk.
Siz bu ülkede küçük bir azınlıksınız. Azınlıkların da hakkı vardır ama baskı yapmaya, ezmeye, zulm etmeye, çoğunluğun temel insan haklarını ihlal etmeye hakları yoktur.
Sizin bizim üzerimizde vesâyet hakkınız yoktur. Biz hür ve reşid Müslümanlarız, vâsiye ihtiyacımız yoktur.
Bizim temel haklarımızı, hürriyetlerimizi, haysiyetlerimizi çiğneyemezsiniz.
Bizim din, inanç, inandığı gibi yaşamak hakkımızı kısıtlamazsınız.
Kendinizi bizden “Daha eşit” görmeye hakkınız yoktur.
Bizi ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi gibi görmeye de hakkınız yoktur.
Bizim millî kimliğimizi değiştirmeye hakkınız yoktur.
Bizim kültürümüzle, tarihimizle, lisanımızla, edebiyatımızla oynamaya hakkınız yoktur.
Kendi ideolojinizi bize zorla kabul ettirmeye hakkınız yoktur.
Bizim millî irademizi hiçe saymaya hakkınız yoktur.
Bu ülke bizim vatanımızdır, bu devlet bizim devletimizdir. Biz vergi veriyoruz, vatanî hizmet yapıyoruz. Bu ülke ve devlet üzerinde tekel kuramazsınız.
Bizi inançlarımızdan, dinimizden, fikir ve görüşlerimizden, haksızlıkları ve kötülükleri tenkit etmemizden, kimliğimize sahip çıkmamızdan dolayı cezalandırmaya hakkınız yoktur.
Sinsi metodlarla bizim dinimizi, dünya görüşümüzü değiştirmeye, tahrif etmeye, bozmaya asla hakkınız yoktur.
Yahudilerin kendi dinlerine, kendi şeriatlarına, kendi kimliklerine, kendi medeniyetlerine bağlı kalmaya ve bunlara hizmet etmeye ne kadar hakkı varsa, bizim de o kadar hakkımız vardır kendi değerlerimize sarılmaya.
Hıristiyanların Hıristiyan olmaya, Budistlerin Budist olmaya ne kadar hakkı varsa bizim de Müslüman olmaya, Müslüman kalmaya, Müslümanlığı yaşamaya o kadar hakkımız vardır.
Sizler, gayr-i müslim ülkelerde yaşayan Müslümanlara tanınan hakları bize kendi vatanımızda tanımak istemiyorsunuz, haklarımızı kısıtlıyorsunuz.
Bizler Marks’ın fikirlerini, görüşlerini, inançlarını veya inançsızlığını, doktrinini, felsefesini, ideolojisini benimseye mecbur değiliz. Bunlar bizim dinimize aykırıdır ve bâtıldır.
Bizler Darvinizmi benimsemeye, onu din gibi kabul etmeye de mecbur değiliz. Darvinizm gerçek dışı, iflas etmiş, çürütülmüş bir teoriden ibarettir. Bunu bize bilimseldir diye yutturamazsınız.
Bizler akla çok önem veriyoruz ama akılcı değiliz. Akılcılık (rasyonalizm) akıllılık demek değildir.
Biz gayba inanıyoruz, biz mucizelere inanıyoruz, biz kerametlerin hak olduğuna inanıyoruz.Biz peygamberliğe inanıyoruz, biz melek vasıtasıyla peygamberlere vahiy geldiğine, kitap gönderildiğine inanıyoruz. Siz bize bu inançlarımızdan dolayı baskı yapamazsınız, bu konuda bize terör uygulayamazsınız.
Biz her insanın iyiliklerini ve kötülüklerini iki meleğin yazdığını, hiçbir şeyi unutmadıklarını, ahirette büyük bir mahkeme kurulacağını ve dünyada yaptıklarımızdan dolayı hesap vereceğimize inanıyoruz. Biz inançlıların ve iyilerin ebediyen mutlu olacaklarına, kötülerin ve inkârcıların azaba çarpılacaklarına, cehenneme atılacaklarına inanıyoruz. Siz bizim bu inançlarımıza karışamazsınız.
Sizin bize yaptığınız baskılar, zulümler, haksızlıklar, kötülükler Tabiî Hukuk ilkelerine, insan haklarına, adalete, insafa, vicdana, bilgeliğe aykırıdır.
Bizim üzerimizde vesayet hakkınız bulunduğuna dair iddialarınız şeytanî kuruntulardan ibarettir.
Yaptıklarınızın hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
Demokrasi diyorsunuz, yalan söylüyorsunuz.Bu yaptıklarınız demokrasiye taban tabana zıttır.
Laiklik diyorsunuz, yine yalan söylüyorsunuz. Bir yerde laiklik olması için öncelikle din, inanç ve inandığı gibi yaşamak hürriyetinin olması gerekir.
Siz devletimizi tekeliniz altına almak istiyorsunuz. Bu devlet bizim de devletimizdir.
Biz Müslüman çoğunluk kendi vatanımızda, İngiltere’de, Almanya’da, Avusturya’da, İsveç ve Norveç’te, ABD ve Kanada’da ve diğer medenî ülkelerde yaşayan Müslümanlar kadar din hürriyetine sahip olmak istiyoruz. Bu bizim en tabiî hakkımızdır. Bu hak hiçbir bahane ile kısıtlanamaz.
Siz bir yandan bizi eziyor, haklarımızı kısıtlıyor, öbür yandan bu ülkenin rantlarını gayr-i meşru şekilde elinize geçiriyorsunuz.
Siz bizim çocuklarımızın okumasını, yüksek tahsil yapmasını, bilgilenmesini istemiyorsunuz. Bizi cahillikle terbiye etmek istiyorsunuz.
Siz kendi mitolojinizi bize zorla kabul ettirmek istiyorsunuz.
Siz, bizi atalarımızın, dedelerimizin mezar taşlarını bile okuyamayacak kadar cahil bırakmak istiyorsunuz.
Siz bizim Güney Koreliler, Japonlar, Tayvanlılar, Singapurlular kadar kalkınmış, zengin, üretken, şuurlu olmamızı istemiyorsunuz. Siz bizi, kendi kontrolunuzdaki şer vasıtaları ve aletleri ile sersemletiyor, afyonluyor, beyin yıkama ameliyesine tâbi tutuyorsunuz.
Siz Türkiye’nin, Ortadoğu’nun Japonyası olmasını istemiyorsunuz, böyle bir şeyi önlemek, engellemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Siz sosyal barışı, toplumsal uzlaşmayı dinamitliyorsunuz.
Siz bu halkı Sünnî, Alevi, Türk Kürt, dinci çağdaş, sağcı solcu, ilerici gerici diye birbirine düşman kamplara ayırmak ve bunları birbiriyle çekiştirip tepiştirmek istiyorsunuz. Böylece “Böl parçala ve hükm et” makyavelist siyasetini takip ediyorsunuz.
Sizin ideolojiniz, sizin ahlak anlayışınız, sizin zihniyetiniz bu memleketi bugünkü hale getirmiştir. Memleketi baştan başa saran korkunç kokuşma sizin eserinizdir.
Sizin yüzünüzden bu memlekette son derece gayr-i âdil bir gelir dağılımı vardır.
Siz birtakım Müslümanları da kendinize benzetmek istiyorsunuz. Onların önlerine yağlı kemikler atıyorsunuz. Sizin baskınızdan, terörünüzden, zulmünüzden nasıl ve ne zaman kurtulacağız? Yakamızı ne zaman bırakacaksınız? 22 Temmuz 2005