Son Krizde İsrail Haksızdır
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Pazar / Millî Gazete / Takvimden Yapraklar
Uluslararası hukuk uzmanlarından
İsrail’in Gazzeye giden Türk yardım gemisine uluslararası sularda saldırıp Türk vatandaşlarını öldürmesini çok açık bir hukuk ihlali olarak vasıflandırmıştır. (Le Monde)
İsrail bu konuda uluslararası bir tahkikat komisyonu kurulmasını kabul etmedi. Kendisi araştıracakmış. Ne gülünç!.. Kendisi hakkında hem savcı olacak, hem hakim.
İsrail’i muhakeme etmek için bir yol daha var:
Bu konuda dünya çapında imza toplanıyormuş ve 500 bin imza olması gerekiyormuş.
1.
Türkiye Tel-Aviv’deki elçisini geri çekmiştir.
2.
(finansla ilgili)
. Türkiye’nin bunu yapması çok zor.
3. Dünya çapında
insanlığı harekete geçirmek. Bu konuda İsrail gerçekten kendi kalesine gol atmıştır.
(kötülemektedir.)
ABD hükûmetinin
eskisi gibi sürmektedir.
Ülkemizde
Bunların militan takımı İsraili desteklemektedir.
Bu bakanlık artık eskisi gibi bir
değildir. Lakin büsbütün arındırıldığı da söylenemez.
İsrail aleyhinde propaganda yaparken
gerekir.
Tartışılabilir. Bunu
Antisiyonizm ile antisemitizm aynı kefeye konulamaz.
Yıllardan beri yazar dururum,
Siyonistler Türkiyeyi parçalayabilir mi?..
Tahminime göre,
Kendi selametleri için…
İsrailin patlatacağı veya onun yüzünden patlayacak
Türkiyelilerin bunlara hazır olmaları, tedbir almaları gerekir. Gaflet edilmesin.
Türkiye halkının sağlığının en büyük düşmanı
Bugünkü tıp ve ilaç sanayii çok büyük bir tehdit ve tehlikedir.
Bizde Ortodoks Tıp Kilisesi büyük bir endüstri ve sektör haline gelmiştir,
Bugünkü bozuk tıbbın amaçları ve hedefleri şunlardır:
1.
2. Hastaların
sayısı çoğaltılmalıdır.
3. İlaç üretimi ve tüketimi her geçen gün artmalıdır.
4.
uygulanmalıdır.
Ben tıbba, tabiplere, ilaca karşı değilim. Sağlıklı tıp (maalesef sağlıksızı da var) insanlığın yararına bir ilimdir.
Lakin her meslek dalının bir etiği olduğu gibi tıbbın da vardır. Bir tıp sistemi hasta kavramını kaldırıp onun yerine
kavramını getirirse o sistem ahlâksızdır.
Maddî menfaat edinmek için gerekmediği halde lüzumundan fazla ilaç yazanlar, tükettirenler ahlaksızdır. Fazla ilaç tükettiren doktorlara prim veren firmalar ahlaksızdır.
Ameliyat gerekmediği halde lüzumsuz yere ameliyat yapanlar ahlaksızdır.
Bu da büyük bir ahlaksızlığın ve tezgâhın neticesidir. Geçen yıl
diye bir dalavere çıkarttılar,
Şu anda halkımızın yarısı hastadır, ilaç tüketmektedir, hastahane koridorlarında sürünmektedir. Paralel tıplara izin verilmemesi büyük bir zulümdür. Bir buçuk milyarlık Çin’de başarı ile uygulanan
Lavanta çayı ile başlangıçta kolayca tedavi edilebilecek basit bir soğuk algınlığı için niçin bir yığın faydasız ve tesirsiz ilaç yutturuluyor? Elma sirkesiyle tedavi edilebilen damar sertliği için niçin kimyevî ve sarsıcı ilaçlar kullanılıyor?
Adam kaza geçirmiş, hastahaneye koşturmuşlar, geldiğinde canı çıkmış, ölmüşmüş…
Hipokrat yeminine, tıp etiğine bağlı faziletli doktorlara, faziletli hastahanelere, faziletli ilaç sanayine bir şey dediğim yoktur. Onlara minnet ve teşekkür borçluyuz. Hepsinin ellerinden öperim. Ötekilere teessüfler ediyorum.
öteki var olan veya gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel olan krizleri unutturdu. Haftalardan beri medyamızda
Zelzele ihtimali ortadan kalktı mı? Kalkmadı. Peki niçin üzerinde durmuyoruz?
Çünkü tedbir alacak kafa yapısına sahip değiliz. Çünkü çare ve çözüm aramak işimize gelmiyor. En son
ve pek az kayıp verildi. Niçin?
Biz kendimizi aldatıp duruyoruz. İstanbul’da 70 küsur bin bina yıkılacak ve 37 bin insan ölecekmiş…
Yeni İstanbul valisi beyefendinin gündemindeki birinci madde beklenen büyük İstanbul depremi olmalıdır.
Nerede okudum hatırlamıyorum: Tema Vakfı ile Borusan’ın patronu Afyonun bir köyünde hayırlı çalışmalar yapmışlar, köyde tarım faaliyetleri hızlanmış, para kazanılmış,
Yani şehirden köye bir akın olmuş.
Bir köy ile bir şey olmaz. En az bin köyde böyle faaliyet yapılmalıdır. Kalkınan, para kazanılan o köylerin her birine biner kişi gitse,
Bugünkü mesken ve
Alman, İsveç veya Singapur kafalılar bunu başarabilirler.
14 Haziran 2010