Sizin Eserinizdir!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Salı
Bugünkü modern Türkiye’nin en güçlü ideolojisi Pembeciliktir… En güçlü lobisi Pembelerdir… Modern Türkiye’de onların çok tuzu biberi vardır.
Yakın tarihimizdeki bütün büyük değişimlerde, inkılaplarda, batılılaşma ve laikleşme hareketinde onlar vardır.
Türkiye’nin manzarasına bakınız:
• Ülkemiz, halkımız, devletimiz üç yüz küsur milyar dolar borca batırılmıştır.
• İki yüz elli milyar dolar kara para olduğu söyleniyor.
• Toplumun geleneksel yapısı allak bullak olmuştur.Yıkılan kurumların, terk edilen değerlerin yerine yenileri getirilememiştir.
• Millî eğitim sistemimiz çağın ve millî kimliğin gerisinde kalmıştır.
• Hiçbir medenî, demokrat, ileri, sağlıklı, dengeli, hukukun üstünlüğü prensibine bağlı, evrensel insan haklarına saygılı ülkede resmî ideoloji olmadığı halde bizde vardır.
• Şu yetmişiki milyonluk ülkede iki milyonluk bir azınlık zevk u sefa, bol para, geniş imkanlar, lüks ve konfor içinde yaşarken geriye kalan yetmiş milyon bin türlü sıkıntı içinde inleyip kıvranmaktadır.
• Ülkemiz, halkımız, devletimiz IMF tuzağına ve çukuruna düşmüştür.
• İnsan hakları ihlallerinin, işkencelerin önü bir türlü alınamamaktadır.
• Misyonerler ülkemizde cirit atmaktadır ama yerli Müslüman halkın dinî dernek kurmaya bile hakkı yoktur.
• Türkiye, yanlış politikalar, yanlış ideolojiler yüzünden bir sömürge haline gelmiştir. Bizi yabancılar sömürmemekte, içimizdeki mutlu ve putlu bir güruh sömürmektedir.
• Büyük medya son derece olumsuz bir hale gelmiştir.
• Halk devamlı şekilde uyutulmakta, uyuşturulmakta, sersem ve şaşkın bir hale getirilmektedir.
• Tarım, sanayi, hayvancılık sektörlerinde üretim gerilemektedir. Türkiye kendi halkına yetecek kadar buğday bile yetiştirememektedir. Hayvancılığımız kasıtlı şekilde çökertilmiştir. Pirincimiz, yemeklik sıvı yağımız, nohut ve mercimeğimiz, hattâ elmamız bile büyük ölçüde dışarıdan getirilmektedir.
• Ülkede milyonlarca işsiz vardır.
• Birtakım çarpık kafalar ve zihniyetler, çoğunluğu teşkil eden dindarları iç-tehlike, iç-düşman, tehdit olarak görmektedir.
• Bir ideoloji devletle, milletle, ülke ile bir ve özdeş tutulmaktadır.
• Statükocular, devletin çökmesi pahasına kendi ideolojilerini ayakta tutmak için çalışıp çırpınmaktadır.
• Dünyanın bütün medenî ülkelerinde (Fransa dahil) bütün üniversitelerde başörtüsü serbestken, isteyen dindar Müslüman kızlar başörtüleriyle üniversiteye gidip okuyabilirken bizde akıl almaz, mantığa ve vicdana sığmaz bir başörtüsü yasağı bütün hiddet ve şiddetiyle sürdürülmektedir.
• Cehalet almış yürümüştür. İstanbul Üniversitesi’nin profesörleri bile (birkaç istisna dışında), anıtsal ana kapının üstündeki büyükTürkçe kitabeyi okuyamamaktadır.
• Mason locaları alabildiğine hür ve serbesttir ama Müslümanlar dinî dernek kuramamakta, dergahlar açarak tasavvufî faaliyet yapamamaktadır.
• Köylerden şehirlere göç kaotik ve trajik bir şekilde sürmektedir.
• Almanya’nın çok gerisinde, ona nisbetle çok fakir olduğumuz halde, bizdeki lüks ve pahalı Mercedes sayısı, o otomobilleri üreten zengin ülkedekinden çok daha fazladır.
• Vahşi kapitalizm ülkeyi ve halkı kasıp kavurmaktadır.
• Ülkemizin ve halkımızın varlığının ve servetinin büyük kısmı faiz ödemeye harcanmakadır.
• Ülkeyi kokuşma, rüşvet, ihalelere fesat karıştırma, emanete hıyanet, millet ve devlet malını zimmetine geçirmek bulutları karartmıştır.
• İçki, kumar, piyango ve lotarya teşvik edilmektedir.
• Nice kurum mafyalaşmıştır.
• Halk yığınları uyur-gezer durumuna düşürülmüştür. Yatakta uyu, ayakta…
Ey Pembeler!
– İşte eseriniz… Seyr ediniz…
* Türkiye niçin bir Japonya olamadı?
* Türkiye niçin bir Güney Kore olamadı?
* Türkiye niçin bir Tayvan olamadı?
* Türkiye niçin bir Singapur olamadı?
* Türkiye niçin, küçük bir Finlandiya kadar problemlerini, krizlerini başarı ile çözemedi?
Bu soruların cevabını öncelikle Pembe kodamanlar ve kurmaylar vermekle mükelleftir.
Meşhur bir söz vardır:
“- Ey öğretmenler!.. Genç nesiller sizin eserinizdir…”
Modern Türkiye de bir bakıma Sabataycıların eseridir.
Eserlerine baksınlar… Eserlerini seyr etsinler… İftiharla, sevinçle, kıvançla…
” Acı soğanlar” ne hale gelmiştir, ne hale getirilmiştir…
Acı soğanlar feleğini şaşırmıştır. Onlara feleklerini kimler şaşırtmıştır?
Türkiye nereye gitmektedir?
Bir soru sorsam küstahlık mı etmiş olurum:
Bizim ülkemizin şehirlerinde, yollarında, caddelerinde bir sürü Güney Kore otomobili var da, niçin bizden küçük o Uzakdoğu ülkesinde bir tek Türk otomobili yok?
Bu sorum laikliğe aykırı mı olur?
Niçin nice küçük ülke Nobel kazandı daTürkiye henüz bir tek Nobel kazanamadı?
Yooo öyle deme!.. Bizim de bir Nobel rekorumuz var. Baksana, gedikli bir yazarımız her sene Nobel’e aday gösterilir ve her sene ödül ona verilmez. Bu bir tür rekor değil midir?
Sabataycılara bir soru daha:
Taksim’de bir cami yapılmasına Don Kişot’lar gibi karşı çıkıyordunuz da, şu anda Türkiye’nin yüzlerce yerinde bağımsız kilise binaları yapılmasına, binlerce ev-kilise açılmasına niçin karşı çıkmıyorsunuz?
Hiç saklamayın…
Türkiye’yi kalkındırma, Türkiye’yi güçlü ve modern bir ülke haline getirme reçeteniz işe yaramamıştır.
Ülkemiz İslâm dünyasının en ileri ülkesiymiş… Bırakın bu palavraları…
Türk lirasının ardından tam altı sıfır atarak dünyanın alay konusu olmaktan kurtulduk.
Cumhuriyet’in ilan edildiği yıl Türk lirası, o devrin en güçlü uluslararası parası olan İngiliz Sterlinine hemen hemen eşitti. Türk parasını enflasyon gayyalarında kimler bitirdi? Sakallı sofu Müslümanlar mı, başörtülü kadınlar mı?
Kasıtlı, müzmin, planlı enflasyonla bu ülke, bu halk, bu devlet uzun yıllar boyunca soyulmuş, soğana çevrilmiştir.
Enflasyon sadece maliyemizi, iktisadımızı, ticaretimizi çökertmekle kalmamış; bütün sosyal, kültürel kurumlarımızı dejenere etmiştir.
Eserlerinizi kıvançla seyr ediniz. 12 Ocak 2005